Biz Cimcirik & Ben

Anne kız tatili…

image

Eskiden, bir hafta yazlığa (Çanakkale, Seddülbahir) gelirdik, bir hafta da başka bir yere giderdik tatile. Bodrum, Kemer, Bozcaada, Çeşme… Irmak doğduğundan beri sadece yazlığa geliyoruz.

Önce bebekle rahat ederiz diyeydi, sonra taneli yememe meselesi çıktı ortaya, rahat edemedim bir yerde. Ardından benim kurumsal hayat iş denemelerim ve birkaç günle sınırlı izinlerim derken, sırf buraya gelir olmuşuz. Arada sırada iki üç günlük kaçamaklar yaptık da, hep yakın yerlerdi.

Bu yaz, uzun zaman sonra ilk kez full time çalışmıyorum, her gün bilgisayar başında değilim. Geçen yıl tatilde her gün en az 4 saat çalışıyordum mesela. Irmak’la oynayamamıştım, Arkın’la zaman geçirememiştim. Çok gergindim. Bu yıl böyle olunca, fırsat bu fırsat aldım cimcimi geldim yazlığa. Anne kız başbaşa ilk uzun tatilimiz. Kaç gündür ne maymunluk yapsam da, yaşıtlarıyla olduğu kadar eğlenmiyor. Burada çok tatlı kişilerle tanıştım, çocuklarıyla oynadı, arkadaş oldu. (Biz daha bir arkadaş olduk, o ayrı…) Hatta ben bile bazı izinler konusunda kendimi aştım.

İstanbul’da uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımızla da buluştuk. Yarın hep birlikte Kangırlı’ya geçeceğiz. Ardından ben cimcimle Güzelyalı’ya arkadaşımın yazlığına kaçıyorum. Çocuklarımız aynı yaşta. Onun da eşi İstanbul’da. Belki bir iki gün Bozcaada’ya da gideriz. (Umarım. Bir aksilik olmazsa inşallah planlar böyle…) Cumartesi günü yine yazlığa döneceğim. Sonra zaten Arkın gelecek…

Meğer ne çok özlemişim böyle kafama göre takılmayı. Çok plan yapmadan, biri “hadi” deyince ona uymayı. Kızımla koşturmaca olmadan zaman geçirmeyi.
Bu bahsettiklerim maddi olarak yorucu şeyler de değil. Yoksa ben de çok para harcama meraklısı değilim. Gezmeyi bırakın, sanırım hayatımda ilk defa beynimi boşalttım. Bu kış ve ilkbahar aile büyüklerimiz ciddi rahatsızlıklar geçirdiler. Onlardan bile ne kadar etkilendiğimi şimdi anlıyorum. Sandığımdan çok daha fazlaymış.

Aslında birkaç haber bekliyorum. Aklıma geldikçe heyecanlanıyorum. Endişeleniyorum. Ancak düşünmeyi bir kenara itip, oluruna bıraktım her şeyi.

Düşünsem de olacağına varacak, düşünmesem de. İşten bu yüzden hem kendime tatil hediye ettim hem de kızıma rahat bir anne. Telefonu da iş haricinde çok almıyorum elime. Bilgisayarı açmadım, bu yazıyı bile telefonda yazıyorum.

İlk kez bir aylık boşluğu verimli değerlendiriyorum.

İlk kez oturup karalar bağlamıyorum.

Umarım güzel güzel geçer, iyi enerji depolarız.

Sevgili kocayı da özlüyorum tabii ama bu iki haftalık ayrılığın da ikimize, ilişkimize iyi geleceğine adım gibi eminim.

Bir de araba kullanırken bu kadar gerilmesem harika olacak… Onun nedeni de belli, “çocuğumu taşıyorum” psikolojisi…

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı