Bizim burada (#seddülbahir #canakkale) Mocamp diye bir yer var. Oraya her sene Irmak’ın “fıstıkçı amca” bizim “abi” dediğimiz bir bey geliyor. Hep fıstık verdiği için adı öyle kaldı.
Akşam denizden dönerken gördük yine, fıstık vermek istedi. Koyacak yer yoktu. Bizimki sanki öğretmişiz gibi çıkarttı Prenses Sofia şapkayı “buraya koy” dedi. Bir utandım, sonra komiğime gitti. Sihirbazmış, şapkasında fıstık varmış…
Bizim aklımıza gelmeyen her şeyi bu minikler düşünüyor ya, hayret ediyorum.
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...