“Ağzın torba değil ki büzesin” sözünü çok seviyor, ancak bazı insanların ağzının torba olmasını istiyorum ki büzebileyim. Gerçekten. Çok içten hem de…
Ne zamandır hayata pozitif bakmaya çalışıyorum. Bazı yapılanları da görmezden gelmeye. Ancak tutuyorum tutuyorum hoop patlıyorum.
Artık sosyal medyada gelen yorumlara bir şey demiyorum. Evet biziz hayatımızı paylaşan. Eleştiriler de gelecek. Kullanılan dil daha iyi olsa bir de hakaret olmasa, ne ala. Rencide etmek olmasa, yargılamak olmasa… Ancak sözüm zaten sosyal medya yorumlarına değil.
Sözüm, çocuğun yanında, gayet de o duyacak biçimde kurulan cümlelere.
Ay annesi kilo almışşşş.. Bu cümle komple yanlış. Zaten ben cevap vermeden Irmak başlıyor söze. Annesinin kızı modeli. 🙂 Tut ki aldı, seni ilgilendiriyor mu? Ama ben ne yapıyorum. Her seferinde açıklıyorum. “bebekken de böyleydi, kilo alır arkasından boyu uzardı” diye. Zaten boyu da kilosu da normal sınırlarda… Ayrıca mesela kilo aldı diyelim. O duymasa? Şekilciliği öğrenmese? Sen de yorumunu kendine saklasan…
Of sen de amma çok oyuncak alıyorsun. Şımaracak. Cevap yine Irmak’tan geliyor. “AMA OYNUYORUM” Benim hesabı, benim bütçem, benim harcamam. Başka bir şey almayıp oyuncak alıyorum.
Yazık değil mi saçını kesmişsin. Sanki zorla. Çocuk istedi diye kestim, önce bir sorsaydın keşke yanında “yazık” demeden önce.
Ay bu ne biçim kıyafet… İşte bu, tansiyon zıplatan bir cümle. Yine Irmak cevap veriyor. “İstediğimi giyiyorum, annem karışmıyor.” Ama sonrasın üzülüyor. Söyleyenin umurunda olmasa da…
Annesi sen böyle yaptın ama babası ne der? Ben bu soruya vermek istediğim cevabı buraya yazmayayım, sansürleyeyim kendimi. En iyi çözüm o.
Of bu ev çok küçük. Bunu çok yazdım. Evimi çok seviyorum. Irmak da öyle. Ama onun yanında küçük dendiğinde üzülüyor. Hele ki odası söz konusu olunca. Çocuğun üzülmesini neden umursamıyorlar, bir çözebilsem…
Bak hâlâ iki tekerlekli bisiklete binmeyi öğrenemedi mi? Dikkatinizi çekerim. Öğrenmedi değil, öğrenemedi diyor. Yani “becerememiş”i hop yapıştırıyor çocuğa. Öğrenmedi canım. Ne oldu? Bisiklet mi alacaksın yoksa çocuğa? Nedir bu merakın?
Öğretmemişsiniz kahvaltı kültürünü. Yemiyor çocuk. Evet öğretemedik. O kadar kötü bir anne babayız ki, beceremedik. Gel istersen bir hafta sonu, sen sevdir kahvaltıyı reçeli, peyniri. Ne dersin?
Ee bu öğrenmiş okuma yazmayı. İlkokulda çok sıkılacak. İşte can alıcı bir yorum daha. Öncelikle canım, kişiler için “bu” denmez. Sen onu öğren. Ve sıkılmayacak. Ben e okuma yazma bilerek gittim. Sıkılmadım. Çocuğa sıkılacağınız empoze etmekten başka bir şey yapmıyorsun ki şu anda. Hevesini kursağında bırakıyorsun resmen.
Eleştiri her zaman yapılır. Fakat çocukların yanında olunca, durum değişiyor işte. Eğer birine çocuğuyla ilgili bir şey söyleyecekseniz, onun yanında yapmayın bari. Lütfen. Ama lütfen…
Sürekli bunu yazıyorum biliyorum ancak hep de devam edeceğim. Bıkmadan. Usanmadan.
İnsanlarda (genelinde) çocuğu insan yerine koymak gibi bir anlayış yok güzel memleketimizde 🙂
“Bu” dediğin çocuk yaşayan bir canlı ve seni duyuyor, anlıyor demek geliyor içimden çoğu zaman.
Ama aslında acaba sen kendi dediğini duyup anlıyor musun demek öncelikli soru olmalı belki de.
Empati, anlayış, diyeceğini demeden önce bir ölçüp tartmak gibi mevhumlar olmadığı için oluyor bunlar.
Tabi sadece çocuklara karşı değil, karşılıklı yetişkin konuşmalarında da aynı durum geçerli değil mi zaten?
ah ah o kalın kafalılar herşeyibilen düşüncesizler susmuyorlar birtürlü cocukların yanında hele anne babayı küçük düşürdüğünü zannedip bununla gurur duyan kıt kafalılar
en son bana daha ilk karşılaşmamızda e kaç sene oldu evleneli ne bekliyorsunuz cocuk için diyene senden izin bekliyorduk izin verdiğiniz için sağolun dedim 🙂 sekiz senedir ne yaşadığımı neler çektiğimi bilmeden hayatıma karışmaya çalıştığı için bir türlü susmuyorlar çenelerini kapamıyor cimciriğe sanırım şimdiden bu tarz insanları takmaması gerektiğini aşılasınız iyi olacak galiba sizde boşvermeye çalışın diyeceğim ama haklısınız çocuğun yanında olunca daha zor oluyor
İşte bu yüzden ben parkta falan tanımadığım insanlarla çocukların yanında sohbet etmiyorum valla çözümüm bu tanıdıklarım arasında da patavatsızları eledim şimdilik rahatım. Tabii ki çocuklarında karşılarına böyle tipler çıkacaktır ama ben inanıyorum ki yeni nesil bizler gibi “aman ayıp olmasın susalım” mantığında olmayacak çat çat cevaplarını verecekler 🙂
Çocukların hafızası o kadar berrak ki; böyle inciten, üzen dillerin sahiplerini asla unutmazlar. Minik yüreklerinde derin izler bırakır bu düşüncesizce sarfedilen cümleler. Oysa sadece çocuk oldukları için çok daha fazla ihtimamı hakediyorlar.
Böyle diliyle insanın canını yakmadan bırakmayan tipler o kadar çok ki. Çocuklarımızdan, eşlerimize, ailemize uzanan dillerini bazen koparasım geliyor yeminle. Ben de cinlerimi tepeme getirdikleri bir gün, bu tiplerle alakalı bir yazı yazmıştım:
http://www.annekalbim.com/yurdum-teyzelerinin-karakter-analizi/
Valla hepsine katılıyorum. Tebrikler. Benim kızım bu eylül 68 aylık oluyor.1.sınıfa başlamasını istemiyorum. (Hayır bi sorunu yok) siz nasıl yaklaşıyosunuz bu konuya.
Irmak da 67 aylık başlayabilirdi, ancak göndermedik. Şimdi bu Eylül’de 79 aylık başlayacak…