Beslenme & Tarifler Biz

Ben ettim, siz etmeyin!

Bu yazıyı 9 ay önce Baby You dergisine yazmıştım. Ancak sanırım “taneli yememe” sorunu yaşayan çok çocuk var, konuyla ilgili sorular aldım. Bu yüzden burada da paylaşmak istedim.

Başlık yüzünden belki ukala bulacaksınız, belki “sana mı soracağız” diyeceksiniz ama önce bir okuyun… Can kızım Irmak, 4 yaşında. Hatta tam 4 yaş bir ay oldu bugün. Her ne kadar 4 yaş itiraz etmelerle, sürekli reddetmelerle geçse de büyüdükçe iletişim daha da mükemmel olduğu için hayranlıkla izliyorum onu. Konuşmaya 9-10 aylık başladı, her zaman derdini çok güzel anlattı, ancak şimdi farklı. Anne-kız olduk bile. Birlikte birçok şey yapabiliyoruz. Tabii şimdi bu pembe tablonun altında yatanları da anlatacağım. “Ben ettim siz etmeyin” dememin nedenini…

ŞİMDİKİ AKLIM OLSA

Irmak 38 +3’te doğru. Planlı bir sezaryen idi. Normal doğumdan korkmuştum. İri bebekti çünkü. 3600 gram doğdu. Normal doğumu beklesem 4 kiloyu bulacaktı. Ben de istemedim. Doğum gayet kolaydı, her şey harikaydı. Ta ki beslenme sorunumuz başlayana kadar. Hastanede sütüm gelmedi, sarılık olmaması için mama verdik. Eve çıkarken de benim kendisini “sanayi tipi pompa” olarak nitelendirdiğim pompalardan kiraladık. Anında açtı kanallarımı. Sütüm boldu ancak emen yoktu. Tam 3 hafta sütümü sağdım, biberonla verdim. Aslında benim için her şey yolundaydı. Gayet güzel anne sütü alıyordu kızım. Tabii sürekli emzirme denemeleri yapıyordum, başarısız oluyordum. O kadar karışan vardı ki sinirimden ağlıyordum. Derken, tam 21 günlükken memeyi bir kaptı, bir daha bırakmadı.

Benim hatam o gün biberondan vazgeçmek oldu. “Biberon verirsen memeni almaz” uyarılarını ciddiye almam büyük hataydı. Neden mi? Çünkü emme ile birlikte kusmalar başladı. İlk 3 hafta 750 gram alan çocuk ilk ayın son bir haftası sadece 50 gram alabildi. Sadece 3 dakika memede kalıyor, ardından dakikalarca kusuyordu. Ne yaptıysak engelleyemedik. İşin kötüsü bir daha biberon da veremedik…  Göztepe Caddebostan arası yürürken 4 kez üzerini değiştiğimi biliyorum. Önlüksüz durması imkansızdı. Katı gıdaya geçince de bu durumda hiçbir değişiklik olmadı. Irmak hep kustu. Özellikle diş çıkarma döneminde her öğün bağıra bağıra ağlıyordum. Çocuğumu besleyemiyorum psikolojisi yapışmıştı üzerime. Tek başıma yedirmem mümkün değildi. Her öğün yardım istiyordum. Yiyor, ardından kusuyordu. Kilosu ortalamanın çok az atındaydı, boyu ortalamanın üstündeydi. Ben de hep kusarmışım bebekken ancak ben böylesini beklemiyordum. Tamam kustu, “o zaman eline bir şey vereyim yesin” de diyemiyordum çünkü asla pütürlü yemiyordu. Her şey blendırdan geçmek zorundaydı. (Bu da eşimin küçüklüğünden mirastı kızıma.)

BLENDIRSIZ BİR YERE GİDEMİYORDUM

Herkesi uyarıyordum sakın eline bir şey vermeyin diye. Ancak ben çorbasını içirmiş, mutlu mesut oturturken bir bakıyordum elinde havuç ve kusan Irmak. Çevremde kırmadığım insan kalmadı sanırım bu dönemde. Taneli yememesi beni çok zorluyordu. Bir yere giderken yanımızda kavanozlarda çorba taşımak tamamdı da nereye tatile gitsek elimde blendır mutfağa giriyordum. Meyve saatine muz-kivi-elma eziyordum. Diş çıkartma dönemlerinde mama kasesini görünce ağlamaya başlıyordu. Peki ben ne yapıyordum? Annemin tavsiyesi üzerine uyurken besledim. Biberon almayan çocuk derin uykuya daldığında dayıyordum biberonu ve 180 cc’lik mamayı, öyle güzel içiyordu ki… Çok aç kaldığı zaman bunu uyguladım. Hatta 4 ay öncesine kadar her sabah 5’te 200 cc süt içirdik bu şekilde. Tabii gayet farkındaydı aslında. Sabah uyanıyor, acıktım diyor ve tekrar uyuyordu süt içmek için. Benim bu dönemdeki hatam, beslenme konusunu çok fazla takmış olmam. Psikoloğa gittim, hatta yetmedi başka doktora gittim, çocuk doktorumuzu zaten yeterince bunalttım. Herkes bana “geçecek” diyordu ancak asla inanmıyordum. Diş çıkarana kadar 20 gün kusuyordu, diş patladıktan sonra güzel yiyordu. Sonra yeni bir diş krizi geliyordu. Kendi yemediği gibi bir başkasını yerken görünce yine kusuyordu. Arkın’la gizli gizli yemek yiyorduk o görmesin diye. Muzu gördüğü yerde öğürüyordu. Şimdi anlıyorum ki o dönemi kendime zehir etmişim. Onca ağlama krizlerim boşunaymış. Gerçekten de haklılarmış…

YUFKA CİPSİ MUZİCEYDİ

Artık iki yaşındaydı ve taneli yememesi giderek zorlaştırıyordu durumu. Eskiden beri yaptığımız sahte cips geldi aklıma. İki yufkanın arasına zeytin ezmesi sürdüm, küçük küçük kestim ve fırına verdim. 170 derecede 15 dakika pişirdim. Sonra açtım televizyonu, minik iskemlesini televizyonun önüne koydum ve kendi çağımda sinema ortamı yarattım. Taneli yemeyen çocuk o cipsi nasıl yedi size anlatamam. Tarifini burada bulabilirsiniz. Sen misin onu yiyen? Başka bir gün aynısını labne peynir ile yaptım. Hatta yetmedi, internette tarhana cipsi buldum onu verdim. Her çorbasını et suyuna yapıyordum hatta içine et eziyordum. Ancak eti tek başına yemesini istiyordum. O sorunu da kaburga ile çözdüm. Önce iyice kaynatıyor ardından teflonda pişiriyordum. Ve onu da gayet güzel yiyordu. Makarnadan hoşlanmıyordu ancak pilavı semeye başladı. Bir baktım bizim minik, taneli yemeye başladı. Tabii aralarında sebze yoktu ama olsun. Ona da çözüm buldum. Tarhanayı çok sevdiği için sır sebzeden tarhana yapan bir yer buldum. Her gün bir kase mutlaka o çorbayı içirdim. Balık değil hamsi seviyordu, hamsi kızartıyordum. Kanat-kaburga-hamsi- tost- beyaz çorba (süt-yumurta-un-yoğurt) ile geçiyordu günler. Sorun giderek düzeliyordu. 3 yaşında haftada 3 gün iki saat okula gitmeye başladı. Okuldaki süreyi giderek uzattık ve öğle yemeklerini de kattık içine. 5 ay kriz yaşandı. Okulda yemek yemedi. Ancak bir günde değişti her şey. Sebze yemeyen çocuk okulda kapuskayı ilk bitiren oldu. Evde asla yemiyordu. Biz yine kendimize ayrı ona ayrı yemek pişiriyorduk. Ancak iki hafta önce o da değişti. Pişirdiğim ıspanağı yediğini görünce kendimi mutfağa kapatıp sevinçten bağıra bağıra ağladım. Ertesi gün nohut denedim, onu da yedi. Bunu söylediğime inanamıyorum ancak artık yemek konusunda sorun yaşamıyoruz. Sadece yumurta kokusuna tahammül edemiyor. Onu da bir şekilde veriyorum zaten. Kahvaltı sorunu da ortadan kalktı. İlk kez geçenlerde brunch’a gidip onun her şeyden yediğini görünce yine gözyaşlarımı tutamadım. Meyve ile arası hâlâ pek yok, ancak arada bir elma ile kurtarıyoruz durumu.

SAKİN…

Bunları neden yazdım biliyor musunuz? Kariyerini (eski gazeteciyim) bir kenara bırakıp çocuğumu kendim büyüteyim diyen annelerdenim. Ama bu yemek sorununu kafama o kadar taktım ki belki de en güzel günleri zehir ettim kendime, eşime ve hatta kızıma. Gerçekten geçiyormuş. Bunu an be an yaşamış biri olarak diyorum ki sakın ama sakın yemek yüzünden kahretmeyin kendinizi. Belki benim denediklerim sizin de işinize yarar… Irmak bu kadar kusmaya ve aç kalmaya büyüdüyse, emin olun her çocuk büyür. Şimdi en başa dönsem, her öğün öncesi ellerim titremezdi, her kusma sonrası ağlamaktan kendimden geçmezdim, dışarıda yedirmek zor diye her öğün için koşa koşa eve dönmezdim. İşte bu nedenle, “ben ettim, siz etmeyin…”

Yeni bir not: Ve bu arada, Yasemin Üstay Tekin’in yazdığı Her Çocuk Ispanak Sevmez kitabını tavsiye ediyorum. Yemek seçen çocuklar için 130 besleyici tarif hazırlamış Yasemin. Çocuklu evlerde her mutfakta olması gereken bir kitap.

3 Yorum
  1. firuze 10 yıl ago
    Reply

    ben de ZUMRUT OZKAN’in “YIYORUM BUYUYORUM” kitabini tavsiye ederim…

  2. Ayşegül Kahya 9 yıl ago
    Reply

    Okurken kendimizi gördüm Nil Mira ve ben. . Ağlamama engel olamadım. 3 yaşına 4 ayımız kaldı daha bikaç aydır yiyor diyebilirim. Benzer ve çoğunlukla aynı süreçlerden gectik.. psikolojim bozuldu. Ona da kendime de yorum yapan biri olursa ona da hayatı zehir ettim ve zaman zaman da devam ediyor. . Mira 30.5 haftalık 1970 gr el kadar dünyaya geldi. Zor bir süreç geçirdik. Rabbime şükür genel durumumuz iyi ama yeme sorunlu bi çocuk. Pirzola çorba makarna kasarli sigara boregi tost kurabiye yediği temel şeyler. Çorbalar in içinde labne olmazsa beyaz olmadığı için öğürur. Ya terbiye olacak ya labne. Beyaz peynirin tadını bilmez. Yoğurdu bugün bikaç kaşık yedi diye mutlu oldum. Çay kaşığı
    14 aya kadar yemedigi tek şey yokken birde bire olan bi durum. Hatta bi dönem 1 yıl kadar pediasure mama ile beslendi . Durum çok ciddiyd . Bugüne şükür diyorum. Kendimizden bsyler görünce yazma istedim .. İnşallah tüm anne ve çocuklar rahat büyürler diyim de inanılması güç bi dilek sanırım. . Sevgiyle

  3. Didem Y 2 yıl ago
    Reply

    Merhaba Şebnem Hanım, yazdıklarınızı okurken ağladım çünkü aynılarını şu an yaşıyorum ve çok zorlanıyorum. Bu yememe olayı diş mi başka bir şey mi bilemiyorum. Ama hayatımızı zehir ediyor. Beni yetememe psikolojisine sokuyor. Şu günlerde hayattan zerre keyif almıyorum, totemler yapıyorum, dualar ediyorum 🙂 geçecek inşallah

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı