Bu aralar bana bir “gitme” isteği geldi. Kızımı da alıp gitmek… Temelli değil. Bir süreliğine… Nedenini yazsam, çooook uzun sürer.
Kayınbiraderim Amerika’da yaşıyor, 3 yeğenimiz var. Her yıl geliyorlar. 2016 yazında gelemeyecekler. Bir cesaret “biz gelelim” dedim. Kendim de inanamıyorum ama dedim gerçekten. Onlarla olmak öyle keyifli ki… Henüz bilet almadım. Ama pasaport hazırlıklarına başladım. Hani o hazır olsun, benim vizem zaten var, Irmak’ınki de hazır olsun, her an gidebilelim istedim.
Geçen yaza kadar uçağı çok sevmeyen ben (En son 2009’da Amerika’dan döndüğümden bu yana binmemiştim Eylül’de Antalya’ya gidene kadar. Şimdi fena açılacağım sanırım.), Irmak’la yalnız 11 saat uçma planları yapıyorum.
Gitmek istiyorum, çünkü kuzenleriyle zaman geçirsin istiyorum. Yeni ülke, yeni kültür görsün istiyorum. Orada dolaşmamıza gerek yok. 20 gün, bir ay dördü birlikte olsun yeter. Gitmek istiyorum çünkü ben de eltimi çok seviyorum. Hep beraber güzel zaman geçireceğimize eminim.
Mayıs ayında Türk Hava Yolları’nın Atlanta seferleri başlayacak. Geçen gidişimizde olduğu gibi aktarmayla uğraşmayacağız. Seferler yeni olduğu için biletler erken alınca daha uygun. Arkın’la oturduk konuştuk. Yaz tatili için ayrılan bütçeyi, bilete verebiliriz. Alışveriş de yapmayı sevmediğim için harcamam da, maddi boyutunu geçtim, bu cesaret gider diye de korkmuyor değilim.
Irmak’la baş başa tatil çok zevkli. Bütün yaz yalnızdık neredeyse, harika bir yol arkadaşı. Ona kalsa yarın binelim uçağa gidelim. Çocuk cesaretine hastayım. Kıskanıyorum bazen. Bir de tabii ön göremiyor o kadar uzun yolculuğu. 🙂
Aklımda deli sorular var. Annemlerden 1 ay bu kadar uzakta olmak, Arkın’dan uzak olmak, olası bir hastalık durumu… 2009’da Amerika’dan döndükten sonra ikizlere hamile olduğumu öğrenmiş, 10 gün sonra da düşük yapmıştım. Bu duygulardan kurtulmaya çalışıyorum. İşte psikoloğa gitmek de burada ilaç gibi geliyor. Hayatta her şeyi kontrol edemeyeceğimi bilmek…
Bir yandan da şimdi 6 ay sonrası için bilet almak düşündürüyor beni. Irmak’ın doğumuna bir iki ay kala, Arkın U2 konseri için bilet almıştı. “Kız 6 aylık olacak, sağarsın sütü gideriz” demişti. Bana çok garip gelmişti doğmamış çocuk için yapılan plan. Nitekim gitmiştik o akşam. Ama ikimizin de aklı evdeydi, çünkü bizim cimcirik biberon almıyordu. Emzirmiş çıkmıştım. Konserin yarısında da çıkıp eve dönmüştük. Aslında bana kalsa hiç gitmezdim de, Arkın’ı kıramadım. Fakat şimdi durum farklı, indirimden yararlanmak için acele davranıp almam lazım biletleri. Çok fark çıkabilir tarih yaklaştıkça.
Öyle işte. Bu aralar bir cesaret geldi bana. İlk neden tabii ki de hep beraber olmamız… Çocuklara göre yaşayacak olmamız. Onların mutluluğu… Bizim eğlenecek olmamız… En yakın arkadaşım orada yaşıyor, onu ve ailesini görmek. Tüm sevdiklerimle birlikte zaman geçirmek… Yıllarca gidemedim arkadaşımın yanına, yaşamadığı ülke kalmadı çocuğun. Şimdi şeytanın bacağını kıralım istiyorum. Ben doğum yaptıktan 3 gün sonra gelmişti bizi görmeye. Gidemedim kızının doğumuna. İçimde kaldı.
Kısa süre içinde karar vermem lazım. Ona göre bilet almalıyım. Açıyorum havayollarının sayfasını, tarihleri işaretliyorum, devamını getiremiyorum. Bunun da nedenini biliyorum. Arkın “hadi” dese yapacağım. Ancak sürekli “Ya xx olursa?” sorularıyla çıkıyor karşıma. Hani hem özgür hem değilim gibi… Garip… Konu açıldığı zaman beklediğim tepkiyi vermemesi, kızdırıyor beni. Her zamanki gibi sessiz kalıyor. Ancak artık benim tahammülüm yok buna.
Bakalım ne yapacağım? Ama ilk adımı attım. Pasaport için gerekli belgeleri tamamlamaya başladık. Harcı yatırdım, fotoğrafları çektirdik. 31’inde randevumuz var. Benim pasaport değişecek, Irmak’a da pasaport çıkacak. (Şu fotoğraflarda dişlerin görünmeyecek olması fena, çok uğraştırdım fotoğrafçıyı.) Her bir adımı tamamladıkça, biraz daha yaklaşıyorum hedefe. Bunu da kızım için olduğu kadar kendim için de yapacağım. Bir hedef koydum. Bunun için para biriktirdim. Kendimi hazırladım. Gerçekleştirmek için de elimden geleni yapacağım. Tabii ki de aklıma kötü senaryolar gelmiyor değil, onları da psikoloğumun bana öğrettiği yöntemle kovuyorum. “Şu an bununla mücadele edemeyeceğim” diyerek çıkarıyorum aklımdan.
Yapabilirim. Yapabiliriz. Neden olmasın?
38 olacağım. Şu yaşıma kadar gördüğüm, istersek her şeyi başaracak olmamız. Hayatta hiçbir şeyi kolay elde etmedim. İş için çok mücadele verdim, 7-24 çalıştım, istediğim seviyeye geldim. Arkın’la çok ayrıldık, barıştık, yıllar sonra yeniden başladık. Film gibiydi ilişkimiz… Çocuk sahibi olmak için mücadele verdim, hamile kaldım, düşük yaptım, sonra yeniden hamile kaldım… Şimdiki işi oturtmak için çok uğraştım, oldu gibi. Hiçbir şey tepsiyle sunulmadı önüme. Kendim isteyip başarınca daha kıymetli. Bilet parasını kuruşu kuruşuna kendim biriktirdim. Benim için işin en güzel yanı da bu. “Kendim başarmak…” İşte şimdi hem korkumu hem başka şeyleri kenara bırakıp gidecek olmak, benim için çok değerli. Bunu yapmalıyım… O biletleri almalıyım… Kaybolan enerjimi toparlamalıyım… Pozitif düşünmek için elimden gelen her şeyi yapmalıyım…
Şimdi bana bu yazıdan sonra “İnsanlar neyle uğraşıyor, sen neyin derdindesin” demesin kimse. Tanıyanlar, bilir beni. Neyin ne kadar farkında olduğumu… Buradaki asıl mesele, bir hedef. Hedef koymak ve başarmak… Kendin yapmak… Endişelerinle yüzleşmek… İşte, kendi kendime konuştum yine…
Sizinde eşiniz aynı benim ki gibi ki benim eşim çoğu şeyde desteklemedi beni daha 19 da evlendim.Pişmanmısin deseniz inanın değilim ama tek istediğim benim esimde bana desdek olsun bir şeyi kırk kere düşünmeden yapayım tek bunu isterdim herhalde.Annemler yaşadığım şehirde ama tüm akrabalarım konyada oraya yılda birkez gidebilmek için kırk takla atıyorum.Tek başına gitme derdi onda olan tek başına dediği ise ailemle gidiyorum yalnız da değilim ama benim tek yaptığım biseye tahammülü yok kendi üni okuyamamış maddi durumlarından ötürü ben evlendikten sonra okuyacaktım güya…Yarim kalan hayallerim çok ama şükür tek negatifi bu.Bende çenem yorulana kadar ikna etmeye çalışırım hep ama yoruluyor insan yaş geçtikçe daha 24 deyim ama bazen koca insan gibi hissediyorum kendimi.Burayıda bulmuşken ne güzel yazdım dimiDemek istediğim ikna etmeye çalışmak yoruyor insanı içten yıpranıyorsunuz.İmkan da var neden gitmek istediğinizi son bir kez daha anlatın esinize yoruldugunuzu öyle bir anlasin ki kendisi kosa koşa gitsin bilet almaya umarım sizi sıkmamışımdır.Nedense yazmak istedim bende çok severim yazmayı ama hayat yazdirmadi desem dram filmi başlangıcı gibi olacak inşallah bütün soru işaretlerinizden kurtulup gidersiniz amerikaya çünkü biliyorum ki soru işaretiyle gitmek koca bir yürek yorgunluğu oluyor insana
beni tabii ki de sıkmadınız… tabii ki yazın… ne güzel yazın ki rahatlatın… bu sadece size ya da bana özel bir durum değil. genel olarak kadın erkek farkı sanırım. erkekler her seyi saha saglama almak istiyorlar. daha saglamcı hareket ediyorlar. biz de öyle olmamıza ragmen bize inanmıyorlar sanırım
“Hayatta her şeyi kontrol edemeyeceğini bilmek” tam da bu noktada ayniyiz…insanı evhamli ve gergin yapıyor malesef…cesaretiniz gelmişken gidin ne guzel!
Yok gitmez hiç korkmayın, yeni bir deneyim için heyecanlanacaksiniz bence. Hem suni unutmamak gerek burada olsanız da olmasaniz da olacak olan yine olacak. Yanı evet her şeyi kontrol edemiyoruz… Gidin, eğlenin, yenilenin gelin 🙂
Her seyi kontrol edemem ve birsey olacaksa olacak!! Bu benim son 3 aydir surekli kendime tekrarladigim cumle.. Bugun ben de bir ilki yaptim, kizimi(2,5) babasiyla birakip ise gittim. Acaba uyanirsa duyar mi, kaka yaparsa iyi temizler mi, yemegini yeterli verebilir mi vs vs derken cikiverdim evden. Ve bitti.. simdi geldim hersey yolunda, boncuk uyuyo baba gururlu..hemen alin bileti, hicbirsey olmaz, olmayacak..söz ;))
ben bizim oğlanı 2.5 yaşında babaya bırakıp iş için yurtdışına gitmeye başladım. ilk başta olurdu olmazdı biraz tereddüt ettim ama yani bir noktada gitmem lazım. şu aralar annemi istiyorum diyor gittiğimde. 3,5 yaşında. biz de anneanne babaanne olayı yok. olmayınca nasıl uzakta kalırım derdi de olmuyor. yani yok derken varlar ama bakma olayı yok. hep eşimle ben baktık bir de bakıcı teyzemiz var. fakat gece kalmıyor. bence babası ayrı kalmak istemiyordur özler sonuçta. bir şey olsa atlayıp gidemez Avrupa değil. ama yani bütün olaylar böyle çok düşünürsek hiç bir şey yapamayız. sırf kendim olsam basar giderim ama çocuk sonuçta onun da 100 300 onay beklerim ben de. baba gönülsüzse götürmem çocuğu kendim giderim:)) geçen eşime dedim benim oğlanı da götüreyim memlekete 2 gün kalalım yok sen git çocuk ben de kalsın dedi:))
Yok bizdeki durum “sizsiz ne yaparım” değil. Yazın da 40 gün benimleydi Irmak, baba İstanbul’daydı. Biz tatile gittik. Orada gittiğimiz yer de amcasının evi sonuçta. Arkın’ın bence başka şüpheleri var, maddiyat gibi. Anlamadım. Konuşacağım bu akşam.
Ben de oğlumu sırtıma takıp bütün dünyayı dolaşmak istiyorum.. Ama ya birşey olursa diye fazla evhamlı bir baba var.. ve ben herşeye rağmen yaparım diyip çekip gidemiyorum bu sefer.. çünkü o evhamlarında hep haklı aslında.. sözkonusu 2 yaşında bir çocukla seyahat etmek… yani onun gerçekçiliği benim hayallerimle çakışıyor.. ama ben yine de hayal kurmaya devam ediyorum..
Merhaba Şebnem
Seni yaklaşık bir yıldır takip ediyorum ilk kez yazıyorum sana , samimiyetini , içtenliğini, paylaşımlarını , yaklaşımlarını okumayı çok seviyorum.
Git Şebnem mutlaka , kesin git , istiyorsun yap aklında kalmasın. İnşallah de , hayırlısyla git ve gel , yaz ve anlat , senin için hayırlı yolculuklar olsun mutlu bir tatil olsun inşallah…
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
Bence gitmelisin sebnem bize oralardan bol bol fotograf paylasmalısın cok dusunme bıletı al bitsin 🙂
❤️❤️❤️
Gidin Şebnem hanım.
Hiç düşünmeden…
İmkânları yaratmış,adımlar atmışsiniz..
Ne mutlu size..
❤️❤️❤️
Sizinde eşiniz aynı benim ki gibi ki benim eşim çoğu şeyde desteklemedi beni daha 19 da evlendim.Pişmanmısin deseniz inanın değilim ama tek istediğim benim esimde bana desdek olsun bir şeyi kırk kere düşünmeden yapayım tek bunu isterdim herhalde.Annemler yaşadığım şehirde ama tüm akrabalarım konyada oraya yılda birkez gidebilmek için kırk takla atıyorum.Tek başına gitme derdi onda olan tek başına dediği ise ailemle gidiyorum yalnız da değilim ama benim tek yaptığım biseye tahammülü yok kendi üni okuyamamış maddi durumlarından ötürü ben evlendikten sonra okuyacaktım güya…Yarim kalan hayallerim çok ama şükür tek negatifi bu.Bende çenem yorulana kadar ikna etmeye çalışırım hep ama yoruluyor insan yaş geçtikçe daha 24 deyim ama bazen koca insan gibi hissediyorum kendimi.Burayıda bulmuşken ne güzel yazdım dimiDemek istediğim ikna etmeye çalışmak yoruyor insanı içten yıpranıyorsunuz.İmkan da var neden gitmek istediğinizi son bir kez daha anlatın esinize yoruldugunuzu öyle bir anlasin ki kendisi kosa koşa gitsin bilet almaya umarım sizi sıkmamışımdır.Nedense yazmak istedim bende çok severim yazmayı ama hayat yazdirmadi desem dram filmi başlangıcı gibi olacak inşallah bütün soru işaretlerinizden kurtulup gidersiniz amerikaya çünkü biliyorum ki soru işaretiyle gitmek koca bir yürek yorgunluğu oluyor insana
beni tabii ki de sıkmadınız… tabii ki yazın… ne güzel yazın ki rahatlatın… bu sadece size ya da bana özel bir durum değil. genel olarak kadın erkek farkı sanırım. erkekler her seyi saha saglama almak istiyorlar. daha saglamcı hareket ediyorlar. biz de öyle olmamıza ragmen bize inanmıyorlar sanırım
Haklisiniz belki de aşırı korumacidirlar ne diyelim bi cocukda onlar uğraşalım bakalım
“Hayatta her şeyi kontrol edemeyeceğini bilmek” tam da bu noktada ayniyiz…insanı evhamli ve gergin yapıyor malesef…cesaretiniz gelmişken gidin ne guzel!
İşte geldi de 6 ay sonra giderse o cesaret? 🙂
Yok gitmez hiç korkmayın, yeni bir deneyim için heyecanlanacaksiniz bence. Hem suni unutmamak gerek burada olsanız da olmasaniz da olacak olan yine olacak. Yanı evet her şeyi kontrol edemiyoruz… Gidin, eğlenin, yenilenin gelin 🙂
Her seyi kontrol edemem ve birsey olacaksa olacak!! Bu benim son 3 aydir surekli kendime tekrarladigim cumle.. Bugun ben de bir ilki yaptim, kizimi(2,5) babasiyla birakip ise gittim. Acaba uyanirsa duyar mi, kaka yaparsa iyi temizler mi, yemegini yeterli verebilir mi vs vs derken cikiverdim evden. Ve bitti.. simdi geldim hersey yolunda, boncuk uyuyo baba gururlu..hemen alin bileti, hicbirsey olmaz, olmayacak..söz ;))
Merhaba
Benim kızım 4,5 yaşında. Biz aktarmalarla 30 saat uçtuk.simdi güney Amerika’da geziyoruz.atlayin gidin
ben bizim oğlanı 2.5 yaşında babaya bırakıp iş için yurtdışına gitmeye başladım. ilk başta olurdu olmazdı biraz tereddüt ettim ama yani bir noktada gitmem lazım. şu aralar annemi istiyorum diyor gittiğimde. 3,5 yaşında. biz de anneanne babaanne olayı yok. olmayınca nasıl uzakta kalırım derdi de olmuyor. yani yok derken varlar ama bakma olayı yok. hep eşimle ben baktık bir de bakıcı teyzemiz var. fakat gece kalmıyor. bence babası ayrı kalmak istemiyordur özler sonuçta. bir şey olsa atlayıp gidemez Avrupa değil. ama yani bütün olaylar böyle çok düşünürsek hiç bir şey yapamayız. sırf kendim olsam basar giderim ama çocuk sonuçta onun da 100 300 onay beklerim ben de. baba gönülsüzse götürmem çocuğu kendim giderim:)) geçen eşime dedim benim oğlanı da götüreyim memlekete 2 gün kalalım yok sen git çocuk ben de kalsın dedi:))
Yok bizdeki durum “sizsiz ne yaparım” değil. Yazın da 40 gün benimleydi Irmak, baba İstanbul’daydı. Biz tatile gittik. Orada gittiğimiz yer de amcasının evi sonuçta. Arkın’ın bence başka şüpheleri var, maddiyat gibi. Anlamadım. Konuşacağım bu akşam.
Ben de oğlumu sırtıma takıp bütün dünyayı dolaşmak istiyorum.. Ama ya birşey olursa diye fazla evhamlı bir baba var.. ve ben herşeye rağmen yaparım diyip çekip gidemiyorum bu sefer.. çünkü o evhamlarında hep haklı aslında.. sözkonusu 2 yaşında bir çocukla seyahat etmek… yani onun gerçekçiliği benim hayallerimle çakışıyor.. ama ben yine de hayal kurmaya devam ediyorum..
Merhaba Şebnem
Seni yaklaşık bir yıldır takip ediyorum ilk kez yazıyorum sana , samimiyetini , içtenliğini, paylaşımlarını , yaklaşımlarını okumayı çok seviyorum.
Git Şebnem mutlaka , kesin git , istiyorsun yap aklında kalmasın. İnşallah de , hayırlısyla git ve gel , yaz ve anlat , senin için hayırlı yolculuklar olsun mutlu bir tatil olsun inşallah…
Ay cok tesekkur ederimmmmmm. Aldım bilet. Ama uykularım kaçacak…