Cimcirik & Ben

Bence her annenin bilmesi gereken 17 şey

 

Ve bu fotoğraftaki cimcime  büyüdü. İlkokula başlayınca büyük değişim olur demişlerdi, bire bir tutuyor şimdi hepsi. Hani Facebook bana bazen eski videoları, fotoğrafları hatırlatmasa, an an çekmiş bilgisayara kaydetmiş olmasam sanki bazı anlar gitmiş gibi… Mesela geçen gün 2013 yılında, o 3 yaşındayken yazdığım bir şeyi gördüm. Gece gelmiş 4 sularında, beni uyandırmış, oyun hamuru oynamışız. Şimdi ben bunu aslında hatırlamıyordum. Yazdığımız görünce de o anı resmen yaşadım. Hep paylaşıyorum, ilk 3 sene yemek konusu bizi çok zorladı, şimdi sanki hep böyle yiyormuş gibi geliyor mesela. Değişik bir duygu. Tarifi zor.

Çok yazı okuyorum. Gerek işim gereği gerek de merakımdan. Hani hep her annenin bilmesi gereken şeyler olur ya. Şimdi dedim ben de kendim yazayım bunları. Belki diğerleriyle aynı olur. Ama çok içimden geldi. İşte bence her annenin bilmesi gerekenler.

  1. Büyük konuşmamak! Onu yapmam, bunu giydirmem, bunu almam… Dediğiniz her şeyi aynen yapıyorsunuz, baştan söylemeyin deniyor da olmuyor işte. Büyük konuşun istiyorsanız ama içinizden. Kimseye koz vermeyin. 🙂
  2. Eşinizle olan ilişkiniz değişebilir başlarda. Sakın ondan siz konuşmadan anlamasını beklemeyin. Oturun anlatın. Erkekleri biliyoruz, “Ne yesek” deyince değil “acıktım” deyince çakıyorlar köfteyi. Daha örnek veririm de bu konuda dilimin kemiği yok, devam etmeyeyim.
  3. Bazen kendinizi dinlenmek için banyoya kapattığınızda yalnız olmadığınızı bilin… Hepimiz yaptık. Evdekilere yıkanıyorum süsü vermek için duşu açıp yerde oturmuşluğum da var, duşun altında kimse duymasın diye ağlamışlığım da…
  4. Bak ileride bu günleri unutacaksın, dertlenme yemediği, uyumadığı için diyecekler. Canınız istiyorsa dertlenin. İnsan çocuğu 3 gün aç gezince “Nasıl olsa ileride yiyecek aman önemli değil” diyemiyor işte. O yemeyince ben de yememeyi denemiştim. Bayılacak gibi olup da açlıktan sinirlerime hakim olamamaya başlayınca kendime geldim. İnsan böyle şeyler deneyebiliyor. Dışarıdan bakınca saçma gelse de o an doğru zannedebiliyor.
  5. Benzemek isteseniz de istemeseniz de zaman zaman kendinize dışarıdan bakıp annenizi görüyorsunuz. E yalnız değilsiniz 🙂
  6. Kitap okuyor okuyor ama “benim bebeğim farklı yapıyor” diye düşünmeniz çok normal. Yani hepimiz yaşadık, yaşıyoruz… Her şey kuralına göre gitsin istiyoruz da olmuyor. Varsın olmasın zaten…
  7. Çalışan anne olsanız da evde olsanız da sonuç aynı: Çalışanlar evde olmadıkları için, evde olanlar da çalışıp daha iyi şartlar sunmadıkları için dertlenebiliyorlar. Sonuç gerçekten değişmiyor. En güzeli, olanı kabul etmek.
  8. Başkaları çevreden gelen tepkiler için “takma” dese de duyulan 10 cümleden en az 4’ü kulakta kalıyor, yani takmamak mümkün değil! Takın fakat kendinizi kahretmeyin.
  9. “Yok ben çok oyuncak almayacağım” deseniz de kendinizi bir oyuncakçı vitrininde “Küçükken istemiştim, alamamıştık. Çocuğuma alsam sevinir” derken buluyor, o oyuncağı aslında kendinize alıyorsunuz.
  10. Hiçbir şeye aynı anda yetişmek mümkün değil! Yani kendinizi yaptıklarınız kadar yapamadıklarınızla da sevin. Varsın o gün bir şeyler de eksik olsun.
  11. Kendinizi sakın ihmal etmeyin. Kendiniz için bir şey yaptığınızda vicdan azabı yaşamayın. Biz kendimizi iyi hissetmezsek çocuklar da bunu bal gibi seziyor işte. Bir gün biz evcilik oynarken “tamam anne anladım ben hadi kutu oyununa geçelim” mesajıyla kendime geldim mesela. Söylüyorum artık. “Tamam oynayalım ama bunu değil” diye.
  12. Kıyaslamayın diyor bütün uzmanlar. Yapmak çok zor biliyorum. Misal ben kıvranırken 2 kaşık yesin diye çevremdeki diğer çocuk tabağını bitirirken içime bir şey oturuyordu. Yani “neden” diyordum. Kıyaslasanız da çaktırmayın. “Bak o ne güzel yiyor” demeyin. Ama aklınızdan bu kıyas geçince de bence pişman olmayın. İnsanız nihayetinde. Kitaplara göre yaşayamıyoruz.
  13. Aynaya bakıp bakıp “kilolardan kurtulamadım” diye dertlenmeyin. Bunu çok yapmış biri olarak söylüyorum. Elbet gidiyor o kilolar. Azıcık da fazla kilolu gezmenin size bir zararı yok.
  14. Sinirlendiğinizde içinizden 10’a hatta 20’ye kadar bulabilirsiniz kendinizi. E söyleyin, kim sinirlenmiyor? Yeter ki onları ne kadar sevdiğimizi bilsinler.
  15. Tabii artık büyüdüğü için çok rahat konuşabiliyoruz. Ne kadar kendine göre anlasa da her şeyi anlatıyorum. Neden yaptığımı ya da neden yapmayacağımı… Bebekken de böyle yapardım. Hatta annem “çocuğun başının etini yedin” derdi. Fakat biliyorum, ucundan bir yerden yakalıyordu işte.
  16. Hepimiz biliyoruz ki iyi örnek olmalıyız. Konuşmalarımızı, yaptıklarımızı anında kaydediyorlar. Arada yanlış yapmıyor muyuz? Ooo hem de nasıl. İşte o zaman “ben yaptım ama bak bu yanlış” diyorum. Bir yanım “tüh” dese de diğer yanım bana bilgisayar olmadığımı, programlanamayacağımı hatırlatıyor.
  17. Ah bir de bence en önemlisi, yorgun musunuz, misafir mi gelecek? Açık olun. Yorgun olduğunuzu söyleyin. Uykusuz bir anneye yapılacak en büyük kötülük onun dinleneceği saatleri çalmak. Bu konuda geç akıllandım. Ama başardım sonunda! Geç oldu, güç olmadı misali…

 

Önemli bir not:

Uzman değilim, katıldığım seminerler dışında bu konuda bir eğitim de almadım. Sadece yedi yaşında bir çocuk annesi olarak aklıma gelenleri yazdım. Hatam varsa, düzeltmeleri seve seve kabul ederim… Ki eminim vardır…

4 Yorum
  1. Dilek Kıroğlu 7 sene ago
    Reply

    Hepsi doğru yaşıt bir kız annesi olarak

  2. Çiğdem Öztürk 7 sene ago
    Reply

    Kesinlikle doğru ve çok güzel anlatmışsınız

  3. GÜLŞAH 7 sene ago
    Reply

    Tüm maddelere sonuna kadar katılıyorum 🙂

  4. Nazmiye 7 sene ago
    Reply

    Bende kendi adıma konuşmak gerekirse hatanız var ya da yok kıstası yapacak kadar uzman olamasam da şunu söyleyebilirim sonuna kadar ben de ben de öyleyim. Evet annemi buluyorum zaman zaman kendimde. Sanki zaman durmuş annemle rolleri değişmişiz. O banyoda ağlamalarım, yemiyor işte diye kahrolmalarım birde etraftan kendini mükemmel sanan annelerin elestirmelerini takıntı haline getirmem işte hepsi ben. Bu sendromları bende yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Evrimleşiyorum zaman içinde galiba. Ama en önemlisi yorgun olduğumu söylediğimde kimsenin duymaması beni ve zaman hırsızları hayır diyememek sonucunda da çok yıpranmak konuyu aştım galiba. Pek bir dertliymişim. Kalemine sağlık.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı