Çizgi filmle aranız nasıl?
Açıkçası hep söylüyorum, TV açmak benim aklıma gelmez hiç. Irmak’la beraber seyrediyorum, yoksa oturmuyorum hiç TV karşısına. (Keşke bazen otursam da kafa dağıtsam, ama sıkılıyorum.)
Irmak genellikle Disney Channel izliyor. Prenses Sofia, Doreamon, Esrarengiz Kasaba… En çok bunları seviyor. Bazıları 7 yaş ve üzeri. Buna takılıyordum ancak Disney Pazarlama Direktörü Armağan Milli, “Evet yaş sınırı önemli. Ancak Disney olarak hazırladığımız çizgi filmlerin ailecek izlenmesini öneriyoruz. Bir çocuğu en iyi anne ve babası tanır. Çizgi filmleri çocuklarınızla birlikte izleyin, üzerine konuşun, sohbet edin. Onlara uygunluğunu en iyi siz değerlendirebilirsiniz.” dedi, rahatladım. Geçen hafta Disney ile buluştuk. Hem Disney yetkilileri dinledi hem de Prof. Dr. Üstün Dökmen’i. Zaten beni bıraksanız, 24 saat aralıksız dinlerim Dökmen’i… Konumuz, masallar ve çizgi filmler idi. Ancak şehit haberleri art arda aldığımız günlerdeydik. Dökmen “Mutlu olmak zorunda değilsiniz, güçlü olmak zorundasınız” diye başladı konuşmaya. Ne kadar da haklı… Şimdi sizi çok uzun süre okumak zorunda bırakmamak adına, kısa cümlelerle yazacağım Dökmen’in anlattıklarını.
-
Masallar, çizgi filmler, 2 temel başlıkta toplanıyor. Eski ve yeni. Eski; iyi kalpli, hamarat olacaksın, 12’de evde olacaksın, büyük sözü dinleyeceksin. (Mesela Sindirella, mesela Pamuk Prenses. Bu arada yeni bakış açısını anlatmak için de Dökmen muhteşem bir örnek verdi: “Eğer Sindirella ağlamasaydı ve üvey annesi, ablaları gittikten sonra kendine bir elbise hazırlasaydı, 12’de evde olmak zorunda kalmayacaktı. Yaratıcılığını kullanıp eski elbiseyi yapraklarla, çiçeklerle süsleseydi… Başkasından beklediğim son bulur, ama kendin yaparsan, ona hep sahip olursun.” (Evet, zaten takılmıştım eski masallara ben de. Beyaz atlı prensimi beklemek zorunda mıyım? Biri beni öpmeden uyanamayacak mıyım? Ayakta kalmak için bir prense ihtiyacım var mı, ben kendi başımın çaresine bakamaz mıyım? Üvey annemden kaçmak için 7 adamın evini temizlemek zorunda mıyım? Neyse ki yeni çizgi filmler bu şekilde değil.)
-
İyi bir çizgi film zararsızdır ancak yeterince yararlı da değildir. Sadece eğlendirir. Artık çocuklara filmlerle, masallarla mesaj verme modası geçti. Çocuklarımıza her şeyi yüz yüze iletişimle öğretebiliriz, değerlerimizi bu şekilde aktarabiliriz. (Armağan Milli de çizgi filmlerin bunları desteklediğini anlatıyor. Aile öğretiyor, çizgi filmler destekliyor.)
-
Çocuklara dönüşümlü düşünmeyi öğretmeliyiz. Her şeyi anlatmak değil, çözümü birlikte bulmalıyız. (Dökmen, Sokratik Sorgulama’yı anlattı. Sokrates, sonucu vermez, karşısındakine buldururmuş. Bu konuda Sokrates ile ilgili bir yazı yazacağım, o da yakında burada olacak…)
-
Psikolog Kohlberg’ göre 5 temel ana ahlak basamağı var.
-
Kısasa kısas: Hırsızlık edersen, cezanı bulursun.
-
Al gülüm ver gülüm: Büyüklerine iyi davranıyor desinler, beni takdir etsinler.
-
Bana iyi insan desinler.
-
Kurallar mutlaktır.
-
Kurallar yere, zamana göre değişir.
Örneğin kötü bir şey yaptığınızda cezadan korkuyorsanız 1, kanuna uyuyorsanız 4. Madde geçerli demektir. Şöyle bir örnek de var. Otobüste yaşlı birine yer verdiniz. Yaşlanınca size de iyi davranmalarını istediğiniz için ise 2, kadın kızacak diye yer veriyorsanız 1, senin hakkında iyi şeyler düşünsünler diye yer verdiysen 3 geçerlidir. “Yorgunum, oturdum, hastayım, her zaman yer veriyorum, bugün yapamıyorum” diyorsanız 5 geçerlidir.
İşte çizgi filmler bunları tek başına veremez. 4 ve 5 madde arasında bir yerde sıkışıp kalırsınız. Bu aradaki farkı ancak yüz yüze iletişimle öğretebilirsiniz.
-
Biz her şeyi ezberleyerek büyüdük. Ancak ezber doğru mu? Şimdi istediğimiz:
– Ezber yok
– Hayalinde tasarlama
– Yap, manipüle et
– Süreci değerlendir
-
Çağdaş eğitim nasıldır?
-
Bilgi
-
Kavrama
-
Uygulama
-
Analiz
-
Sentez
-
Değerlendirme
Tiyatro ya da roman değerlendirilir, karşılıklı konuşulur, fikir alışverişinde bulunulur. Geleneksel eğitimde direkt 1’den 6’ya geliyor, değerlendirme çocuğun kendisinin yapması beklemeden direkt veriliyor. “İşte burada yapılmışı” var örneği gibi. Bu da çocuğa bir fayda sağlamıyor.
-
Küçük yaşlarda fazlaca ezberleyen çocukların zihinsel gelişimleri sekteye uğrar.
-
Dünyada eğitim evriliyor, bizde devriliyor, geriliyor.
-
“Annelik içgüdüsü var mı” diye sordu bize. Çocuğumuz “evet” diye yanıtladık. Dökmen “Hayır, annelik içgüdüsü yok. Annelik öğrenilir” dedi. Düşünüyorum o günden beri, evet öğreniyoruz her saniye. Anne olmayı bilmiyorduk ki, öğrendik!
Çizgi film adı arıyorum. Hatırlıyorun ne olduğunu ama adını unuttum. Yelpazeli kız vardı. Buyuk bocekler vardı gözlerinden vurup öldürüyorlardı 3 kişi. İkisi erkekti. Başka dünyadan gerçek dünyaya gitmek için uzun kule vardı ve orada bir kod yazıp kendi dünyalarına gidiyorlar dı. Lütfen adını bilen varsa yorumlasın.