Bu uyku eğitimi meselesi bir hayli kafamı kurcalıyor. Yanına yatıyorum, uyuyor, kalkıyorum. Sabah karşı mutlaka bir kez uyanıyor, ya yanımıza geliyor ya da yine ben gidiyorum. Yanımıza geldiği zaman çok hareketli uyuduğu için Arkın uykusuz kalıyor ve ertesi gün sürekli söyleniyor. Kendi başına uyumayı öğrenmeliymiş, yanımıza gelmemeliymiş, bu doğru değilmiş miş miş miş. Bir sürü miş. Diyorum “uğraşma, uzun süre ben de gittim annemlerin yatağına” anlatamıyorum.
Eğer yanına yatmadan uyumaya başlayacaksa, bunu Arkın yapmalı, ben değil. Taşınmadan önce başlamıştık, sonra araya yeni ev, yeni okul girince zorlamadık. Şimdi yeniden dönebiliriz belki. Ancak gerçekten Arkın yapsın istiyorum. Sürekli öğreten ve kötü polis olmaktan sıkıldım. Daha az önce yemeğini yemeyi reddettiği zaman, ben girdim devreye, sesi yükselen ben oldum. Babası yine sakin kalan taraftı. Oysa bana “söyle yesin, söyle bitirsin” diyen oydu. Bana söyleyip kaçmayı tercih ediyor. (Bu da bir başka yazı konusu. Gerçi yaz yaz bitmez, o ayrı…) Tabii devamında da neden hep ben kötü polis oluyorum tartışması yaşandı evde. Bu nedenle, uyku konusunda hiçbir şey yapmayacağım. Madem uyumayan kendisi, o halde alsın uyku konusunu ele.
Uzmanların söyledikleri de iki türlü zaten. Bir, “bırakın sizinle yatsın nasıl olsa büyüyünce bunu yapmayacak” diyenler var, bir de doğduğu günden odayı, yatağı ayırmak gerektiğini savunanlar.
En beğendiğim görüş ve yazı, Nilüfer Devecigil’e ait. “Uyku eğitiminin zararları” başlıklı bu yazıda öyle güzel anlatmış ki her şeyi.
Yanına yatıp uyutmadığım zaman, onun benim saçımı tutarak uyuma hakkını elinden almış gibi hissediyorum. Öyle mutluysa, öyle dalıyorsa uykuya, bunu ondan neden esirgeyeyim? Benim için çok mu zor her gece 15 dakika yanında yatmak? Tabii ki değil. Seviyorum da ayrıca bu durumu.
1.5 yaşına kadar bizim odada park yatakta yattı. Özenerek aldığımız kendi yatağında hiç uyumadı. Aslında doğduğu zaman koyuyordum, mis gibi uyuyordu yatağında ancak gaz sancıları nedeniyle alt üst oldu ilk 1 ay kurduğum düzen. Gaz girince hayatımıza, uyku düzeni de 180 derece değişti.
Yani diyeceğim o ki, “Ay benim çocuğum kendi kendine uyuyor sabaha kadar da kalkmıyor,” “Hâlâ siz mi uyutuyorsunuz?”, “Cık, cık, cık sizin yatağa mı geliyor ne fena” cümleleri beni hiç ilgilendirmiyor. Benim için önemli olan nasıl veya ne kadar deliksiz uyuduğu değil, “mutlu” uyuması. Hiçbir annenin de bir diğerini “hâlâ öyle mi yapıyorsun” diye yargılamaya hakkı yok. Her evde durum farklı. Her çocuk farklı. İstersek 500 farklı kitap okuyalım, her çocuk kendi kitabını yazıyor. Önemli olan sağlıklı ve mutlu olması. O kadar…
Bizde hala koyun koyuna uyuyoruz
Once onun dalması icin sonra da benim gece sıksık kalkıp ise gitme zorlugum icin.boyle ıkımızde mutluyuz.baba arka odaya tasındı uyuyamadıgı icin ..
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Bizde hala koyun koyuna uyuyoruz
Once onun dalması icin sonra da benim gece sıksık kalkıp ise gitme zorlugum icin.boyle ıkımızde mutluyuz.baba arka odaya tasındı uyuyamadıgı icin ..
🙂 biz kocaman bir yatak yaptırmıştık, çok uyandığı zaman yanında yatıyordum rahat rahat. ama bu eve sığmadı…