Eskiden, anne olmadan çoook önce bile parkta, restoranda, pusetinde ağlayan bir çocuk gördüğümde, anneye yardım teklif ettiğim, puseti tuttuğum, annenin bebeğiyle ilgilendiği de olmuştur. İnsan anlıyor karşıdakinin yardıma ihtiyacı olup olmadığını.
Geçen gün, sokakta pusetinde ağlayan bir bebek vardı. Belli ki orada oturmak istemiyor. Annenin eli kolu dolu, bebeğini kucağına almaya çalışıyor. Ama karşıdan karşıya da geçmesi gerek. Ve inanılır gibi değil, ama çevredeki kimse yardım teklif etmedi. Arabaya park edecek yer aradım. Gidecektim yanına da neyse ki biri çıktı yardım eden…
Benim başıma gelmedi mi hiç? Öyle çok geldi ki vakti zamanında… Irmak kustu, tanıdığımız birileri gördü, arkalarını dönüp gittiler. Pusetle kaldırımı aşmaya çalıştım, bir kişi bile yardım teklif etmedi. Bebekken, kucağımda onla yürürken çantam açıldı içindekiler boşaldı, yine bir kişi bakmadı. Ya şimdi?
Görüyor. Arabaya çocuk bindiriyorum. Alt tarafı koltuğuna oturtup kemerini takacağım. Ki gerçekten inanılmaz hızlı hareket ediyorum. Hatta Irmak bana “Vahşi Batı’nın en hızlı annesi” diyor. Ona rağmen arkada korna kıyamet. Ya da arabada uyuyan çocuğu görmesine rağmen, bir adam kendisi haksız olduğu halde inip üzerime yürüdü. Çocuktaki korkuyu siz tahmin edin. Sen pusetle giderken arkadan itenler, çocuğun elinden tutmuş yürürken sigarasını çocuğa değdire değdire gezenler…
Bu mu bizim insanlığımız?
Bu mu bizim birbirimize saygımız?
Biz ancak eleştirelim değil mi?
5 yaşında pusetle gezeni eleştirelim, sucuk-tavuk yiyene söylenelim, “amma çok oyuncak almışsın da şımartmışsın” diyelim, başkasının anneliğine kusur bulalım, ne kadar çok televizyon izlettiğiyle ilgili konuşalım.
O kadar haklı bir serzeniş ki maalesef. Benim de onlarca kez başıma geldi. Bu ara Londra’dayım, tam tersi bir durumla karşılaşmak beni daha çok üzdü açıkçası. Sehir hayatı, koşuşturma diye kendimizi kaldırıyoruz, duyarsızlığımiza kılıf duyuruyoruz.
Malesef en iyi bildigimiz sey elestirmek.
Alt tarafi yapilacak olan biraz empati.
Bu arada sizi zevkle takip ediyorum, her yazdiginiza da yurekten katiliyorum 🙂
Sevgiler
Duygu
Tabii ki insanlar insanlara yardım etmeli, taciz etmemeli. Ancak sadece kendi egomuz için çocuk doğurmuşken, karşıdan sürekli anlayış beklemeyi haksız görüyorum. İnsanların benim bebeğim varr!!! Egoları yorucu oluyor. Benim için doğurmadığınıza göre, böyle basit, kaldırıma çıkamadım, kimse yardım etmedi türü olaylarla, isyan etmek anlamsız. Şimdi burda bana karşı bir linç başlar ama:) sonuçta çuvaldızı da kendimize batırmamız lazım. Doğurmuş olmanız sizi sürekli yardım edilmesi , saygı duyulması, korunup kollanması gereken üstün bir ırk üyesi haline getirmez.
Bunlar örnekti. Ya yaşlılar, engelliler… Kimse anneler üstün ırk demiyor ki, konu “yardım”. Kimsenin yardım bekleyerek sokağa çıktığını sanmam. Bir kadın yürürken düştüğünde de yardım eden az. Keza bir erkek de…
Şebnem hn kesinlikle size katılıyorum. Konu “anneye yardım” dan ziyade zor durumda olana yardım aslında. Siz çocuklu olarak bu zor durumları yaşamışsınız, ben de yaşıyorum zaman zaman. (Tabii bunun yanında yardımcı olan, hem de hiç ummadığım anda çok yardımı dokunan da oluyor, şaşırıyorum.) Ama genel olarak toplumsal bir duyarsızlığımız mevcut ne yazık ki.
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
O kadar haklı bir serzeniş ki maalesef. Benim de onlarca kez başıma geldi. Bu ara Londra’dayım, tam tersi bir durumla karşılaşmak beni daha çok üzdü açıkçası. Sehir hayatı, koşuşturma diye kendimizi kaldırıyoruz, duyarsızlığımiza kılıf duyuruyoruz.
Malesef en iyi bildigimiz sey elestirmek.
Alt tarafi yapilacak olan biraz empati.
Bu arada sizi zevkle takip ediyorum, her yazdiginiza da yurekten katiliyorum 🙂
Sevgiler
Duygu
Merhaba,
Tabii ki insanlar insanlara yardım etmeli, taciz etmemeli. Ancak sadece kendi egomuz için çocuk doğurmuşken, karşıdan sürekli anlayış beklemeyi haksız görüyorum. İnsanların benim bebeğim varr!!! Egoları yorucu oluyor. Benim için doğurmadığınıza göre, böyle basit, kaldırıma çıkamadım, kimse yardım etmedi türü olaylarla, isyan etmek anlamsız. Şimdi burda bana karşı bir linç başlar ama:) sonuçta çuvaldızı da kendimize batırmamız lazım. Doğurmuş olmanız sizi sürekli yardım edilmesi , saygı duyulması, korunup kollanması gereken üstün bir ırk üyesi haline getirmez.
Bunlar örnekti. Ya yaşlılar, engelliler… Kimse anneler üstün ırk demiyor ki, konu “yardım”. Kimsenin yardım bekleyerek sokağa çıktığını sanmam. Bir kadın yürürken düştüğünde de yardım eden az. Keza bir erkek de…
Şebnem hn kesinlikle size katılıyorum. Konu “anneye yardım” dan ziyade zor durumda olana yardım aslında. Siz çocuklu olarak bu zor durumları yaşamışsınız, ben de yaşıyorum zaman zaman. (Tabii bunun yanında yardımcı olan, hem de hiç ummadığım anda çok yardımı dokunan da oluyor, şaşırıyorum.) Ama genel olarak toplumsal bir duyarsızlığımız mevcut ne yazık ki.