Sevgili kızım, sevgili kocam
Beni iyi dinlemenizi tavsiye ederim. Yoksa bu kadar sakin göremezsiniz bendenizi… Açın gözleri kulakları: Öncelikle sen sevgili 102 cm’lik cadı cüce…
Seni, mutlu olman için okula gönderiyorum. Parayla seni ağlatmak için değil. Arkadaş edinmen, biraz kural öğrenmen, yaşıtlarınla birlikte olman için. Artık ağlama ve şükret. Çünkü şu anda haftada 3 gün 2 saat gittiğin okul, birkaç ay sonra her güne dönecek, saatleri uzayacak. Ve daha sonra ömür boyu sabahın köründe evden çıkıp, akşam gireceksin. Okul, iş… Bu okulun kıymetini bil. Ağlama, kusma, çığlık atma.
Çalışmamı istememekte haklısın, ama lütfen bunu senin için yaptığımı anla. Daha iyi okul, daha iyi hayat standartlarına sahip olman için çalışıyorum. Yoksa benim de aklım sende, hiç merak etme.
Geçen hafta sonuna kadar seni hiç bırakıp bir yerde kalmamıştım. İlk kez ayrı uyuduk. O da baban ameliyat olduğu içindi. Bir de baktık, sorunsuz kalabiliyorsun anneannende. Bunu 15 Haziran’da da tekrarlayacağız, bilgin olsun. Çok istemiyorum seni bırakıp gitmek ama günübirlik o kadar yolculuk yapmak yorar seni. Şimdiden hazırla kendini miniğim, ağlama lütfen. Arkamdan ağlamadığını biliyorum, ben evden çıkarken de ağlama. Yüreğim acıyor sen öyle yapınca.
Kakanı bezine yapmaya devam ettiğin sürece “kaka kokuyor” cümlesini kurmaya devam edeceksin. Bu inadın nedendir anlamıyorum. Bak böyle hem popon kızarıyor, hem rahat hareket edemiyorsun. Ne olur sanki bir kez tuvalete yapmayı denesen… Tamam, bana benzemiş inadın, farkındayım. Dış görünüşün dışında da babana benzemek ister misin? Hani o daha uyumlu ya ondan dedim.
Seni çok seviyorum ve senin kötü sandığın her şey aslında iyiliğin için. Beni büyüyünce anlayacaksın biliyorum fakat şimdiden yazmamın bir sakıncası olmaz.
Ve sen sevgili sevdiğim…
Her ne kadar soğukkanlı görünsem de, sen ameliyata girerken gayet gergindim. Narkozdan ne kadar korktuğunu bildiğim için tedirgindim. Hatta sen korkmasan da ben aynı şekilde davranırdım. Nitekim narkoz pek hoş bir durum değil. Sen ameliyathaneden çıkana kadar aklımdan geçenleri anlatsam inanamazsın. Nihayetinde hâlâ deli gibi aşık olduğum adamsın, kızımın babasısın… Ama bunların hiçbiri şu anda bana bu kadar kapris yapmanı gerektirmiyor. Burun ameliyatı oldun sevgilim, sadece burun ameliyatı… Halsizliğinin nedeni de o değil, canının pasta istemesinin de, uykunun gelmesinin de, ayaklarının ağrımasının da… Sadece horlamanın nedeni bu ameliyat. Şunu da belirtmeliyim ki dün gece Irmak uyanıp “bu ses nereden geliyor, baba ne yapıyor” diye sordu saat 3 sularında… Artık ona horlamak mı dersin, kükremek mi, sen karar ver. Üç gündür gözüme uyku girmedi.
Ayakkabılarıma karışmayı bırak artık. Eve gizli gizli ayakkabı sokmaktan ya da “geçen sene almıştım hatırlamıyor musun” demekten yoruldum. Evet, 10 sene ayakkabı almasam, yenisine ihtiyaç duymam. Ben bilmiyor muyum sanıyorsun. Anlaman imkansız. 14 tane Converse’imin olması yeşil Converse almamı engellememeli. Kadınların her zaman ayakkabıya ihtiyaçları olduğunu lütfen anla artık, mücadele etme.
Ayrıca canım kocacım, arada bir kızımızı senin uyutabileceğin gerçeğini kabullen. Mesela normalde 5 dakika ile sınırlı kalan duş yapma sürem, sen kızı uyuturken 20 dakikaya çıkabiliyor, eve iş getirdiğim zaman sen kızımızı uyuturken yapabiliyorum, yüzüme gözüme bakabiliyorum. Evet, Irmak’la zaman geçirmekten inanılmaz mutlu oluyorum ama sen de biliyorsun ki benim de bazen kendime azıcık zaman ayırmaya hakkım var.
Ve sevgilim… Akşamları zaman geçiremiyoruz diye yakınıyorsun ya, o zaman neden ben kızımızı uyuturken sen de yatıyorsun? Beklesen, onu uyutup yanına geleceğim ve sohbet edebileceğiz. Bunun hiç düşündün mü?
Sevgili sevdiğim, peki bazen Irmak’ın okuluyla ilgili senin de konuşabileceğin geldi mi hiç aklına? Gerek okulla, gerek okul pedagoguyla, gerek pedagog arkadaşlarımızla. Senin kolayına geliyor değil mi benim 2’ye indirdiğim şıklardan birini seçmek.
Canım, ayakkabı ihtiyacımın bitmeyeceğinden bahsetmiş miydim? Hani unutmuşsundur iki paragrafta diye yine hatırlatayım dedim.
Kabullen artık sevgilim. Ev kadını modunda beni görememeyi kabullen. Akşam fırsat buldukça ben de popomu koltuğa koyacağım. Ne ütü yapacağım ne dolap toplayacağım ne de bulaşık makinesini boşaltacağım. Benim popomun da kıpırdamadan durmaya hakkı var. Ben de bu hakkı dibine kadar kullanacağım. Bugüne kadar bana ev işi konusunda baskı yapmadın teşekkür ederim, ben de eşeklik edip senin sessiz kalmanı fırsat bilerek mutfaktan da uzaklaştım. Sana söz, en az haftada 2-3 bir şeyler pişirmeyi deneyeceğim.
Arkın, yeşil Converse istediğimi yazmış mıydım?
Seni, mutlu olman için okula gönderiyorum. Parayla seni ağlatmak için değil. Arkadaş edinmen, biraz kural öğrenmen, yaşıtlarınla birlikte olman için. Artık ağlama ve şükret. Çünkü şu anda haftada 3 gün 2 saat gittiğin okul, birkaç ay sonra her güne dönecek, saatleri uzayacak. Ve daha sonra ömür boyu sabahın köründe evden çıkıp, akşam gireceksin. Okul, iş… Bu okulun kıymetini bil. Ağlama, kusma, çığlık atma.
Çalışmamı istememekte haklısın, ama lütfen bunu senin için yaptığımı anla. Daha iyi okul, daha iyi hayat standartlarına sahip olman için çalışıyorum. Yoksa benim de aklım sende, hiç merak etme.
Geçen hafta sonuna kadar seni hiç bırakıp bir yerde kalmamıştım. İlk kez ayrı uyuduk. O da baban ameliyat olduğu içindi. Bir de baktık, sorunsuz kalabiliyorsun anneannende. Bunu 15 Haziran’da da tekrarlayacağız, bilgin olsun. Çok istemiyorum seni bırakıp gitmek ama günübirlik o kadar yolculuk yapmak yorar seni. Şimdiden hazırla kendini miniğim, ağlama lütfen. Arkamdan ağlamadığını biliyorum, ben evden çıkarken de ağlama. Yüreğim acıyor sen öyle yapınca.
Kakanı bezine yapmaya devam ettiğin sürece “kaka kokuyor” cümlesini kurmaya devam edeceksin. Bu inadın nedendir anlamıyorum. Bak böyle hem popon kızarıyor, hem rahat hareket edemiyorsun. Ne olur sanki bir kez tuvalete yapmayı denesen… Tamam, bana benzemiş inadın, farkındayım. Dış görünüşün dışında da babana benzemek ister misin? Hani o daha uyumlu ya ondan dedim.
Seni çok seviyorum ve senin kötü sandığın her şey aslında iyiliğin için. Beni büyüyünce anlayacaksın biliyorum fakat şimdiden yazmamın bir sakıncası olmaz.
Ve sen sevgili sevdiğim…
Her ne kadar soğukkanlı görünsem de, sen ameliyata girerken gayet gergindim. Narkozdan ne kadar korktuğunu bildiğim için tedirgindim. Hatta sen korkmasan da ben aynı şekilde davranırdım. Nitekim narkoz pek hoş bir durum değil. Sen ameliyathaneden çıkana kadar aklımdan geçenleri anlatsam inanamazsın. Nihayetinde hâlâ deli gibi aşık olduğum adamsın, kızımın babasısın… Ama bunların hiçbiri şu anda bana bu kadar kapris yapmanı gerektirmiyor. Burun ameliyatı oldun sevgilim, sadece burun ameliyatı… Halsizliğinin nedeni de o değil, canının pasta istemesinin de, uykunun gelmesinin de, ayaklarının ağrımasının da… Sadece horlamanın nedeni bu ameliyat. Şunu da belirtmeliyim ki dün gece Irmak uyanıp “bu ses nereden geliyor, baba ne yapıyor” diye sordu saat 3 sularında… Artık ona horlamak mı dersin, kükremek mi, sen karar ver. Üç gündür gözüme uyku girmedi.
Ayakkabılarıma karışmayı bırak artık. Eve gizli gizli ayakkabı sokmaktan ya da “geçen sene almıştım hatırlamıyor musun” demekten yoruldum. Evet, 10 sene ayakkabı almasam, yenisine ihtiyaç duymam. Ben bilmiyor muyum sanıyorsun. Anlaman imkansız. 14 tane Converse’imin olması yeşil Converse almamı engellememeli. Kadınların her zaman ayakkabıya ihtiyaçları olduğunu lütfen anla artık, mücadele etme.
Ayrıca canım kocacım, arada bir kızımızı senin uyutabileceğin gerçeğini kabullen. Mesela normalde 5 dakika ile sınırlı kalan duş yapma sürem, sen kızı uyuturken 20 dakikaya çıkabiliyor, eve iş getirdiğim zaman sen kızımızı uyuturken yapabiliyorum, yüzüme gözüme bakabiliyorum. Evet, Irmak’la zaman geçirmekten inanılmaz mutlu oluyorum ama sen de biliyorsun ki benim de bazen kendime azıcık zaman ayırmaya hakkım var.
Ve sevgilim… Akşamları zaman geçiremiyoruz diye yakınıyorsun ya, o zaman neden ben kızımızı uyuturken sen de yatıyorsun? Beklesen, onu uyutup yanına geleceğim ve sohbet edebileceğiz. Bunun hiç düşündün mü?
Sevgili sevdiğim, peki bazen Irmak’ın okuluyla ilgili senin de konuşabileceğin geldi mi hiç aklına? Gerek okulla, gerek okul pedagoguyla, gerek pedagog arkadaşlarımızla. Senin kolayına geliyor değil mi benim 2’ye indirdiğim şıklardan birini seçmek.
Canım, ayakkabı ihtiyacımın bitmeyeceğinden bahsetmiş miydim? Hani unutmuşsundur iki paragrafta diye yine hatırlatayım dedim.
Kabullen artık sevgilim. Ev kadını modunda beni görememeyi kabullen. Akşam fırsat buldukça ben de popomu koltuğa koyacağım. Ne ütü yapacağım ne dolap toplayacağım ne de bulaşık makinesini boşaltacağım. Benim popomun da kıpırdamadan durmaya hakkı var. Ben de bu hakkı dibine kadar kullanacağım. Bugüne kadar bana ev işi konusunda baskı yapmadın teşekkür ederim, ben de eşeklik edip senin sessiz kalmanı fırsat bilerek mutfaktan da uzaklaştım. Sana söz, en az haftada 2-3 bir şeyler pişirmeyi deneyeceğim.
Arkın, yeşil Converse istediğimi yazmış mıydım?
Sizi seviyorum, dünden daha çok yarından daha az…
Şebnem
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26102647.asp