Ben iyiysem evdeki herkes iyi.
Akşam yemekten sonra oyun oynuyoruz, hava güzelse dışarı çıkıyoruz, eğleniyoruz, uyku öncesi gerginlik yaşamıyoruz. Irmak uyuduktan sonra sohbet ediyoruz, planlar yapıyoruz….
Şayet ben kötüysem, kötü hissediyorsam, o gün sanki her şey bana çalıştıysa… Irmak okuldan gelip anında hissediyor. Normalde “hayır” demeyeceği her şey “hayır”a dönüşüyor. Arkın’a genelde telefonda söylemiş oluyorum, ancak ben ondan “daha fazla anlayış” beklerken o da tam tersini yapıyor. “Bu nerede, şu neden burada, bak şöyle bir sorunumuz var” diye başlıyor. Oysa yapması gereken sakin olmak. Ben gerginim, Irmak zaten almış negatif enerjiyi, Arkın tuz biber ekiyor derkennn… “Acaba önceden mi iyi değildim, sonra mı böyle oldum” diye düşünmeye başlıyorum. Benim ses yükseliyor. “Bari evde birileri beni anlasa” diye isyan ediyorum. Evet tıpkı ergenler gibi. Kitabımı alıp odaya kaçıyorum.
Ama Arkın arayıp “canım sıkkın” dese, akşam ona göre ilgileniyorum, Irmak’a söylüyorum, “bu akşam babandan oyun bekleme, beraber takılalım” diyorum. Üstüne gitmiyorum. Gerçekten normalde tepki vereceği şeylerde bile susuyorum. Eğer çok ileri giderse o zaman “bir dur” diyorum.
Peki bu neden böyle?
Kadın hastaysa ev duruyor.
Kadın gerginse, ev yüksek gerilim hattına dönüşüyor.
Kadın ilgi bekliyorsa, tam tersi yaşanıyor.
Kadın halsizse, herkes bir kanepeye yayılıyor.
Kadının işi varsa, herkesin önemli işi çıkıyor, yine hiçbiri yapılamıyor.
Yok. Bu sefer abartmadığımı biliyorum. Bizim evde de aynı şey olurdu. Annemle babam arasında yani. Beklerdim babam ne zaman alttan alacak diye. İşte şimdi aynısı oluyor. Sonra arkadaşlarımla konuşuyorum. Onlar da aynı…
Erkek “evin maddi yükü” omuzlarımda diye hissederken kadınlara düşen bu mu? Kadın da çalışıyorsa, diyelim maddi yük ikiye bölündü, manevi kısmı ne olacak? Kadın neden “toparlayıcı” rolünde olmalı?
İşte bu yüzden ne zaman canım çok sıkkın olsa, ev ahalisi gelene kadar toparlanmaya çalışıyorum. Onlara iyi görünmekten ziyade, akşam evdeki huzurun devamı için. Sonra içine atıyorsun, içine atıyorsun, en gereksiz zamanda patlayıp haklıyken haksız oluyorsun… Oturup bir de bunun vicdan azabını duyuyor, açıklamasını yapıyorsun. Fakat iş işten geçmiş oluyor. Herkesin hafızasında sadece o sırada patlayan kadın kalıyor.
Yalan mı?
Kesinlikle çok doğru canım..Aynen bizde de olan şeyler..Malesef her zaman evin yükü kadında..