Bir itiraf: Bizim evdeki baba, Prenses Sofia’yı benden daha iyi tanıyor. Çünkü televizyon sever baba kız, bana nispet olsun diye her şeyi beraber izliyorlar. Tanıyor tanımasına da iş oynamaya gelince, ben devreye giriyorum tabii. İşte anne olmanın gücü 🙂
Mesela “Prenses Sofiacılık” diye bir oyunumuz var. Tabii bunun için Prenses Sofia’lı tişört ve tayt giyiliyor, Sofia asası (büyük bir oyuncakçıdan almıştım) çıkartılıyor, Sofia tılsımı takılıyor. (Tılsım yurtdışından hediye gelmişti Sofia el çantasıyla beraber. Favori oyuncaklarından biri. Prenses Sofia takımlarına bir bikini de şapka da eklendi.)
Hazırlanıyor, başlıyoruz oynamaya. Çay partisi veriyoruz, onun gibi iyilik yapıyoruz. Mesela o tılsımı sayesinde hayvanlarla konuştuğu için biz de öyleymiş gibi davranıyoruz. Arkın evdeyse o da tılsımı almaya çalışan büyücü Sedrick oluyor. Yani anlayacağınız, önümüz arkamız sağımız solumuz Sofia.
Sofia hafta içleri Disney Channel’da saat 17.00’de yayınlanıyor; konusunu biliyorsunuzdur: 12 yaşındaki Sofia, annesi Miranda, Kral 2.Roland’la evlendikten sonra sarayda yeni ailesiyle yaşamaya başlıyor. Bir yandan kraliyet hayatının inceliklerini diğer yandan da Prenses Amber ve Prens James ile kardeşlik kavramını öğreniyor. Tılsımı ise saraya taşındığında Kral 2.Roland hediye etmiş. Sofia bu tılsımla yaralı bir kuşa yardım ettiğinde hayvanlarla konuşma yetisi kazanıyor veya yardıma ihtiyaç duyduğunda Disney prenseslerini de yardıma çağırabiliyor. Yardımsever olması, gerçekten yaşı gibi davranması ve her şeyden önce sarayda yaşamasına rağmen mütevazı bir prenses olması, bence Sofia’yı öne çıkaran özellikler. Irmak da yardım etmesini seviyormuş en çok. Tabii tılsımı ve asasından sonra…
Tek izlediği de bu değil. Hayatımızda sadece prensesler yok, korsanlar da var. İzlemediğimden Arkın’a “Çocuğa ne izlettiriyorsun, korsanlarla ne işi var” demiştim. Pişmanım. Bunu da bir kez izledikten sonra anladım. Zaten şarkısına bayılıyorum. Jake ve Var Olmayan Ülkenin Korsanları, Korsan Jake, arkadaşları Izzy ile Cubby ve papağanları Skully’nin başrolünde olduğu müzik dolu bir çizgi film. Bu da yine Disney Channel’da hafta içleri saat 11:30’da yayınlanıyor. Kahramanlar gemileri Bucky ile birlikte her bölüm iki maceraya atılarak Disney klasiklerinden Peter Pan’in ünlü karakterleri Kaptan Hook ve Smee’yi alt etmeye çalışıyor. Tabii bu sırada da takım çalışması ön plana çıkıyor. Karakterlerin her biri farklı özellikler taşıyor ve bir araya geldiklerinde akıllı, güçlü ve eğlenceli bir takım oluyorlar. Jake sayesinde Göztepe Parkı’ndaki gemiden inmiyoruz. O Jake oluyor, babası harita okuyan Cubby ben de topladıklarını kullanışlı bir hale getiren Izzy’yim. (Aslında böyle bir yeteneğim yok, çaktırmayın.)
Her zaman söylüyorum televizyonla aramın iyi olmadığını. Tabii bu nedenle de Irmak izlediğinde sanki kötü bir şey yapıyormuşum izlenimine kapılıyorum. Bendeki davranış abartı, farkındayım. Doğru şeyler izlediğinde ne kadar çok şey öğreneceği de bir gerçek. İşte bu yüzden de seçici davranıyoruz, her kanalı açmıyoruz. Ve bir de sevdiklerini izlerken ona eşlik etmeye çalışıyoruz birlikte kritik yapabilmek için. Ah Sofia ve Jake dışında bir de Doktor Dottie ve İlaçları var ailece izlediğimiz. Onun da bütün doktor aletleri alınmıştı. Geçen gün amcası Amerika’dan doktor giysilerini getirince bizimki havalara uçtu. Bir de hatırlarsanız fotoğraf koymuştum, arkadaşım ayakkabısına da Doktor Dottie çizdi.
Kısacası evin her yeri Disney karakterleri ile dolu. Yakında salona sıçrarsa şaşmam.