Ne dolabın tepesine uzanabiliyorsun, ne upuzun saçların kendin yıkayabiliyorsun.
Kış günü tişörtle sokağa çıkmak istiyor, izin alamıyorsun.
Her sokağa çıktığında oyuncak alınmıyor, alındığı zaman da “bak aldım oynamıyorsun ama” lafını işitiyorsun.
Uyandığında kendi kahvaltını hazırlayamıyor, birilerini bekliyorsun.
Sana kalsa her gün Nutella yersin ama evde bir bal ekmek dayatması var. Hele o peynir yok mu?!!
Camdan bakmak istiyorsun, 4. kat olduğu için tek başına bakamıyorsun.
Oyun kuruyorsun, annenle babanla oynuyorsun ama onlar da senin gibi saatlerce oynamıyor.
Oyunun en zevki yerinde bir bakıyorsun annen “Irmak bak, 3 araba vardı burada, biri otoparka gitti, kaç araba kaldı?” diye sorarak sana çaktırmadan matematik öğretmeye çalışıyor.
Sürekli hayır dediğin için “tamam ben de sana hayır diyeceğim” artık lafını yiyorsun.
Anneannemde kalmak istiyorsun, her seferinde izin çıkmıyor. Kaldığın zaman da annen baban evde oturmuyor…
Uyumadan önce yorgun oluyorsun, diş fırçalamayı ertelemeye asla izin vermiyorlar. Hatta sabah uyanınca bir daha fırçalatıyorlar.
Hep hamburger yemek istiyorsun, önüne semizotunu koyuyorlar.
Ağızlarında sürekli bir “paylaş” lafı!
Parkta biri sana çikolata şeker, hatta kurabiye verirse asla alma diyorlar, canının çektiğini anlamıyorlar.
Onların telefonları akıllı, senin telefonlarından abuk sabuk sesler çıkıyor.
Uykunun en tatlı yerinde “hadi okula” diye uyandırıyorlar.
Her gece seni uyutuyorlar, sonra bir bakıyorsun yalnızsın, onlar oturmuş salonda takılıyorlar. Pardon da hani beraber uyuyacaktık?
Bazen bütün gün televizyon izlemek istiyorsun, “gözün bozulur” diyerek çat diye kapatıyorlar.
Doktora gidiyorsun, “aşı bu senin iyiliğin için” diyerek iğneyi saplıyorlar.
Şeker yemek istiyorsun, diş çürüğü kozu ile karşına çıkıyorlar.
Hem sana izin veriyorlar, hem iyi davranıyorlar hem de sınır koyuyorlar. Onların sınırı var mı acaba?
Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki, uçakla aram iyi değildir. Binerim, ama nasıl bindiğimi siz bir de bana sorun. Birden gelen korku, yıllarca uzak...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Nasıl anlatsam, nereden başlasam… Hangi birine dönsem. Bu nedene artık bu şekilde cevap vermek istedim. Sizin için de daha kolay olur. Artık düzenli olarak...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
ayy böyle okuyunca çocuk olmak ne zormuş dedim 🙂
Di mi? 🙂