Birçok arkadaşımla aynı zamanlarda evlendik, aynı zamanlarda anne olduk. Bu büyük şans! Harikaydı, çünkü birlikte zaman geçirebiliyorduk.
Bir güzelliği de birbirimizi “anlıyorduk.” Hani diğer arkadaşlara “kustu, yedi, yemedi, gık dedi, agu dedi, diş çıkardı” diye anlattığımızda, haklı olarak bir süre sonra sıkılabiliyorlardı. Oysa biz kendi aramızda bazen bütün gün çiş kaka muhabbeti yapıyorduk. Ah bir de bol bol kocaları çekiştiriyorduk. 🙂
Çocuklar büyümeye başladıklarında, evlerimize yakın etkinlik merkezlerine de götürüyorduk. Boya yapıyor, oyun oynuyorlardı. Ancak bu da sınırlıydı. O zamanlar bu blog yoktu, Facebook sayfam yoktu… Bazı anneleri takip ediyordum Twitter’dan. Onların kendi aralarında oyun grupları kurmaları çok hoşuma gidiyordu. Sonra dedik ki, “hadi oyun grubu kuralım.” 3 anne, 3 çocuk bir grup kurduk. Her hafta bir ya da iki kez dönüşümlü olarak birinin evinde toplanıyorduk. Amacımız, çocukları oynatmaktı. Hatta ben o dönem full time çalışma denemelerinde olduğum için bizim evdeki sağ kolumuz Gonca Abla gidiyordu oyun grubuna.
Çocuklar büyükler olmadan oynuyorlar mıydı? Evet de diyemem, hayır da. Bazen yatağa uzanıp kitap karıştırıyorlardı bazen de büyüklerin kurduğu oyunla eğlenmek istiyorlardı. Ancak sonuç olarak işe yaradı mı? Evet. Hem de nasıl… Aslında oyun grupları vardı çeşitli merkezlerde fakat bütçeleri de zorlamak istemiyorduk.
Oyun grubu dışında ah bizim bir de Pınar ve Kerem’imiz vardı… Evimiz kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılınca ayrı kaldık. Pınar, üst katta oturuyordu. Kerem Irmak’tan 3 ay büyük. Onlar minnacıkken tanıştık. Neredeyse her gün beraberdik. 2.5-3 yaşlarına kadar beraber büyüttük resmen. Bizim salonun bir duvarını boya için ayırmıştık. Kuzu kuzu oturur boyarlardı üstteki fotoğraftaki gibi… Kocalar da iyi anlaştığı için haftada birkaç kez akşam yemeklerinde de beraberdik. Gece süt olmadığını fark ettiğimiz zaman çalardık birbirimizin kapısını… Şimdi o kadar az görüşebiliyoruz ki, o günleri özlüyorum bazen…
Bugün Facebook sayfasına gelen bir soru üzerine bunu yazmaya karar verdim. İyi ki gelmiş o soru. Bence siz de oyun grubunu bir deneyin. Hava iyice soğumaya başladı. Artık sokaktan çok evde zaman geçirileceğine göre, belki size yardımcı olur.
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...