Pazar gecesi, arkadaşlarımızla balkonda otururken “bir terslik var, Irmak’ın yanına gitmem gerek” diye düşündüm, üzerimi değiştirip yanına yattım. Bir baktım alev alev yanıyor… Çocuğun ateşi zirveye çıkmış. Meğer bağırsak enfeksiyonu olmuş, lökosit çok yüsekmiş. Peditus, antibiyotik derken 5 gün geride kaldı. Hayatımıza “kaka kültürü” girdi bu dönemde. Ne kadar zormuş kaka kültürü için “örnek” almak…
Bundan kaç sene önce biri çıkıp da elinde kakalı torba kapı kapı dolaşacaksın dese, midem bulanırdı, “saçmalama” derdim. Şimdi öyle mi? 🙂 Resmen 3 gün kaka peşinde koştuk. Ben nereden bilebilirdim bezin ters bağlanması gerektiğini. Aklınızda bulunsun, çocuğunuz bez kullanıyorsa “kaka kültürü” için bezi ters bağlamak gerekiyormuş. Aksi takdirde bez kakayı emdiği için kültür sonucu doğru çıkmıyormuş.
BİR ELDE ELDİVEN DİĞER ELDE TORBA
Pazartesi ve Salı’yı (yarım gün işteydim) ateşi 39,5 dolaylarındaki kızımla evde ve doktorda geçirdikten sonra, çarşamba işe geldim. Ama kakanın da hastaneye gitmesi gerekiyordu. Annem uğraşmış almış biraz. 20 dakika içinde laboratuvara verilmesi gerek ya, koştura koştura gitmiş Acıbadem Bağdat Caddesi Polikliniği’ne. “Mikroskobik inceleme yaparız ama kültür için böyle olmaz” cevabını alıp dönmüş eve. Sonra başlamış kızın peşinde koşmaya. Nasıl bir ikilemdir bu? Bezi ters bağlasan, çocuğun bütün poposu kızarıyor, düz bağlasan kültürlük kaka bulamıyorsun. (“kültürlük kaka” tanımı da ilginç oldu) Sonuçta o gün başarılı olamamışlar. Ben eve gittiğimde denedim, yine olmadı önce. Saat 22.00’a doğru başardım. Hemen bezi torbaladım, tutuşturdum Arkın’ın eline. “Hay Allahım elimde kaka torbası nerelere gidiyorum” diye güle güle çıktı evden. 15 dakika sonra hastaneden arayıp “bu da olmamış, yeterli değil” deyince yıkıldım. Yine becerememiştik. Kaka peşinde koşmaktan 2 gün zaman kaybettik resmen. Neyse annem başardı bir şekilde iki gün önce. Şimdi sonuçları bekliyorum. Evet, ateşi yok, bağırsakları da ilk güne oranla iyi ama yine de tam düzelmedi. Umarım abuk sabuk bir virüs değildir… İyi koşturdu bizi peşinden. Bir elimizde eldiven, diğerinde torba, kaka kovaladık 2 gün. J
RÜYASININ HESABINI SORDU
Yalnız, onu hissettiğime inanamıyorum. Aklıma annemle yaşadığımız bir olay geldi. Hayatımda hiçbir şeyi annemden saklamadım ben. Ama hiçbir şeyi… Belki de bir çocuğun annesiyle paylaşmaması gereken şeyleri bile biz açık açık konuştuk hep. O kadar çok şey anlatıyordum ki bir keresinde “anne sana bir şey itiraf etmem gerek” dediğimde, elleriyle kulaklarını kapadı ve “şimdi hazır değilim, lütfen sonra konuşalım” cevabını verdi. Gerisini siz düşünün…
Sadece bir kez bir şey saklamaya kalktım, onda da başarılı olamadım. Arkın’la uzun süre arkadaştık. Sonra arkadaşlığımız ilişkiye dönünce, bir süre evdekilere söylememe kararı aldım. Herşey yolna girsin, sonra söylerim diyordum. Eğer ilişkiyi beceremez ve tekrar arakadaş olursak, evdekilere durumu açıklamak zor olurdu çünkü. O zamanlar Number One’da çalışıyordum. Annem normalde iş telefonundan beni hiç aramazdı,hâlâ da aramaz. İşe dalmış harıl harıl çalışırken, telefon çaldı. “Şebnem, sabah evden çıkarken göremedim seni. Rüyamda Arkın’la birlikteydin, noluyor” dedi. O kadar emindi ki! “Anne” dedim, “Rüya görmüşsün. Rüya için hesap mı soracaksın?” Cevabı çok netti: “Hadi bana anlat, ne zaman başladı, nasıl gidiyor?” Dondum kaldım… 30 saniye sonra bülbül gibi bütün detaylarıyla anlattım her şeyi. Rahatladı, kapadı telefonu. Bendeniz ise uzun süre şoktan çıkamadım.
Bu olay tam 13 sene önce gerçekleşti. En az 100 kere sormuşumdur, “açık verdim, öyle farkettin değil mi?” diye. Hepsinde reddetti. Meğer haklıymış kadıncağız. Hissetmiş. Tıpkı benim hissettiğim gibi. İnsan ortada hiçbir şey yokken, arkadaşlarıyla balkonda süper muhabbet ediyorken neden “bir terslik var, kızımın yanına gitmeliyim” der ki? Dedim işte. Sonunda ne olduğunu da gördüm. Ne müthiş bir şeymiş anne olmak. Benim gibi his özürlü biri bile hissedebiliyorsa…
ANNE- BABA
Baba olmak da eminim süperdir ama arada fark olduğunu düşünüyorum. Bizim cimcime, bol çikolatalı ekler pastayı çok seviyor. Arada bir alıyoruz, bayıla bayıla yiyor. Tabii bağırsakları bozuk olduğu için vermiyoruz. Bir baktım geçen akşam, arkın elinde koca pasta torbasıyla geldi. İçi ekler dolu. “Irmak yiyemez ki, görmesin”dedim. O da mutfağa girdi, bir güzel götürdü. Ben, kutuya dokunamadım bile. Irmak’ın onu çok sevdiğini eve yiyemediğini bilerek nasıl yapabilirdim ki bunu! Mümkün değil. İmkanı yok. Akıl dışı bence. Bütün anneler böyle değildir herhalde. Bu durum manyak anneliğimi ortaya koyuyor diye düşünüyorum.
VE GEÇEN HAFTADAN BAZI DİYALOGLAR
Arkıncım
Ateşi var, uyutmak üzereyim. Akşam da yemek yemedi. Üçümüz yatağındayız, sohbet ediyoruz.
– Irmak çubuk kraker ister misin?
– Evet, lütfen.
– Tamam, kızım getiriyorum.
– Hayır, otur. Arkıncım, bana çubuk getirir misin?
Cır cır cır
– Uykun geldi mi aşkım?
– Evet, hadi yatalım. Bezimi çıkar, badimi değiştir. Sonra yanına yatayım, biberondan su içeyim, saçını tutayım, sen bana şarkı çal, ben de uyuyayım. Ama sen kalkma, yanımda yat. (cır cır böceği)
Hayırrrr
Çok yorgundum ve durmadan esniyordum.
– Of, ağzım yırtılacak esnemekten!
– Anne hayır ağzın yırtılmasın lütfen, sonra konuşamazsın.
Bez çekiştirmece
Geçenlerde bir baktık, Irmak Hanım elini sokmuş şortunun içine, badisinin, bexini çekiştiriyor.
– Irmak ne yapıyorsun?
– Bezimi çekiyorum
– Neden?
– Kakalar yere dökülsün diye
– !!!!!!
Ben Irmayım
– Irmak biliyor musun, artık hiçbir arkadaşın bez kullanmıyor. Ada tuvalete yapıyor, Kerem tuvalete yapıyor…
– Hayır yapmıyorlar.
– Nereden biliyorsun kızım? Ben anneleriyle konuştum, bez kullanmıyorlar.
– Ben Irmayım (Irmak’ım demek istiyor), bezime yapıcam!
– Peki!
Babacımmmmm
Babasıyla da ilk kavgasını etti. Arkın pek sever TV izlemeyi. Hatta bu nedenle çok tartışmışlığımız vardır. Benim aklıma TV açmak hiç gelmez çünkü. O ise eve gelir gelmez kumandayı alır eline. Neyse… Arkın gelmiş eve, açmış televizyonu.
– Baba, beybi aç
– Hayır kızım, haberleri izliyorum
– Hayır sen seyretmicen haberleri, ben beybi seyredicem
– Bana ne seyredeceğimi sen mi söyleyeceksin? Açmıyorum beybiyi.
– Evet, ben söylicem. Aç beybiyi
– Açmıyorum.
– (yanına gitti, dizini öptü) Babacım, lütfen bana beybi açar mısınnnnn?
(Bilin bakalım kim kazandı?)