Biz Cimcirik & Ben

Felaket senaryolarım ve ben

Bugün Twitter’dan keyifle yazıştığım bir arkadaşım neden kendime “manyakanne” dediğimi sordu. Bilmiyor ki ben felaket senaryosu yazma konusunda nirvanaya ulaştım!

Hamileliğim, fiziksel anlamda fazla fazla kilo almam dışında sorunsuz geçti. Ancak ben her günün hem kendi burnumdan getirdim, hem çevremdekilerin. Temmuz başında 5 haftalıkken öğrendim hamileliğimi. Ama Ocak ayında düşük yapmıştım ve bu nedenle de ilk 3 ay uyku uyumadım… Son 3 ay da kilodan uyumadım zaten. Sürekli arkadaşlarımı aradım. Hamile olan, yeni doğum yapmış olan, o sırada benimle konuşmaya vakti olan… Sorularımla bıktırdım resmen herkesi. Ama kendimi tutamadım da… Sordum da sordum, aklıma takılanlara baktığım için bilgisayar başında yaşar oldum. Okudukça daha kötü senaryolar kurdum ve şimdiki halimi aldım işte, manyakanne. Aslında manyakhamile daha uygunmuş bana, düşünemedim bu adı.

İşte benim felaket senaryolarımdan ilk aklıma gelenler. Okudukça aklıma gelir, eklerim yenilerini. Öyle sorularım, öyle kurgularım vardı ki bir zamanlar benim akıllı olmamla gurur duyan annem bana “Avusturya Lisesi diplomayı geri isteyecek senden. Sahi sen o okulu nasıl bitirdin? Üniversiteyi nasıl kazandın” diyordu, düşünün artık!

Bu okuyacaklarınız, buzdağının sadece görünen kısmı!

Kalp atışı duyana kadar…

·         Ya tekrar düşük yaparsam? (klasik zaten)
·         Ya boş gebelikse?
·         Eğilsem bir şey olur mu?
·         Ama tatilde balıklama atladım suya, hamile olduğumu bilmiyordum, bir şey olmuş mudur?
·         Ya gece yüzükoyun yatarsam ve bir şey olursa? En iyisi ben koltukta uyuyayım…
·         Bak anne, bak Arkın, sakın kimseye hamile olduğumu söylemeyin.
·         Kalp atışı yoksa ne olacak? Yine mi kürtaj?

Kalp atışı duyduktan sonra
·         Tamam, kalp atışı duyduk, düşük riski azaldı. Ama az olması da bir şeyi değiştirmiyor. Geçen sefer de duymuştum!
·         Acaba yerinde midir bebek? En iyisi ben Tayfun Bey’i bir arayayım.
·         Karnıma ağrı girdi. Düşük mü yapıyorum?
·         Neden benim midem bulanmıyor? Bir sorun var kesin… Alo anne, kızların hamilelikleri annelerine benzer herhalde. Senin miden bulanmış mıydı? “Şebnem sabahın 5’i, Allah seni ne yapmasın ödüm koptu telefon çalınca.” Allah beni ne yapmasın anne. Hah sırf sen böyle dedin diye düşük yaparsam şimdi. (Ve telefon ağlayarak kapatılır)
·         Arkın, ya yine gittiyse ve yine fark etmiyorsak…Ben aynı şeyleri yaşamak istemiyorummmmm.. (ve susmadan ağlıyorum)
·         Alo Tayfun Bey, ben çok acıkıyorum ama balık ve tavuk kokusuna dayanamıyorum. Yemesem ne olur? Bebek etkilenir mi? (adamcağızın yerinde olsam benim numarayı görünce telefonu açmazdım)
·         Of 12 hafta bitti ve 9 kilo almışım… Acaba bu zararlı olur mu bebeğe? Ben en iyisi yine Tayfun Bey’i arayayım…
·         (Caddede yürürken) Acıbadem’e bir gideyim de bakayım minik ne yapıyormuş?

İlk 3 ay, haftada 2 kez ultrasona girip düşük yapmadığımı görüp rahatladım… Ama sonra da devam etti senaryolar.
·         İkili test sonucu hala çıkmadı. Ya bir şey varsa? Acaba ultrasonda ensesine iyi bakmış mıdır Tayfun Bey? Ya cihaz bozuksa, ya iyi ölçemediyse. İyi ki burun kemiği gelişmiş mi diye sordum. En azından onu ben de gördüm. (ne anladıysam artık gördüğümden)
·         Oh test sonucu iyiymiş. Ama 3’lü test istemedi. Peki neden arkadaşımın doktoru istedi sonuçlar benzer olmasına rağmen? Ay yoksa biz bir şey mi atlayacağız?
·         Offffff, detaylı ultrasona girmeden rahatlamam ben…
·         (Karnımı okşayarak) Kızım, yok yok oğlum, iyi misin, orda mısın? Dur ben en iyisi yine bir Tayfun Bey’e uğrayayım. Belki bakarız ultrasonla…
·         Arkın, ya bir şeyi varsa?  Ya organları yanlış gelişirse? “Şebnem, git annenlerde kal ben uyumak istiyorum.” Öyle deme Arkın, çocuk seni duyuyorsa üzülüyordur ama annesine git dediğin için. “Allahım sen bana sabır ver, sus Şebnem lütfen sus.”
·         Karnımın bu kadar acıkması normal mi acaba? (Bu arada günde 4 antrikot, yarım paket makarna falan yiyorum…)
·         Çok yiyorum, kesin şeker çıkacak bende. Ya şeker çıkarsa? Ya erken doğum yaparsam? Sırf ben çok yedim diye ya çocuğuma bir şey olursa? (ve yine gözyaşı) En iyisi bir makarna pişireyim ben mutlu olmak için.
·         Of hani ikinci 3 ay çok kolaydı. Neden geçmiyor?
·         Arkın sen içeride yat. Ya karnıma tekme atarsan kabus görüp. “Şebnem daha önce attım mı?” Olsun, ya şimdi atarsan. Hadi sen içeride yat bu gece. “Ya sabır, ya sabır…”
·         Of detaylı ultrasonda bir şey çıkar mı?
·         (22. Hafta) Alo Tayfun Bey, karnımda gaz sancısı gibi bir şeyler oluyor. Çok korkuyorum. “Şebnem, bebeğini hissediyorsun artık. Gaz değil o bebek.”
·         (Detaylı ultrason günü, bizden önceki çift ağlayarak odadan çıkınca ben de direkt ağlamaya başladım. Hem onlar adına hem de korkudan) Bak Arkın kesin bizde de bir şey çıkacak. Ben duramıyorum burada, bayılacağım sanırım. (İçerdeyiz, doktor sürekli asistanına bir şeyler söyleyip not alıyor) Doktor Bey lütfen tercüme edin. Bir şey mi var? Bayılacağım şimdi.
·         Bir arkadaşımın annesi 25 haftalık hamileyken tansiyonu yükselmiş düşük yapmış ya bana da olursa? (ve tabii korkunç bir gözyaşı…) Annem: “İnternete girmeni, arkadaşlarınla buluşmanı yasaklıyorum. Otur evde doğurana kadar. Bahsettiğin olay 40 sene önce olmuş kızım. Tıp aynı tıp mı? Kendine gel. Ah benim eskiden akıllı olan kızım, ne oldu sana?” Anne bugün işe gitme lütfeeennnnnnnn…
·         Alo Arkın, bebek 3 saattir hareket etmiyor. 2 bardak meyve suyu içtim, tık yok. Gideyim mi Tayfun Bey’e? Bu meyve sularından sonra şekerim çıkar mı? “Şebnem sence ben doktor muyum?” Tamam tamam sustum, gelirken yassı kadayıf alır mısın, canım çok istiyorrrr. (Neyse, şeker çıkmadı)
·         Of bu kız neden oynamıyor bugün. En iyisi hiç kalkmayayım yerimden.
·         (32 haftalık hamileyim… O zaman kadar 20 kilo almışım. Bir gün evde otururken hapşırmamla bacaklarımın arasından su akması bir oldu) Arkınnn hemen gel işten suyum geldi, erken doğuruyorum….  Anne, hemen bize gel, suyum geldi. Alo Tayfun Bey suyum geldi. “Hemen buraya gel Şebnem” (Annemle kuzu kuzu gittik. Muayene etti, su normal. Önce bir ped verdi çamaşırıma yerleştirmem için. Üzerine de post-it’imsi bir kağıt koydular. Suyun cinsine göre renk değiştiriyormuş. Onunla yürümem gerek. Çıktık annemle caddeye ama ben adım atamıyorum ki korkudan. Acıbadem çevresinde turlamaya karar verdik. Bir saat sonra gittik kağıdın rengine bakmaya.) “Şebnemcim senin suyun gelmemiş, bu idrar.” Ne, altıma mı yapıyorum yani ben? Annem: “O kadar kilo alırsan başka ne olacaktı Şebnem? Sıkıştı çocuk baskı yapıyor.” (Ağlayarak) Tayfun Bey, bebeğim mi sıkıştı, ne oluyor… “Haydi siz gidin artık, sırada hastam var Şebnem. Sakin ol, hamileliğinin tadını çıkar” Tamam, ama ben bu kağıtlardan alıyorum yanıma, kontrol ederim sık sık. “Al hepsi senin olsun Şebnem” (adamcağız kimbilir kaç kez ya sabır çekmiştir içinden. Tabii Arkın çok dalga geçti benimle. Ama ben her hapşırıkta, her öksürükte kaçırmaya devam ettim. Israrla da su olduğunu sanıp, kağıtlarla kontrol ettim.)
·         (Artık son hafta. Almışım 27 kilo. Değil yatmak oturamıyorum bile. Yatağa uzanmam imkansız. Gülle kadarım, 90 kg. Yatsam, 5 dakika sonra çişim gelecek. Tayfun Bey nerede rahat ediyorsan orada uyu dedi.) Canım bak şu pufu ayaklarımın altına çekeceğim, bu koltukta uyuyacağım. Gece beni uyandırma. “Tamam Şebnem.” (Birkaç saat sonra)  “Ya Şebnem kalk yatağa gel, dayanamıyorum böyle uyumana. Rahat mısın?” Arkınnn sen ne biçim insansın, zaten zır uyuyorum vıdı vıdı vıdı vıdı vıdı… “İyi be, ne yaparsan yap…”
·         (Ama bir gece dayanamadım, yatakta uyumayı denedim.) Hadi canım iyi geceler, hazır çişim yokken ve uykum gelmişken yatayım ben. “Tamam canım…” (Çişe bile kalmadan bayılıp uyuduğum birkaç saat sonra) “Şebnem kalk, çabuk kalk” Ay Arkın ne oldu? Deprem mi oldu?  Hadi kaçalım. Çantayı da alalım. Doğururum falan. “Ya kızım saçmalama ne depremi. Elimi karnına koydum, kız dönüyor da dönüyor, sen nasıl uyudun öyle.” Arkınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn ne biçim insansın sen?. Uyuyamayan kadın hazır bayılmış uyurken bu yapılır mı? Kalk çabuk, sen de uyumayacak benimle oturacaksın şimdi. Vıdı vıdı vıdı vıdı

Ve doğum günü. Herkes heyecanlı, ben dünyanın en sakin insanı. Önceki gece mışıl mışıl uyudum. Bir uyandım ki benim mühendis koca gözünü kırpmamış. Bir de doğuma girecek ya, izlemiş bir sezaryen. Renk bembeyaz adamda. Annem aradı, sesi titriyor. Arkadaşlarım geldi, onlar öyle. Çıktık evden, hastaneye gittik. Baktım benim koca yine arazi. Yatış işlemlerimi yaptım, kuzu kuzu gittim odaya. Herkes bir heyecanlı bir heyecanlı. Ben de en sakinleri… Annem “Tabii” dedi, “Dokuz ay annemizden emzirdiğimiz sütü burnumuzdan getirdin, attın stresi, yükledin bize, sen takıl şimdi. Hele bir çık da doğumdan ben sana yapacaklarımı biliyorum.” (Kolej ve üniversite sınavlarına girerken de aynısını söylemişti ama çıkışta bir şey yapmamıştı. Korkmadım o yüzden. Ama demek ki içinde beni dövme isteği var, o ayrı…)

Çok sakindim… Ta ki hasta bakıcılar beni aşağı götürmek için gelene kadar. Asansörde çekilmiş bir videom var. Hemşireye soruyorum: “Hiç epidural sezaryen doğum yaparken masada kalan oldu mu bu hastanede?”

Artık doğurana kadar ameliyathanede sorduklarımı siz düşünün. Bir ekleme daha, 38+2’de sezaryen ile doğurdum. Ama ona rağmen 2 kere doğuruyorum diye hastaneye gittim. (Gerçi birinde idrar yolu enfeksiyonu olmuşum, onun sancısıymış, çok da boş değilmiş. Fena kıvrandım sonra kuzu kuzu antibiyotik içtim.)

Demek normak doğum yapmaya karar versem, hastanede bekleyecektim sancıları.

Şimdi farzet ikinciyi istiyorsun, gel de yiyorsa kocaya “bir çocuk daha yapalım” de. Koşarak kaçar evden.

Senaryolar bitti mi? Hayır. Anne olduktan sonra katlanarak artıyormuş meğer endişe…

 

3 Yorum
  1. tuğba kılıç 12 yıl ago
    Reply

    🙂 ne kadar güzel anlatmışsınız 🙂 gülmekten zor okudum ben gülüyorum kuzum da gülüyor 🙂 allah sağlık versin her daim 🙂 sevdim sizi

  2. Anonymous 10 yıl ago
    Reply

    Henüz ileri aşamalara gelemedim ama ilk aşamalarda kendimi buldum, nenüz 7 haftadayım ve keseydi, kalp atışıydı, düşüktü gibi konuları fazlaca döndürüyorum kafamda, mutluluğunu yaşamayı 3. aydan sonra yaşayacağım herhalde diye bekliyorum.
    Doktor boşa radyasyon diye sık ultrasona izin vermiyo 15 gün bekliyorum bu sefer:( sonunda eve alıcam bi tane kiralıycam 7-8 aylığına tv karşısında karnımda ultrasonla uzancam….

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı