Üzüldüm şimdi bunu okuyunca. Doğru çünkü. Şöyle bir düşündüm, evet çoğunlukla annelerle zaman geçiriliyor.
Alışveriş
Seviyorum beğendiğim mekanları, kullandığım markaları, ürünleri paylaşmayı. Hatta arada tam tersi, sevmediklerimi de yazıyorum.
Aslında bunu buraya yazmak istemiyordum. Kişisel Facebook hesabımda sık sık dile getiriyorum.
Söz verdim, sözümü tutuyorum. Geçen hafta LC Waikiki yetkilileriyle buluşmuş, yeni koleksiyona bakmakla yetinmeyip, soru yağmuruna tutmuştuk.
İşte bu konuda şanslıyım, çünkü hep spor ayakkabı – jean ile gittiğim bir işim oldu. Kısa süren kurumsal çalışma denemesini saymazsak tabii.
Irmak bebekken tüm gün pusetle gezdiğimizi yazıyorum hep. İşte o gezilerde uyumadığı sürece bir mağazaya girmeme izin vermezdi, durduğum an bağırırdı.
Markette kolinin ne işi var değil mi? Hah işte, ben de onu anlatıyorum… Renkler ve ben… Değişiklik ve ben… Yazılarımda belirtiyorum, mobilyadan eşyaya, ayakkabıdan...
Bu eve taşınalı 1 yıl 1 ay oluyor. Kentsel dönüşüm nedeniyle bir hayli küçülen evimize geri taşınırken her şeyi değiştirmek zorunda kalmıştık. Sadece yemek...
Hep diyorum ya büyük konuşmamak gerek diye. Anne olmadan önce, Irmak bebekken “Ay” derdim, “Neden anneler kızlarıyla takım giyerler ki?” Lafımı yuttum. Öyle böyle...
Beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Anne olmadan önce iş odaklıydım. Hiçbir zaman ev odaklı biri olmadım. Evlenirken tüm evin mobilyalarını seçmem toplam 1 saat...
Benim bey isyanlarda. Bu aralar çok ilgilenmiyormuşum, işe dalmışım gitmişim. Diğer erkekleri bilmiyorum ama Arkın yanında ben yokken alışverişten nefret ediyor. Hatta alamıyor. Ancak...