Yeni bir oyunumuz var artık. Yok, bir şey almadık. Arabada canımız sıkılınca başladık, evde devam ettik.
Arabanın önüne bir kedi atlayınca, hayvanlardan açıldı konu. Sonra dedik ki, “hadi hayvanların meslekler olsa ne olurdu, bulmaya çalışalım…” Ben hayvan isimleri söyledim, o mesleklerini seçti…
Kunduz: Dişleriyle ağaçları kemirip ev yaptığı için mühendis olurdu.
Kaplumbağa: Perdeci olurdu, saklanmayı sevdiği için perde yapardı.
Kurbağa: Paylaşma işi yapardı. Diliyle sinek tutar, örümcek ağSına atardı. (Şu “S”yi her yere kaynaştırmasına çok gülüyorum.)
Horoz: Çalar saat olurdu…
Zürafa: Ses telleri olmadığı ve konuşamadığı için, duyamayan&konuşamayan diğer canlılara el işaretlerini öğretirdi.
Çita: Hızlı koştuğu için sporcu olurdu…
Tavşan: Herkese havuç yedirerek gözlerinin iyi görmesini sağlardı.
Kirpi: Kendini korumak isteyen hayvanlara diken verirdi.
Yılan: Uzanıp köprü olurdu.
Balina: Su fışkırtıp çocukları eğlendirirdi.
Balık: Dalgıç olurdu..
Fil: İftaiyeci…
Kuş: Helikopter pilotu olurdu…
Çok sevdik bu oyunu. Arkın’ın cevaplar da fena değildi. Aile boyu eğleniliyor yani… Siz de deneyin derim.
Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki, uçakla aram iyi değildir. Binerim, ama nasıl bindiğimi siz bir de bana sorun. Birden gelen korku, yıllarca uzak...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Nasıl anlatsam, nereden başlasam… Hangi birine dönsem. Bu nedene artık bu şekilde cevap vermek istedim. Sizin için de daha kolay olur. Artık düzenli olarak...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...