Biz Cimcirik & Ben

Niyet belli, can yakmak

kotu

Her fırsatta belirtiyorum mutfakla aramın iyi olmadığını. Tabii ki yemek yapıyorum, ama gerektiği için. Bunu söylemeyi de ayıp bulmuyorum. Haftada 2 gün annelere gidiyoruz zaten.

Yetişemiyorum çünkü. Evden çalışan bir insan olarak yetişemiyorum. Karşıda bir toplantı olduğu zaman en az 4 saat yolda geçince, yemek yapmak yalan oluyor. Ben gayet içten bir şekilde bunu yazarken, özelden şu şekilde mesajlar alıyorum.

Ayıp, insan çocuğunu aç mı bırakır?

Kocanın yerinde olsam seni bir saniye tutmam!

Misafir evin nimetidir. Ayıp.

Paten kaymaya zaman ayıracağına otur yemek yap.

Bütün gün evdesin, bir yemek mi yapamıyorsun?

Şımarık kadınsın. Allah kocana kolaylık versin.

Cevap vermedim hiçbirine. Uğraşmadım. Neden mi?

Çünkü hiçbir zaman aynı dili konuşmayacağımızı biliyorum. Ne söylesem, olmayacak. Ne söylesem, mutlaka haklı bir yan bulacaklar kendilerinde. Bu yaptığımın günah olduğunu söyleyenler bile oldu. Nimeti bulmuşum da, kıymetini bilmiyormuşum da…

Sanki ben çocuğumu, kocamı aç bırakıyorum dedim. Anlamak isteyen için anlatmak istediğim, mutfakta zaman geçirmeyi sevmemem. “Yapmıyorum, pişirmiyorum” demedim. En sinir olduğum da “bütün gün evdesin” cümlesi. Çalıştığımı en yakınlarıma bile anlatamazken, sürekli sitem üstüne sitem yerken (bu da ayrı bir yazı konusu), hiç tanımadıklarıma durumu anlatmak zor tabii. “Şımarık kadınsın. Allah kocana kolaylık versin,” bugüne kadar aldığım en garip yorumlardan. Beni ne kadar tanıyorsun da şımarık diyorsun Velev ki öyleyim, takip etme o zaman.

Bunları neden mi yazıyorum?

İnsanların bu kadar kötü niyetle düşünmelerine…

Anlamak istememelerine…

Laf sokmak için bir boşluk aramalarına…

Can yakmak için uğraşmalarına…

Kendi gibi olmayanları kabul etmemelerine…

İnanamıyorum.

Dokuz yıldır evliyim, kocam aç kalmadı. Beş yıldır anneyim, kızım aç kalmadı. Bir o kadar da sağlıklı beslendi üstelik. Ev işini de sevmiyorum, ama evim temiz. Pislik içinde yaşamıyoruz. Yerleri süpürmeyi değil, iş yapmayı, üretmeyi marifet görüyorum. Kendimi çocuğum okuldayken ütü yaptığımda değil, güzel bir işe imza attığımda mutlu hissediyorum hem onun geleceği hem kendim adına. Zaten kocamın da benden bir beklentisi varsa, o da ev ile ilgili olmuyor hiçbir zaman. Kiminle evlendiğinin gayet farkında.

“Sen de yazma o zaman” diyeceksiniz. Benim yazmamdaki amaç, kimi zaman güldürmek, kimi zaman “ah ben de bunu yaşıyorum, yalnız değilmişim” dedirtmek, kimi zaman gittiğim bir seminerin notlarını paylaşıp “ben faydalandım, herkesin işine yarasın” diye düşünmek…

Kimseyi kötülemiyorum, gelen cevapları yutuyorum. Bazen de böyle sinirleniyorum işte. Gayet samimiyetle iki satır bir şey yazarken, o kötü niyetlilerin çıkıp da can yakma amaçlı yolladıkları mesajları yediremiyorum. Alışamadım hâlâ. Kötülere alışmak da istemiyorum, o ayrı…

13 Yorum
  1. gulcan yılmaz 9 sene ago
    Reply

    meyveli ağac taşlanır derler, o lafları soyleyenler emin olun evde yemek yapmaktan başka hic bir işe yaramayan ne cocuk ne eşiyle ilgilenmeyen sosyal hayatı kültürü yetersiz insanlardır

    • Anonim 9 sene ago
      Reply

      Kime ne ya!! Herkes konuşmayı meslek edinmiş kimseye yaranamaazsın her türlü birşey bulur derler senin anlattığına değil kendi anladığına inanır sizin gibi donanımlı biri olmak yerine kolayca eleştirirler…

    • Melek 9 sene ago
      Reply

      İnanamıyorum !! Bence İş olsun diye yazıyorlar.”Ne yapsak da ,sinir etmeyi basarasak” Bu tipler yüzünden insan kendinden şüphe etmeye başlıyor .Şahsen mutfaktan cikmam!! Ben de mutfakta üretmeyi seviyorum mesela,ama hic de “mutfakla iletisimi ” benim kadar samimi olmayan birini üzmek için ,size sarf edilen cümleleri kullanmam. Mecbur oldugum hicbir isten zevk almama takintim var..Böcük kaçmış onların beynine!!

  2. Buğçe 9 sene ago
    Reply

    Sizi birkaç aydır takip ediyorum. Yaşım 18. Ve harika bir anne örneği olduğunuzu düşünüyorum naçizane. Gerçi her anne biriciktir, örneği olmaz ama tarif etmek için başka kelime bulamadım. Umarım bu tür yazılanlar motivasyonunuzu bozmaz, yazma şevkinizi kaçırmaz. Sizi çok seviyorum. Hep böyle güzel kalmanızı diliyorum. Keşke herkes sizin kadar açık sözlü olabilse…

  3. enbebek 9 sene ago
    Reply

    Siz istediğiniz kadar kendinizi doğru anlatın, yanlış anlayacak birileri çıkar! Eşiniz,çocuklarınız halinden memnunsa kimseye laf söylemek düşmez,kimseye hesap vermek zorunda da değilsiniz.Sevgiler…

  4. bs 9 sene ago
    Reply

    Merhabalar çok güzel yazilarinz bende yeni bir anneyim 3 aylik.bir bebeğim bende ev işlerine zaman ayirmak yerine bebegimle vakit gecrmeyi tercih ediyorum bunu doğru buluyorum kim ne derse desin umrumda.değil 🙂 bu arada yazilarinizi yeni TKİP.ettiğim için bilmiyorum evden ne is.yapiyorsuniz ??

  5. Tuğçe Çetinkaya 9 sene ago
    Reply

    Bir kadının yemek yapmayı sevmemesini nasıl kocaya bağlayabiliyorlar? Bir kadın evde diye illa yemek yapıp kocasını doyurmalı mı? Nedir bu mantık inanamıyorum.Burda erkekler mi aşağılanıyor karınlarını bile doyuramadıkları için yoksa dayatılan bu baskılarla kadınlar mı?
    Lütfen çocuğunuza sevgi veriniz.Aç büyüsün hiç önemli değil.
    Hep mutlu kalın 🙂

  6. ArSu 9 sene ago
    Reply

    Biz ne zaman bu kadr kotu olduk? Ne zaman bu kadar kalp kirmaya basladik? Ne zaman bir tek benim hayatim dogru demeye basladik? Ne zaman egolarimiza yenik dusmeye basladik? Ve en onemlisi Ne zaman bu kadar vicdansiz ve kindar olduk? Uzuluyorum evlatlarimizi boyle bir toplumda yetistiriyor olmaktan gaddar kindar ve vicdansiz bir nesil olmamali bence gelicekte biz annelerimiz den gormedik ki bu sekil de yasamayi peki bu insanligimizi kim kirletti? İnanin cok uzuldum yapilan yorumlara hic bir es hic bir anne bu tarz yazilari hak etmiyor ve eminimki bu yorumlari yaan insanlar soyledikleri sozleri kendileri hak ediyor. Kimse dort dortluk degildir.

  7. basak 9 sene ago
    Reply

    Hiç kendinizi uzmeyin.Bir laf vardır ben pek severim.Ne kadar anlatsanda karşıdakinin anlayacağı kadarsın.Bende senelerdir çalışıyorum yemek yapmak zaman ve keyif isi.Ama bu dediginız gibi yemek yapmadığım anlamına gelmez.O laf soyleyenler her aksam 7-8 de gelip birde herkes açken ocağa bir karnıyarık birde pilav vursunlar(onların dili ile) ve 10da yemege oturup ertesi gun pisecek taze fasulyeyi ayıklasınlar.2 hafta sonra tekrar konusalım.Sevgilerimle.

  8. Anonim 9 sene ago
    Reply

    Zaten cinsiyeti kadın olanlara yapıştırılmış görev tanımları yüzünden toplum mutsuz kadın dolayısıyla mutsuz anne ve nihayetinde mutsuz çocuklarla dolu…. Temelde böyle önemli bir bunalım varken toplumu eğitmek düzeltmek ne mümkün, yola devam 🙂 yemek yapmayı seven mutfaktan çıkmasın, ütüyü seven (ki var mıdır şüpheliyim) herşeyi ütülesin ama kendini mutlu eden şeyleri yapmaktan alıkonulmasın! siz yazmaya devam edin beğendiklerimizi alalım beğenmediklerimizi almayalım; ama acımasızca da eleştirmeyelim 🙂

  9. zeynepkomurcu 9 sene ago
    Reply

    sizin baktığınız yerden bakacak insan sayısı bu ülkede çok az malesef. başka bir boyuttan bakıyor olmasaydınız tutup da blogun adını manyakanne koymazdınız zaten. bunu yapmak yurek ister. herkes süper anne, harika anne, en süper anne felan, sürüden ayrı olmak zordur. hep böyle kalın 🙂

  10. ilknur teker hızlı 9 sene ago
    Reply

    Alışamadım diyorsunuz ya sakın alışmayın zaten.Alışmayalım da.Bugün cumhuriyet gazetesinde Can Kozanoğlu’nun bir röportajı vardı.Diyor ki o da sosyal medya kadar sivri dilli olsak nüfus sayımız azalırdı:)Hep dilimizde yani.Allahtan öyle..Sevgiler:)

  11. Anonim 9 sene ago
    Reply

    Kocanın yerinde olsam seni bi saniye tutmamla şımarık kadinsin allah kocana sabır versine koptum yani alan razi veren razi kime ne beğenmeyen okumaz takip etmez bukadar basit size bu yorumu yapanlar emin olun hicbirsey yapmiyolardir

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı