Sadece birkaç kişinin bildiği, benim bile unuttuğum bir blogum var. Günlük gibi takılmışım.
Dümdüz ve bir o kadar da sert yazmışım. Hatta bir yazı sonrasında aile birbirine girmişti. 🙂 (Bilenlerden biri paylaşınca kopmuştu olay yanlış hatırlamıyorsam.)Az önce aklıma geldi. Gidim, baktım. Neler yazmışım, neler… Doğumdan sonraki ilk birkaç ay yazmışım sadece… Konular “neden sezaryen yaptığım, sütümün çok olması ama diğer yandan az kilo aldırıyor olması, kısacası “çocuğuma yaramaması” ve çalışma hayatına dönme mücadelem” üzerine kurulu. Bana en çok bunlar sorulmuş. Hata Irmak’ın az kilo alması açık ara farkla birinci. Sonra girdim başka sitelere baktım. Herkes, neredeyse herkes aynı sorunları yaşıyor. Sütün geldi mi gelmedi mi, bebek kilo aldı mı, almadı mı, işi bıraktın mı devam mı edeceksin, kocana ilgi gösteriyor musun göstermiyor musun… Konular, bunlar. Bir kişi de neden yeni doğum yapan kadına “nasılsın” diye sormaz.
Kadının nasıl olduğu önemli değil çünkü. Hep görevlerini yerine getirmek zorunda. Evde, işte, her yerde. İşteyse, evde de her şey yolunda gitmeli. Hele evdeyse, hiç şikayet etmemeli. Geçen gün Arkın’a dedim, “Evden çalışmak harika fakat insan özlüyorum” diye. Cevabı “git bir kafede çalış” oldu. “Neden hemen bir şey söylemek zorunda hissediyorsun kendini? Neden empati yapmıyorsun. Neden ‘haklısın senin gibi hareketli ve konuşkan insanın evde tek çalışması zordur, üstelik ev işi de eksiksiz yapılıyor’ demiyorsun” diye söylendim uzun süre. Hani kafeye gidip çalışmak da kolay ya! Kahve iç, yemek ye… Sanki bedava!
Kızıyorum bu anlamak yerine cevap verme durumuna. Hele bu sabah “Oh ben kalktım sen uyuyorsun” dedi. Nasıl fırladım yataktan bilmiyorum. “Senden maksimum bir saat fazla uyumam mı batıyor” diye söyleniyordum ki, frenledim kendimi. Gece kaçta yattığın önemli değil. Fazla uyuman önemli. Göze batan o. Yıllarca sabaha kadar çalıştım, dergi bitirdim ama herkes hep saat 10’da işe gitmemi konuşurdu. Demek ki gece değil, sabah saatleri önemli.
Bugün, öyle bir gün ki… İş yapıyorum, sanki bitmiyor gibi geliyor, evi dağınık bırakacağım dedim, ama toplamaya başladım, topladıkça daha çok dağılıyor sanki, doluyu boşa koyuyorum, boşu doluya koyuyorum, olmuyor. Sonra haksızlıklara sinirleniyorum. Başkalarını es geçerek iş yapanlara sinirleniyorum, hasta çocuk haberi aldıkça altında eziliyorum, yardım etmek istediklerime gücüm yetmeyince kahroluyorum….
Hafta sonu Irmak başım ağrıyor deyince panik oldum, doktor arkadaşımla buluştuk, gösterdik. Arkın panik olmama kızdı. “Benim okuduklarımın, gördüklerimin, duyduklarının 10’da birini bilsen sen de panik olursun” dedim. Bu duruma da kızıyorum. “Sakin ol canım sadece bir baş ağrısı” demek yerine, söze “saçmalama”dan başlıyor ya, sonrasında bana dünyanın en güzel cümlesini kursa da orada takılıyorum.
Negatif bir şeyler karalamayı sevmiyorum fakat aynen hissettiklerim bunlar. Yine bir iç dökme seansından sonra, bir kahve içeyim geçer diyerekten, mutfağa kaçıyorum.
Size katılıyorum sonuna kadar. 26 aylik bir kızım var ve oldukça hareketli hem gelişimi için tek ilgileniyorum hem ev işleri hem 2 yaş krizi ama evdeyim ya çalışmiyorum ya bazılarına göre Evdesin caniiiiiiimmm dinkenirsin nede olsa oluyor olay.birde çıkın da tesekkur bildirin anneye dimi bu çocuğa bukadar iyi bakıyorsun diye ama yokk.
Ahh ahh dedim okuyunca hep aynı dertler ben birde il değiştirdim evlenince is bakmadan hamilelik ve 4 koca yıl. Ev isi, kızımın bakımı derken sosyalleşmede sıfır akraba ve aradaş esleri dışında cevre yok olanlarda calısıyor.Anlatsam roman olur dediklerinden Empati şart eşler içinde alıştırmak mesele.
Bide şöyle düşünün çok şükür işiniz var…Benim mesleğim olduğu halde çalışamıyorum.Eşim calistirmiyor.Şöyle ki otur oturduğun yerde yerine cocugnun bu zamanlarini kacirmanı istemiyorum sen onla ilgilen ben size bakarım diyor…Bakmak muhtaçmışım gibi geliyor evet muhtacım onun 3 kuruş bırakmasına fazla harcama olduğunda kızmasına alismali alışmalımiyım…Nasıl alışır ki insan… Biliyorum yetiremiyor olmuyor ama nalet inadı yüzünden evde durmak zorunda kaliyorum.Çocuğu kimseye biraktirmiyor 1 yaşında çok küçük daha diyor.Her akşam bende bunun çıkışını arıyorum.Ne yapsam da çıkış yolu bulsam diyorum bende mutfağa geçiyorum sert kahveleri içelim iyce delirelim…24 yaşında Düşüngeç Anne
yazılacak öyle çok şey var ki hangisini yazsam bilemedim. Sağlık konusunda üstlerine düşünce panik atak , gece 3 de yatıp 7 de uyandığım için uyuklayınca uykucu olmaya o kadar alıştım ki boşveeeer diyorum başka da birşey demiyorum
Genellikle nasıl olduğunla ilgilenmiyorlar insanlar evet onlara göre nasılsın ın peşindeler. Rakibiz hepimiz:d benim de iş saatlerime takmıştı iş arkadaşlarım, söyleye söyleye değiştirdiler saatimi. Günümün hepsi doldu..kocaya gelince, maalesef öyle yaptıklarımız görülmüyor. Dün deli gibi sancıya rağmen, mutfağı silip temizledim, ona iş kalmasın diye(eşim çalışmıyor, ben çalışıyorum, yurtdışındayız) gelince neden marketten ihtiyaçları almadın diye çıkışıyor. Bulunduğumuz yerde bir kadının akşam markete çıkması pek yaygın birşey değil bu arada. Ben kızıp takılmıyorum artık. Günüm mahvoluyor, yazık bana. Ona da diyorum, hatasını anladığında “hep öyle olur” kıymet bilinmez diye. Üstünde durmuyorum. Sen de durma. Gerçekten heba oluyor zaman, sinir olduğumuzla kalıyoruz. Panik yapmış bir insana saçmalama diye yaklaşmak da çok abuk ayrıca. Hemen keser saçmalamayı, oldu:p o esnada illa ki kötü olur insan ama ya sabır falan çeksen:) reklamlar gibi görsen ya da o tür tepkileri;)
Ben 42 yasinda anne oldum.suan 45 im.seneye de 46 olurum raporumu da verirler artikmillet benim yasimda kaynana oluyo.bir de beni dusunun.eve maydanoz dahi almayan bir koca…oyuncak toplamak yerine ayagiyla onu acilsin diye ittiren bir koca.. sabah ben goturuyorum aksam sen al yuvadan ne var hareket olur sana diyen bir koca…195 m2 ev…haftada bir gelen yardimci…ve benden bu yasta ikinciyi isteyen koca…zaten kizim dogal yollardan olmadi baya tedavi gordum.regl sorunlarim yuzunden menopozo da girmiyomusum ,mirena taktiran bennn…bir taneden bin tane dogar diyen beynimmm…bu yasla bu kocayla Allah kizima saglikli,uzun omurler versin diyen kalbimm…
hayatta öğrendiğim bir sey var; yaptigin fedakarlik sana gorev olarak geri doner.Guclu kadin, guclu es, guclu anne, guclu evlat sifatlarini ustumuze aldikca, biz bu firsati veriyoruz çevremize.
herkes de aynı şeyler olduğunu görünce normal olduğumu düşünmeye başladım 🙂 insan kendi yaşayınca sadece kendinde bu tarz şeyler olduğunu diğer tüm annelerin kadınların harika hissettiğini zannediyor. annelik zor zanaat herşeyi doğru yapma endişesi ise insanı sürekli hata yapmaya sürüklüyor sanki çalışan bir anne olmak çok zor dediğiniz gibi ev iş çocuk 3 geninde sana pek de bir yer kalmıyor. kendi ile ilgilenenleri ise ayrıca tebrik ediyorum. yazdıklarınız bence insanlara gerçekte anneliğin öyle gelişim kitaplarında yazdığı gibi yaşanmadığını kanıtlıyor. çok keyifli 🙂
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Size katılıyorum sonuna kadar. 26 aylik bir kızım var ve oldukça hareketli hem gelişimi için tek ilgileniyorum hem ev işleri hem 2 yaş krizi ama evdeyim ya çalışmiyorum ya bazılarına göre Evdesin caniiiiiiimmm dinkenirsin nede olsa oluyor olay.birde çıkın da tesekkur bildirin anneye dimi bu çocuğa bukadar iyi bakıyorsun diye ama yokk.
Yazılarınizi uzun zamandır takip ediyorum.
Okudukça bendeki izlenim,
“Keşke tanışıyor olsakta bende anlatsam,anlatsam…..
Tanışamasak da siz de yazın bana, yayınlayayım :))))
Ahh ahh dedim okuyunca hep aynı dertler ben birde il değiştirdim evlenince is bakmadan hamilelik ve 4 koca yıl. Ev isi, kızımın bakımı derken sosyalleşmede sıfır akraba ve aradaş esleri dışında cevre yok olanlarda calısıyor.Anlatsam roman olur dediklerinden Empati şart eşler içinde alıştırmak mesele.
Bide şöyle düşünün çok şükür işiniz var…Benim mesleğim olduğu halde çalışamıyorum.Eşim calistirmiyor.Şöyle ki otur oturduğun yerde yerine cocugnun bu zamanlarini kacirmanı istemiyorum sen onla ilgilen ben size bakarım diyor…Bakmak muhtaçmışım gibi geliyor evet muhtacım onun 3 kuruş bırakmasına fazla harcama olduğunda kızmasına alismali alışmalımiyım…Nasıl alışır ki insan… Biliyorum yetiremiyor olmuyor ama nalet inadı yüzünden evde durmak zorunda kaliyorum.Çocuğu kimseye biraktirmiyor 1 yaşında çok küçük daha diyor.Her akşam bende bunun çıkışını arıyorum.Ne yapsam da çıkış yolu bulsam diyorum bende mutfağa geçiyorum sert kahveleri içelim iyce delirelim…24 yaşında Düşüngeç Anne
yazılacak öyle çok şey var ki hangisini yazsam bilemedim. Sağlık konusunda üstlerine düşünce panik atak , gece 3 de yatıp 7 de uyandığım için uyuklayınca uykucu olmaya o kadar alıştım ki boşveeeer diyorum başka da birşey demiyorum
Genellikle nasıl olduğunla ilgilenmiyorlar insanlar evet onlara göre nasılsın ın peşindeler. Rakibiz hepimiz:d benim de iş saatlerime takmıştı iş arkadaşlarım, söyleye söyleye değiştirdiler saatimi. Günümün hepsi doldu..kocaya gelince, maalesef öyle yaptıklarımız görülmüyor. Dün deli gibi sancıya rağmen, mutfağı silip temizledim, ona iş kalmasın diye(eşim çalışmıyor, ben çalışıyorum, yurtdışındayız) gelince neden marketten ihtiyaçları almadın diye çıkışıyor. Bulunduğumuz yerde bir kadının akşam markete çıkması pek yaygın birşey değil bu arada. Ben kızıp takılmıyorum artık. Günüm mahvoluyor, yazık bana. Ona da diyorum, hatasını anladığında “hep öyle olur” kıymet bilinmez diye. Üstünde durmuyorum. Sen de durma. Gerçekten heba oluyor zaman, sinir olduğumuzla kalıyoruz. Panik yapmış bir insana saçmalama diye yaklaşmak da çok abuk ayrıca. Hemen keser saçmalamayı, oldu:p o esnada illa ki kötü olur insan ama ya sabır falan çeksen:) reklamlar gibi görsen ya da o tür tepkileri;)
Ben 42 yasinda anne oldum.suan 45 im.seneye de 46 olurum raporumu da verirler artikmillet benim yasimda kaynana oluyo.bir de beni dusunun.eve maydanoz dahi almayan bir koca…oyuncak toplamak yerine ayagiyla onu acilsin diye ittiren bir koca.. sabah ben goturuyorum aksam sen al yuvadan ne var hareket olur sana diyen bir koca…195 m2 ev…haftada bir gelen yardimci…ve benden bu yasta ikinciyi isteyen koca…zaten kizim dogal yollardan olmadi baya tedavi gordum.regl sorunlarim yuzunden menopozo da girmiyomusum ,mirena taktiran bennn…bir taneden bin tane dogar diyen beynimmm…bu yasla bu kocayla Allah kizima saglikli,uzun omurler versin diyen kalbimm…
İşte hepimiz benzer seyler yasiyoruz. Ne mutlu ki birbirimizi anliyoruz…
hayatta öğrendiğim bir sey var; yaptigin fedakarlik sana gorev olarak geri doner.Guclu kadin, guclu es, guclu anne, guclu evlat sifatlarini ustumuze aldikca, biz bu firsati veriyoruz çevremize.
herkes de aynı şeyler olduğunu görünce normal olduğumu düşünmeye başladım 🙂 insan kendi yaşayınca sadece kendinde bu tarz şeyler olduğunu diğer tüm annelerin kadınların harika hissettiğini zannediyor. annelik zor zanaat herşeyi doğru yapma endişesi ise insanı sürekli hata yapmaya sürüklüyor sanki çalışan bir anne olmak çok zor dediğiniz gibi ev iş çocuk 3 geninde sana pek de bir yer kalmıyor. kendi ile ilgilenenleri ise ayrıca tebrik ediyorum. yazdıklarınız bence insanlara gerçekte anneliğin öyle gelişim kitaplarında yazdığı gibi yaşanmadığını kanıtlıyor. çok keyifli 🙂