Facebook sayfamda Irmak’a pişti öğrettim deyince ne çok tepki gelmişti “kumar” diye. Gülüp geçiyorum artık. O yorumları yapanlarla öyle farklı pencerelerden bakıyoruz ki hayata, anlatmaya çalışmıyorum bile artık.
Elimden geldiğince oyun oynamaya çalışıyorum doğduğundan beri. Freelance çalıştığım için mail ve telefon geldiğinden arada bölünüyor oyunlar. Hele ki bir de sosyal medya ile ilgili bir iş varsa… Irmak’ı okuldan aldıktan sonra telefonla pek haşır neşir değilim. Uyutmak için yanına yattığımda bakıyorum maillere ve o uyuduktan sonra gerekirse oturuyorum bilgisayar başına.
Eksiden evde daha çok aktivite yapardık. Keser, biçer, yapıştırırdık. Ancak okulda her şeyi yaptıklarından benden memnun kalmıyor. Biz de farklı oyunlar bulduk.
İşte 4 ay sonra 5 yaşını bitirecek cimcirikle oynadıklarımız:
Aynısını bulmaca! İskambil kağıtlarını seviyor. 2 yaşında başlattım kendi kartlarıyla hafıza oyununa (aynısını bulmaca diyor kendisi). Önce hayvan kartlarıyla başladık sonra iskambil destesine döndük. Epey iyi oynadığını söyleyebilirim.
Pişti! Evet, pişti. Sadece bir kez anlattım, 2-3 kez oynayarak pratik yaptı ve şimdi şahane oynuyor. Hatırlıyorum ben de yaşta annemle oynardım. Bazılarının dediği gibi kumarbaz da olmadım. Zaten hâlâ bu benzetmeye bir anlam veremiyorum ya. Kafayı fazlasıyla çalıştırdığına inanıyorum piştinin. Ayrıca her seferinde o yenmiyor. Biz de yeniyoruz ki hep kazanamayacağını anlasın.
Papaz Kaçtı! Eğer kalabalıksak bunu oynamadan bırakmıyor kimseyi. Annemlere gittiğimizde de yemekten sonra olmazsa olmazlardan. Papaz kimin elinde kalırsa “tek ayak üstünde şark söylemek, kurbağa taklidi yapmak” gibi cezalar veriyoruz. Komiğine gittiği için hep onda kalsın istiyor. 🙂
UNO! Ben ortaokul yıllarında tanıştım UNO ile. Ondan önce Pis Yedili oynardık. Aynısı ancak kartlar farklı. Birçok ceza kartı var. Onları da birkaç oynamada çözdü. Bizi çatır çatır yeniyor. İki haftada hatasız oynamaya başladı. Çok da zevkli. Aynı şekilde düşündürdüğü, taktik gerektirdiği için kafa çalıştırıyor. Bence tabii!
Tahmin etmece… Bu harika. Çok eğleniyoruz. Yerdeki hayvan kartlarına bakmadan birini alnımıza koyuyoruz. Karşıdaki bize ipuçları veriyor. Örneğin benim alnımda zürafa kartı var, baba kız başlıyorlar anlatmaya. “Dört bacağı var, boynu çok uzun, ses telleri yok…” Hemen bilmiyorum ki anlattıkça anlatsın Irmak… Bu oyun için Güzeldünya Kitapları’nın kartları favorimiz. Kartlarla bilgi almak için bu yazıma bakabilirsiniz.
Sıcak – soğuk. Bir eşyayı saklıyorum. Irmak’ın görevi, onu bulmak. Sakladığım şeye yaklaştıkça sıcak diyorum, uzaklaştıkça da soğuk. Ben yaparken iyi de o sakladığı zaman karışıyor azıcık. Ben oyuncağın dibindeyken çok soğuk buz gibi diye bağırıyor J Bilerek mi yapıyor, kafası mı karıştı, anlamıyorum.
Nesi var? Bu oyuna bayılıyorum. Aklımdan bir hayvan tutuyorum. Irmak da sormaya başlıyor “nesi var” diye. Her soruya bir ipucu veriyorum. Zorlandığı zaman kızıyor ama ses etmiyor.
Sessiz sinema. Daha doğrusu “sessiz masal”. Aynen sessiz sinemada olduğu gibi, bu kez masalları anlatıyoruz birbirimize. Pamuk Prenses’i anlatmaya çalışırken elmayı ısırıp kendini yere atmasına hastayım… Masallar tükenince hayvanları ya da eşyaları anlatmaya başlıyoruz jest ve mimiklerle. Onda da favorim, yılan ve çaydanlık taklidi!
Toplama çıkarma. Buna yeni başladık. Oyun halinde, parmak sayarak toplama çıkarma öğretiyorum hafif hafif. Eğleniyor. Fakat çabuk sıkılıyor. Öğrenmeyi çok seviyor ama sanırım benden değil. Annemle daha güzel oynuyor bu oyunu. Benimle diğerlerini tercih ediyor.
Kolaj. Bu oyun yüzünden Parents arşivim delik deşik oldu. Dergiden bir şeyler kesip, çizerek tamamlıyoruz. Bebek elbiseleri kesip, kafa, kol, bacak yapıyoruz. Kafa kesip, vücut yapıyoruz. Çizmekten çok, kesmekten hoşlanıyor
Bir de haritamız var duvarda. Atlas Çocuk dergisinden çıktı. Salon kapısının yanındaki duvarda asılı. Şehirler, bölgeler, hangi şehirde ne var. Her gün 5-10 dakika haritanın başında zaman geçiriyoruz..
Bunların yanı sıra, Zingo ve Neşeli Ahtapot da en sevdiği oyunlardan. Umix, Craft & Arts ürünleri, Eva kağıtlar ile de çok zaman geçiriyoruz. Delgeçlerle istediği şekli yapıyor ve daha sonra onları dolap kapaklarına yapıştırıyor. Bende yetenek olsa neler yapacağım ancak yok işte 🙂 Yavaş yavaş körebeye de başladık. Çocukluğuma dönüyorum onu oynarken.
Bir süredir Barbie ya da evcilik oynamıyoruz. Günlerimiz yukarıda yazdığım oyunlarla geçiyor.
Şimdi yeni oyunlarımız da çıktı, eklemek istedim… (16 Aralık 2014)
Twister! Bunun için Twister almadık. Evdeki patchwork halıyı Twister niyetine kullanıyor cimcim.
Pandomim! O an aklımızdan geçenleri pandomim yaparak anlatıyoruz.
Sayı bulmaca. Bir rakam yazıyorum fakat ne yazdığımı görmesini engelliyorum. Sadece elimin hareketlerine konsantre olmasını söylüyorum. Sadece al hareketlerimden hangi sayıyı yazdığımı bulmaya çalışıyor.
Kızma Birader! Metro’dan aldık. Bir kutuda 4 farklı oyun var. Tavla, Satranç, Kızma Birader ve Dama oynanıyor. Strançta ben iyi değilim, o babasının işi. Biz kız tavlası ya da Kızma Birader oynuyoruz. İkisini de çok seviyor.
Yenileri gelince, yine yazacağım…