Biraz da sağlık... Biz Röportaj

Bir sessizlik hikayesi

Tesadüflere inanır mısınız? Ben hem inanıyorum hem de hiçbir şeyin tesadüf olmadığını düşünüyorum.

Geen hafta Irmak’ın doğum günü pastasını almak için taaa Bakırköy’e gitmiştik. Yazmıştım. Ebru’nun Tatlı Dünyası bizim için daha özel. Çünkü gittiğimizde Ebru Hanım’la birlikte çalışan Neşe Hanım’la sohbet ettik. Gözlerinin içi gülen, insana harika enerji gönderen kişiler vardır ya, aynen öyle biri. Konu konuyu açtı, oturduk da oturduk. Bana kalsa ben iki saat daha otururdum ama Arkın’ın “hadi trafiğe kalmadan dönmeliyiz” baskısına yenik düştüm. Neşe Hanım tam biz çıkmadan önce oğlu Şafak’tan bahsediyordu. Tabii biz gitmek zorunda olunca, “lütfen bana yazar mısınız” dedim. Kırmadı beni. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Ve diyorum ki: İyi ki tanımışım sizi… Şimdi sözü kendisine bırakıyorum…

KİTAPLARLA BÜYÜMESİNİ İSTEDİM

Oğlum Şafak, 2008 yılında bol sancılı ve zor bir hamileliğimin ardından sağlıklı bir şekilde dünyamıza geldi. İlk anneliğim, ilk tecrübem ve tatlı tecrübesizliklerimle dolu 8 senemiz geçti. Öylesine yoğun, zevkli, bir o kadar da koşuşturmalı geçti ki… Ama yaşanan her kare, her anı gözlerimin önünde… Evet belki çoook uzun yıllar gibi bahsetmiş oldum. Bizim bu sekiz seneye sığdırdığımız yaşanmışlıklar olsa gerek bana bunları yazdıran…
Şafak dünyaya gelmeden önce özel bir bankada satış-pazarlama bölümünde çalışıyordum. Kariyer planları yaparken plansız bir dönemde çıktı geldi hayatımıza… (İyi ki de geldi)

Şafak’ın doğumuyla birlikte tüm kariyer planlarımı sonlandırıp bu keyifli dönemin tadını çıkarma kararı almıştım. 1, 2, 3, 4 yaşlarımız dolu dolu ve çok keyifli idi. Sekiz aylıktan itibaren günün birçok saati kitap ve dergileri okuyarak zamanımızı geçiriyorduk. Kitaplarla büyümesini istedim daha doğrusu. Ben bıraksam babası, babası bıraksa dedesi, teyzesi mutlaka ve mutlaka saatlerimiz kitaplarla dolu geçiyordu. (Bu arada hâlâ iyi bir kitap kurdu, söylemeden edemeyeceğim.)

“OĞLUNUZ DUYMUYOR”

Sonra bu keyifli döneme anaokulu tecrübesini dahil etme kararı aldık… Uyum başlangıç, algı ve kabullenme döneminde hiçbir sorun yaşamadık. Her şey keyifli ve güzel gidiyor iken bir gün öğretmenimiz benimle özel bir şey konuşmak istediğini ve tespitleri için bir an önce harekete geçmem gerektiğini söyledi. Söyledi, söyledi ama benim dünyam yıkıldı. Kabullenmesi öylesine zor bir tespitti ki bu. Bana “oğlunuz DUYMUYOR galiba” dedi. “Bunun galibası olamaz” dedim sadece bunu hatırlıyorum. Öğretmenimiz ise, sakin olmam gerektiğini tüm faaliyetleri eksiksiz ve kurallı bir şekilde tamamladığı için tam emin olamadığını söyledi sonrasında. “Duymasa bir yerlerde eksik olmalı, çok da iyi sohbet ediyor. Emin  olamıyorum” dedi hemen ardından..
O an ne yapmam gerektiği konusunda o kadar tecrübesizdim ki sadece okul-ev arası yolda yüzüne bakıp bakıp anlamsızca beni anlıyor mu diye test etmeye çalıştım.

Sonra kabullenmesi zor olan bu süreci her şey yolunda olduğunu düşünerek askıya aldım.  Okul-ev trafiğimiz son derece sağlıklı bir şekilde devam ediyordu ki, Şafak folklor dersi almak istedi… Okulumuz bünyesindeki folklor eğitmenimiz de bir gün beni çağırana kadar bu cephede her şey yolunda ilerliyordu. Sonra bir gün bana “arkasını döndüğünde Şafak’ın komut almadığını ve endişelenip devam etmek istemediğini” söyledi… Evet kimse anlam veremiyordu bu hallerine… Duymuyorsa nasıl faaliyet yapıyor, nasıl folklor oynuyor, nasıl arkadaşları ile oynuyor? Sorular büyüdü, yollar uzadı.

GERÇEKLER ACI EVET…

Sonunda ismini vermek istemediğim bir devlet hastanesinde bulduk kendimizi, oyalandık öylesi yönlendirildik çünkü. Bize iç kulağa bakıp, herhangi bir yüksek kayıp halinde kulak zarının zarar göreceği hatta çökme yapacağı bilgisi verildi… Şafak’ta bu durum olmadığından şüpheler sıfırlandı ve hiçbir test yapılmadan evimize gönderildik. Zaman geçtikçe herkeste tuhaf bir tedirginlik olduğunu gördük ve özel bir KBB kliniğine daha gitme kararı aldık. İyi ki almışız, çünkü gerçekler acı evet ama kabullenip yol almak en önemlisiydi.

Her iki kulağında 102 Db işitme kaybı olduğunu yani hiç duymadığını ve bir an önce işitme cihazı temin etmemiz gerekliliği bilgisini aldık. Ve başladı yeni dünyamız… Her iki kulakta da yüksek alerjen yapısı sebebiyle genize sürekli bir akıntı ve bu akıntının kulakta yarattığı ağır işitme kaybıydı özetlenen.

IMG_7239

DUDAK OKUMUŞ

Hızlıca çocuk için kabullenmesi çok güç bir sürece girdik… Tam 4,5 yaşındaydı. Hâlâ sorduğumda ilk duygularını tanımlayamıyor. Duymadığı için kendi yetenekleri ve sürekli kitap okumamız neticesinde profesyonel seviyede dudak okuyucusu olduğunu da öğrendik… Böylece hiç geri kalmadan okul ve dış yaşamı bir yerlerden yakalamış bizim küçük ajan…
Her iki kulağına da işitme cihazı alarak, yeni bir boyut kattık hayatına.
Bir anne ve bir baba, hatta tüm aile büyüklerimiz için öylesine bir acı olmuştu ki… Şu an anımsıyorum da o an için olağan ama bir o kadar da gereksiz bir ruh haliymiş bizimkisi… Sonra Şafak’ın  daha olgun, daha olağan karşılaması ve duruşu hepimize gereken dersi verdi tabii. Ama bu süreçte kompleks haline getirmemesi ve çabuk adapte olması adına kendisinden çok daha çaresiz hastalıklardan örneklemeler ve gözlemler yaptık birlikte. Çok etkili olduğunu da gördük.
Şimdilerde bir sorunumuz yok çok şükür… İki kulağındaki cihaz ile yüzde 70 verim sağlıyor. Kalan için ise ajanlık durumu, malum dudak okuma alışkanlığına her geçen gün ilave boyutlar katıyor. Eğitiminde herhangi bir aksaklık, gerileme, huzursuz edici bir durumu da yok… Son derece kabullenmiş, hazmetmiş, gerektiğinde durumunu açıklayan güçlü hallerini yemek istiyorum…

Bir şey söyleyeyim, onlar bizden daha güçlü… Tabii ki onlar da bir gün anne ve baba olana kadar bu güçleri…
Bir sır vermeliyim yine de. Oğlumuzun durumu, anne ve baba yüreği çok farklı atıyor ya hani, her zaman ilk dileğimiz ve en büyük duamız olacak tabi ki.

 

3 Yorum
  1. Merhaba Şebnem hanım. Siz beni biliyorsunuzdur ben de işitme engelli bir anneyim. Röpörtaj sahibine söylemek istediğim bir iki cümlem var.
    Şafak’a işitme cihazı uyum sağlamış. işte ona çok sevindim. İşitme cihazının fayda etmediği kişiler var mesela ben. 110 Db, bilateral sensörinoral benimki. Koklear implant bile fayda etmedi.
    Şafak dudak okuyarak çaktırmamış ya bravoooo diye alkışlamak istiyorum. Zira ben her insanın konuşmasını okuyamıyorum. İşitme engelli olmak, Diğer engellerin en kolayı bence…
    Şafak’ın bahtı güzel olsun.. Sevgiler.

    • ManyakAnne 9 yıl ago
      Reply

      Hemen ileteceğim….

  2. Gulsah 9 yıl ago
    Reply

    Cok gurur verici bir hikaye.cocugun kendiyle savasmak yerine farkinda bile olmadan durumuna uyum saglayip cozum uretmesi ornek bir hikaye olmus..

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı