Bir süredir, enerjik ben gitti, yerine uyuyan ben geldi. Enerjimden eser yok. Nedenini sorgulamıyorum, çünkü biliyorum. Hayır, hamile değilim. Depresyonda da değilim. İyileşiyorum.
Yazıyorum hep psikoloğa gittiğimi. Bana öyle iyi geliyor ki bu terapi. Gitme amacım belliydi, kaygılarımdan kurtulmak. Konuşuyoruz, anlatıyorum. Hatta bazen anlatırken kendimi nasıl yıprattığımı görüyorum. Kendime hayret ediyorum ama kaygılanmaya devam da ediyorum. Varmış tüm bu kaygının, endişenin, stresin, bir şey olacak korkusunun nedeni. Yakında çıkacak piyasaya. Çünkü duygu çalışması yapıyoruz. EMDR ile… Altındaki nedeni öyle merak ediyorum ki… Kaygıdan kurtulmam lazım. Daha iyi bir insan, daha iyi bir anne, daha iyi bir eş olabilmek için… (Evlat, kardeş, arkadaş diye uzar da uzar…)
Şöyle ki duygu çalışması erken dönem travmalarını içeriyor. 0-3 yaş arasını yani. Çünkü bu dönem herkesin hayatında belirli bir rol oynuyor. Bebekken yaşadığımız travmalar, ilerideki hayatımızı etkiliyor. Aslında bu, çok derin bir konu. Benim bu şekilde yazmam, teknik bilgi vermem hiç doğru olmaz. Yaşadığımı anlatmam en doğrusu.
Kaygılıyım , endişeliyim, sürekli “kötü bir şey olacak korkusuyla” yaşıyorum. Ve çok yoruluyorum. En mutlu anımda bile kötü hislerle savaşıyorum. Yoruyor bu beni fazlasıyla. Yaz için aldığımız biletlere sevinmek yerine, en kötü senaryoları kuruyorum. Herhangi birimiz için doktora giderken kalp atışlarıma engel olamıyorum. Her olumsuz olayda, kendimi suçluyorum. Dışarıdan bakınca böyle görünmediğimi biliyorum. Ancak içimde sürekli bir savaş, sürekli bir kavga var.
En sonunda zaten mücadele edemeyip, psikolog yardımı almaya başladım. Çok iyi geliyor. Gerçekten çok iyi geliyor. EMDR tekniği ile duygu çalışması yapıyoruz. Duygular tek tek ele alınıyor. O sırada da ellerimde titreşim sağlayan cihaz oluyor. Belirli aralıklarla iki elime titreşim veriyor. O da beynimi uyarıyor. Bir duygu üzerine yoğunlaşıyoruz. (Bugüne kadar donma, kaçma, utanç, öfke, savaşma duygularını işledik.) O sırada gözümün önüne gelenleri sıralıyorum. Tabii iş bu kadarla bitmiyor. Seans bitiyor da bilinçaltı tam gaz çalışmaya devam ediyor. Gördüğüm rüyalara inanamıyorum! Kalkıp yazıyorum üşenmeden.
Beynim gün boyu kendini tamire devam ediyor. Bunu da uyuyarak yapıyor. Günde 5 saatten fazla uyumayan ben, 10-11 saat uyuyorum. Boş kaldığım an gözlerim kapanıyor. Irmak’la koşturup oynayamıyorum mesela. Daha sakin oyunları tercih ediyorum. Arkın hayretler içinde kalmıştı ki, nedenini öğrenince rahatladı. Ayrıca gerginim de. Onun da nedeni aynıymış.
Bu aralar mesajlara da hızlı dönemiyorum. Mail’lere de. Telefonlara da. Yorgunum. Fazla konuşasım yok. Daha doğrusu bedenim değil, beynim yorgun. Ancak iyi gelecek. Bir başkası için “Aman bu da sorun mu?” olabilir. (Ki eminim böyle mesajlar geleceğine. Böyle mesaj atmadan önce iki kez düşünün lütfen. Hani yazmadıklarım, kendime sakladıklarım da olabilir mesela, değil mi?) Fakat işin aslı öyle değil. Sürekli kötü bir şeyler olacak korkusuyla yaşamak, yorucu. Kötü bir şey olduğunda bunu regüle edememek de keza öyle. Bu nedenle işte gidiyorum terapiye. Baş edemediğim için…
Gittiğim merkezden aldığım kitapçıktaki bilginin bir bölümünü aynen aktarıyorum:
“DUYGU ÇALIŞMASI
Panksepp adlı bir bilim adamı, doğuştan sahip olduğumuz yedi temel duygudan (merak, korku, öfke, panik, oyun, bakım/ilgi, şehvet/sevgi) bahsetmektedir. Bu duygular, öğrenilmemiştir, insan doğasının gereği olarak herkeste zaten mevcuttur. Her duygunun beyinde bir işleyiş düzeneği vardır. Bebekleri gözlemlediğimizde, korkmaları gerektiğinde koktuklarını, öfkelenmeleri gerektiğinde öfkelendiklerini görürüz. Bebeklik döneminin diğer dönemlere göre farkı, bu dönemde korteksin, yani beynin mantıklı, bilinçli tarafının henüz çalışmamış olmasıdır. Bir bebek korktuğunda bunun korku olduğunu anlayamaz ve isimlendiremez. Sadece hisseder ve yaşar. Bu yaşantı beden hafızasına kaydedilir. Örneğin, korku bedeni uyarır, kalp atışları artar, kan dolaşımı hızlanır. Bebek, yaşadığı şeyin korku olduğunu, zamanla geçeceğini bilemez, sadece bunu deneyimler. Bu deneyim aşırı zorlayıcı olabilir ve dehşet duygusu yaratabilir. Bunun sonucunda bebek kendini korumak için birtakım savunma mekanizmaları geliştirir. Bu savunmalar zamanla kemikleşir ve her ortam ve durumda yeniden aktifleşir. Bu da ruhsal açıdan sağlıksız örüntülerin zeminin hazırlayabilmektedir.
Duygu kanallarına yönelik çalışmada, bireyin doğuştan getirdiği kabul edilen bu yedi temek duyguyla, sonradan öğrenilen utanç ve suçluluk duyguları üzerine çalışılır ve bu alandaki olumsuz deneyimler, sağlıklı bir şekilde işlemlenerek bünyeye katılır. Bu desteğin ardında kişinin, olumsuz olaylar ve krizler karşısında duygusal olarak baş edebilme kapasitesi gelişmekte, bedense şikayetlerde belirgin bir azalma görülmektedir.
EMDR, bireye çift yönlü uyaran vermeye yönelik tekniğiyle, bu işlenmemiş anıları yeniden canlandırarak, terapistin desteğiyle sağlıklı bir şekilde işlenmesini sağlar. Yeniden işlemleme, bir anlamda yeni öğrenme ağlarının oluşması ve var olan sağlıklı ağların güçlenmesi demektir. Böylelikle travmatik yaşantıların kişi üzerindeki olumsuz izleri de ortadan kalkmaktadır”
Bu arada, EMDR diye arama yaptığınızda farklı teknikleri olduğunu göreceksiniz. Bu yazıyı teknik bilgi değil, deneyim olarak ele alırsanız, sevinirim. Şu ana kadar iyi gidiyor, iyi geliyor. Bazı konularda beklenmedik derecede yumuşadım mesela. Hem de hiç beklemediğim kadar. Arkın’la tartışmalarımız başka boyuta geçti. Artık “anlamaya” da çalışıyorum kızmadan önce. Neden öyle söylemiş olacağını, aslında ne söylemek istediğini tahmin etmeye çalışıyorum. Uzatmıyorum. Olayın detayına değil, bütününe bakıyorum. İlerledikçe yazacağım zaten tüm gelişmeleri. Neleri yazdım, bunu mu yazmayacağım? 🙂
Yemin ediyorum bu kadar mi benzeriz ben de aynı sizin gibiyim..sürekli olumsuz düşünce,evham,gerginlik,baş ağrıları,hastane ve hastalık fobisi…liste uzar da uzar..benim iyi bir psikoloğa gitme şansim da yok pek…annem sağolsun ona anlatıp rahatliyorum
Emdr dan fayda goren cok yakin bir arkadasim var. İnsallah sizde en kisa zamanda fayda gormeye baslarsiniz. Sizinkler gecsin ben de gidicem ayni sebeplerle :))
Merhaba manyakanne ne sonuna kadar okudum gerçekten bende yaşıyorum bu yazdıklarınızı nasıl bir psikoloğa gidiyorsunuz bizleride aydınlatın hevesle bekliyorum
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Bana doktorunuzun adını ve telefonunu yazarsaniz sevinirim.
Merhaba. Pauka Psikoloji…
Yemin ediyorum bu kadar mi benzeriz ben de aynı sizin gibiyim..sürekli olumsuz düşünce,evham,gerginlik,baş ağrıları,hastane ve hastalık fobisi…liste uzar da uzar..benim iyi bir psikoloğa gitme şansim da yok pek…annem sağolsun ona anlatıp rahatliyorum
Ah ben de anneme cok anlatıyorum 🙂
Yanlız değilsiniz …
Emdr dan fayda goren cok yakin bir arkadasim var. İnsallah sizde en kisa zamanda fayda gormeye baslarsiniz. Sizinkler gecsin ben de gidicem ayni sebeplerle :))
:))))))))))
Merhaba manyakanne ne sonuna kadar okudum gerçekten bende yaşıyorum bu yazdıklarınızı nasıl bir psikoloğa gidiyorsunuz bizleride aydınlatın hevesle bekliyorum
Merhaba. Pakua Psikoloji ve Gelişim Akademisi benim gittiğim yer
Yazınızdan çok etkilendim benimde benzer problemlerim var. Umarım bende sizin gibi sorunlarımı çözebilirim. Sevgi ile kalın
:)))