Ay bu yabancılara bir şey oldu. Geçen gün Almanlar’ın “bebek ziyaretinde bunları yapmayın” yazılarının ardından Amerikan sitesinde de şunu gördüm: Her annenin duymaktan sıkıldığı cümleler…
Baktım. Bizimle aynı gibi. Yine çevirdim, dayanamadım. E ekleme de yaptım. Bize uymayanları eledim. Sorulara kendim cevap verdim. Kendim sordum kendim cevapladım. Bir şeyler yaptım işte.
1. Bebek uyuyunca sen de uyu.
Of bunu ben de söyledim geçen gün birine. Çünkü doğumdan sonraki ilk bir ay uykusuz kalınca, sonra çareyi Irmak uyudukça uyumakta buldum. Hatta gündüz gelmek isteyenlere de uyku saatimizi söylüyordum. Annem kızsa da, ayıp olacak dese de… Ayıp da değil, utanılacak bir şey hiç değil. (Zaten bu “ayıp olacak” konusu hakkında sayfalarca yazabilirim.) Baktım ki Irmak uyudukça uyuduğumda daha iyi hissediyorum, uzun süre devam ettirdim. Her uykusunda değil ama birçoğunda eşlik ettim. O zaman gece kalkmak da zor olmadı, başka şeyler de. Tabii bunda annemin ilk aylarda yardıma gelmesinin, Arkın’ın benden yemek beklememesinin payı büyük. Bir yandan bebek bir yandan evdeki işler olsaydı, sanırım başaramazdım. Yani bu sözle dalga geçmişler, fakat ben uyguladım. Hatta söylüyorum da. Ay söylediklerim kızmamıştır umarım.
2. En iyisi emzirmek
Bunu bir uzman söylese tamam da, gelen geçen herkes söyleyince olmuyor. Bir kere bunu söylüyorsun da, acaba annenin sütü var mı, yeterli mi, herhangi bir sorun var mı, emzirebiliyor mu, ne hissediyor, ne düşünüyor… Öne bunları bir bilsen. Belki yaraları var veremiyor, sağıyor, belji hiç sütü yok. Hiçbir şey sormadan “emzir” demek de nedir. Irmak, 3 hafta meme almadı. Sağdım, biberonla verdim. 3 haftanın sonunda mememi bir aldı, bir daha biberon sürmedi ağzına. O 3 hafta eve her gelen beni mıncıklıyor, elliyor, soruyordu. Hayır, size ne ama değil mi? Yani gerçekten size ne? Siz mi emiyorsunuz? Size mi yarıyor? Anne zaten elinden geleni yapıyor. Sussanız…
3. Sen bir de büyüyünce gör
Ah bu da klasik… “Aman şimdi bebek, emzir, altını değiştir, uyut. Sen bir de büyüyünce gör…” Bu düpedüz korkutmak. Ve bunu yapıyoruz. Bir de üzerine, o dönemle ilgili bir şey sorulduğunda “hatırlamıyorum” diyoruz. Şu an kendimden nefret ediyorum. Bana çok soru geliyor 0-1 yaş arası nasıl oyalarım diye. Geçekten hatrlamadığım için net bir şey söyleyemiyorum, kesin laf yiyorumdur. Ama gerçekten hatırlamıyorum.
4. … olana dek bekle
Konuşana kadar bekle, yürüyene kadar bekle, çişini syleyene kadar bekle, okula gidene kadar bekle… İyi de, bu bitmez ki! Evlenene kadar bekle, doğurana kadar bekle, emekli olana kadar bekle. 🙂 Bekle önerisi yerine anlık a olmazdı…
5. Çok yüz veriyorsun
Bence bunu tek bir cevab var. O da “sana ne” olmalı!
6. Tek doğuran sen değilsin
Biliyorum. Milyarlarca anneden biriyim de şimdi o zaman hislerimi geri plana mı atayım? Yok gibi mi yapayım? Tek doğuran ben değilim ancak bu çocuğun annesi benim!
7. Amma hassassın
Neye göre, kime göre? Sana göreyse neden genelleme yapıyorsun? Benden ne istiyorsun? Ben sana karışıyor muyum? Hassas olmam sana ne zarar veriyor? gibi gibi onlarca soru yazabilirim…
8. Akışına bırak
E ben de zaten bunu istiyorum da bırakamıyorum. Yeni anneyim, endişelerim var. Akışına bırakamıyorum. Bir izin verin de önce kendime geleyim. Ben de meraklı değilim endişe seviyem tavanda yaşamaya. Azıcık zaman tanısanız…
Ay öyle işte. Bitmez bu cümleler. Durayım dedim. Yaza yaza insanları bazı şeyleri yapmaktan vazgeçirir miyiz dersiniz?
Emzirme konusunda haklısın ama çoğu bebek annenin çabasıyla emiyor eğer anne azimliyse emen bir bebeğe sahip oluyor ama ilk günde pes eden anne sayısı da az değil yine de karışmak olmaz annenin bileceği bir iş sonuçta
Bence az bile yazmışsın.
Ben kızıma aşırı düşkünüm, yine de çalışmak zorunda olduğum için bakıcıya vermek zorundayım bu sebepden hassasiyetim, endişeli hallerim, eleştiriye açık olmama durumum, annelik iç güdülerim beni kaba sapa bir kadın haline getiriyor (daha öncesinden de ne kadar öküzsün diye tepkiler almıyor değildim en yakınlarımdan 😀 )
Senin yerinde ben yazıyor olsaydım bu makaleyi çok daha ağır olabilirdi.
Kızımı elin yabancısı zorla ısrarla kucağına alıp sevmek istediğinde (kızım 4 aylıktı) ”kucağınıza almanızı istemediğimi söylemiştim bu ısrarınız yersiz, o kadar çok bebek sevmek istiyorsanız gidin yapın kendinize bir tane” demiş biriyim.