Dolgu…
Evet, bunu yazmam gerekiyordu. Doğru cümleleri kurmayı bekliyordum.
Eskiden, “aman canım, ne gerek var estetik müdahalelere” derdim. Sanki çok biliyorum ya, öyle konuşurdum işte. Ta ki gözlerimin altındaki çukurlar bir vadi haline gelene, yanaklarımdaki çizgilerde pudra birikene kadar! Aaa bir baktım, ben olmuşum babam. Cildim de, fiziğim de, huyum da babama benziyor. 🙂
Arkın’a söyledim, “ne gerek var” dedi. Bence detaylı bakmadı bile. Ya da baksa da bir erkek olarak anlaması mümkün değil. O güzel görüyor ya, nokta! Benim ne hissettiğim kimin umurunda? Yanımda kapatıcı olmadan sokağa bile çıkmamam da…
Annem zaten hepten karşı. O sanıyor ki ifadem bozulacak, mimiklerim gidecek.
Sormayı bıraktım. Hep bahsettiğim arkadaşım Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Egemen Koyuncu’nun kliniğinde Uzman Doktor Sevil Güçer ile Hydra Facial yapıyorduk. Dolguyu sordum. Tabii dedi. Ve aslında çok da düşünmeden yanaklarımdaki çizgileri doldurduk. Asıl adı: Nazolabial bölge. Yani burun kenarından başlayıp dudak kenarlarından aşağı inen çizgiler… Ne yalan söyleyeyim, bu kadar değişeceğini tahmin etmezdim. Hiç ama hiç aklıma gelmezdi. Kaç yaş geri gittim tek bir dolguyla.
Bir yandan cilt bakımı, bir yandan doldu. Annem o zaman Ankara’daydı. Görür de şimdi aklına neler getirir diye Instagram’da engelledim iki günlüğüne. 🙂 Söyledikten sonra kaldırdım engeli. Vicdanım sızladı ama gereksiz panik yaşamasını istemedim açıkçası.
Bu cilt bakımından birkaç hafta önce de Dr Ali Duman ile tanışmış, göz altlarım için randevu almıştım. Hiç bakmadım nasıl yapıldığına, detaylara girmedim. Kendimi korkutmak istemedim. Yine ne Arkın’a söyledim ne anneme, gittim teslim oldum. 6 dakikada da vadisiz gözaltlarına sahip Şebnem’e geri döndüm. Uygulamayı merak ediyorsanız, Ali Bey kendi Instagram hesabında paylaşmış.
Şimdi herkes soruyor. Ben değiştim mi? Hayır! Aynı benim. Sadece gözaltlarım çukur değil, yanaklarımdaki çizgiler de elastik ciltli insanlarınki kadar. Benim cilt elsatikiyeti eden bırakmış o noktada.
İşin ilginci bana bu kadar karşı çıkan sevgili koca kişisi ve annem, artık susmuş durumda. Hatta “Haklısın, her sene yaptırmak gerek” bile dediler. Çünkü onlar aslında dokunulan bölgeleri görmüyor. Beni görüyor. Sabahları uyandığımda koşarak aynaya bakıyorum. Aaaa, o yorgun ifade yok. Kendimi daha güzel hissediyorum. Bu da bana her konuda çok olumlu yansıyor.
Arkın’a kalsa, kadınlar mutsuz olduklarında bunu yapıyorlar. Hiç alakası yok. Hani öyle bir bunalımda olsam, başka şeyler değiştirirdim. Bugüne kadar yapmadım, neden şimdi yapayım. Buna inanması zor oldu. Fakat sonuçta biliyor artık! Mutsuzluk değil, daha iyi hissetmek içindi.
Nasıl ki mesela o balığa gidiyor, erkek erkeğe 2 gün bir yere kaçıyor, bu da onun gibi işte. Bütçesel olarak da aynı, ruhen verdiği haz da… Otursam, bir sürü şey yaptırsam belki haklı olacak. Sadece ihtiyaç olan alanlara dokunduk. Bence çok da iyi yaptık. İşte keşke kalıcı olsa, tekrarlamasak ama o da kusuru olsun. Altı ayda bir olmasa da yılda bir yaptıracağım.
Bu çünkü bambaşka bir hismiş. Bu konuda çok yazdım sosyal medyada biliyorum ama işte öyle çok soru geliyor ki detay vermek istedim.
En çok merak edilen şey: Acıyor mu? Hayır, öyle kayda değer bir acı yok. Maksimum 6-7 dakika sürüyor. Dayanılmayacak bir şey değil. Ki acımıyor bile diyebilirim.
Fiyatları bana soruyorsunuz, cevaplıyorum da her seferinde. Ancak kullanılan miktar değişkenlik gösterdiği için en güzeli gidip bire bir konuşup fiyat almanız. Kullanılan markalar da farklı zaten. Dolgu denen şey, aslında hyaluronik asit. Peki o nedir? Aslında bu asit deride bulunurmuş, cilde dolgunluk verirmiş. E biz yaş aldıkça da miktarı azalmaya başlarmış. İşte dolgu ile geri geliyor. Sanırım en sade açıklaması bu şekilde.
Ayrıca bendeki değişikliğin tek nedeni sadece dolgular değil, yılladır bakmadığım cildime yapılan Hydra Facial uygulaması. Yazmıştım burada.
Ya işte, kısmette bunu da yazmak varmış. 🙂 İnsanın kendi için bir şeyler yapması şahaneymiş! Tabii ki önce sağlık olsun, bunlar işin detayı. Ancak işte iyi geliyor ne yalan söyleyeyim…