İnsanın çocuk doktoru arkadaşı olursa ve ona “bomba gibi sorularla geleceğim sana” derse ne olur. İşte aynen aşağıda okuyacaklarınız olur.
Şaka maka, burada çok kalabalığız. Çok soru ve bazen ağzımı açık bırakacak yorumlar duyuyorum. Seminerlere toplantılara gidiyorum, yazıyorum. Bazen söylenenler farklı şeyler olabiliyor. Kafalar da iyice karışıyor.
Ben de doktor arkadaşımı yakalamışken, “ay bu soruya saçma der mi” acaba korkusunu yenerek, art arda sordum. Kendi merak ettiğim iki soru dışında, bana söylenenleri, bana sorulanları aktardım.
Arkadaşım Derun, aynı zamanda iki kız babası. Ebeveyn gözüyle bakabildiği için çocuk doktoru olarak gönlümde farklı bir yerde… “O zaman neden ona gitmiyorsunuz?” diyorsanız, Irmak doğduğunda henüz uzmanlığını almamıştı da ondan diye olur cevabım. 🙂 Zaten beni kabul eder mi, onu da bilmem ya…
İşte Çocuk Hastalıkları Uzmanı Derun Torlak’ın sorulara cevapları…
Biliyorsun, Irmak çok kusuyordu. Biberon almıyordu. Doktoru kontrolünde günde bir, bilemedin iki kaşık meyve verdik. Yumuşak geçiş yaptık. Bunu ben 4.5 aylık ek gıdaya başladık diye yazınca neredeyse sokakta suratıma tükürülmediği kaldı. Ayrıca biliyorsun, 11 ay emzirdim. Anne sütünün önemini biliyorum, ilk 6 aydan önce de katı gıdaya geçilmeyeceğini de. Fakat bazı doktorlar da ilk 4 ay diyor. Sen ne dersin? Benim gibi olan anneler ne yapsın mesela? Emince kusan, biberon almadığı için mama içemeyen…
Bizim için ilk 6 ay sadece anne sütü elzem bir durum. Çok nadiren formül mama kullanmak yerine altıncı aya yakın bir zamana geliyorsak ek gıdalara başlatabiliyoruz. Ama bu kesinlikle istediğimiz bir durum değil. Şunu unutmamak lazım, formül mama dediğimiz şey aslen doktor kontrolünde kullanılması gereken bir ilaç. O yüzden formül mama alacağına ek gıdalara başlasın diyebiliyoruz bazen. Doğrusu anneyi bilgilendirip tıbbi bir sorun yoksa o ilk 6 ay sadece ve sadece anne sütüne devam edilmesi.
Çok kusmak her zaman çok ciddi bir durum olmayabilir. Özellikle beslenme sonrası kusmalar ilk 6 ay içinde görülebilir. Bebek yeterli tartı alıyor ve kusmaya bağlı başka tıbbi sorunlar oluşmuyorsa (öksürük, hırıltı vb.) araştırmak dahi gerekmez. İlk 6 ay anne sütünün önemi ile ilgili konuşacaksak bu başlı başına bir yazı dizisi olur. İlk 6 ay sadece anne sütünün beslenme dışında da bir sürü faydaları var. Bebeğin bağışıklık sistemine faydasından tut da anne bebek arası iletişimin bebeğe ve anneye faydalarına, oradan ekonomik ve hızlı olmasından ileri yaşlarda obezite, kanser ve hatta şizofreni gibi sayısız hastalığa karşı koruyucu olmasına… Say say bitmez. Bunları hâlâ annelere anlatamamış olmamız da belki bizim suçumuz.
Anne sütü alan çocuğa hava çok sıcak bile olsa su verilmez mi?
İster Allah’ın işi de istersen doğanın bir mucizesi, anne sütü inanılmazdır. Nasıl normal bir öğünde önce çorba, sonra ana yemek en sonda da tatlı yeniyorsa anne sütünün de emzirme sırasında içeriği değişir. Önce daha sıvı sonra karbonhidrat yüksek en son olarak yağ içeriği yüksek şekilde gelir anneden bebeğe süt. Bu değişiklik mevsimlerle ilişkili olarak da değişir. Yazın anne sütü daha suludur, kışın anne sütüne nazaran. Yani, hayır ilk 6 ay su gerekmez. Bir ikincisi neden az önce de söylediğim gibi minicik midesini boşu boşuna doldurmak bebeğin büyüme gelişmesini geri bırakacaktır.
Demir ve D vitamini takviyesi şart mı? Dört aylık kum döktü biliyorsun Irmak, bıraktık D vitaminini. Sonra baktırdık. Tüm değerleri normaldi. Yine baktıracağız. Sana da sormak istiyorum. Çocuklarda rutin kan tahlili gerekli mi?
Demir eksikliği ülkemizde ciddi bir sağlık sorunu. Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı “Demir gibi Türkiye” demir tedavi programından önce yapılan epidemiyolojik çalışmalarda demir eksikliği anemisi oranları çok yüksekti. Unutmamak lazım ki ağır demir eksikliği anemisi geri dönüşümsüz kognitif bozukluklara yol açabiliyor. Daha zeki nesiller için demir şart anlayacağın. Şu an Türkiye’nin demir eksikliğinde daha iyi bir noktada olduğunu söylemek mümkün.
Modern insan olarak, milyonlarca yıl önceki atalarımızdan farklı bir yaşamımız var. Evet insan vücudu D vitamini sentezleyebilir. Ama bunun için eski insanlar gibi yaşamamız lazım. Üstümüz çıplak ve güneş altında, ya tarlada çalışarak ya da hayvan avlayarak. Modern insanlar olarak binaların içinde tüm vücudumuz kapalıyken kendi sentezlediğimiz miktar ne yazık yeterli değil. Çocuklar için 400ü/gün D vitamini şart. Bazı insanlarda böbrek taşları görülebiliyor. Böyle olduğunda bazen D vitamini kesilebiliyor. Bu böbrek taşı her zaman D vitamini nedenli olmayabilse de yine de kesip bakıyoruz. Bu durumda yakın takip gerekiyor. Yeterli vitamininin alınmaması sadece bugünün sorunu değil. Özellikle kemik yapısının doğal gelişimi ergenliğe kadar düzgün olmalı yoksa ileri yaşta osteoporoz riski yükseliyor. Yani D vitaminini sadece bugünü kurtarmak için vermiyoruz. Amaç bir ömür boyu sağlık. Tüm bu açılardan bakınca rutin kan tahlili gerekli mi değil mi ben sana sorayım. 🙂
Aşı yaptırmamak hakkında ne düşünüyorsun? Bazı aşıların otizmi tetiklemesi hakkında…
Aşıların otizme yol açtığı ile ilgili bilimsel hiçbir kanıt yok. Bu konuda bugüne kadar bir yazı var Lancet dergisinde yayınlanmış olan, o da kızamık aşısı içindeki koruyucu maddenin otizme yol açtığı ile ilgili. Fakat Lancet dergisi daha sonra bu yazıyı geri çekmek zorunda kalmış çünkü yayında bir sürü hata var. Tamamen bilim dışı kabul edilmiş.
Artı aşılar sayesinde günümüze kadar milyonlarca çocuk sakatlıklar ve ölümden korunmuşken neyi tartışıyoruz anlamak güç. Bak bugün dünyada kızamık salgını olan iki yer var. Biri Suriye, diğeri ABD. Kızamık sonrası gelişen SSPE diye beyni tutan bir hastalık var ve tedavisi yok. Sadece aşılanma ile korunabilirsin. İstersen daha uzun konuşuruz ama şunu da eklemeden edemeyeceğim. Aşı programları halk sağlığını ilgilendirir ve bireyleri korumak dışında toplumu korumayı hedefler. Bir kişinin çıkıp da “ben çocuğuma aşı yaptırmayacağım” demesi sadece onun çocuğunu ilgilendirmez, henüz aşılanmamış olan diğer çocukları ve insanları da ilgilendirir.
Kişisel olacak ama… İki çocuk babası olarak, annelere bir şeyi “kesin yapmalı” ya da “yapmamalı” diye tembihliyor musun?
Anne-bebek çifti bir şekilde yolunu bulur. Benim doktor olarak işim, görevim doğru bildiğim yönde anne ve bebeğe destek ve bilgi vermek.
Bomba soruya hazır mısın? Kulağı ağrıyan çocuklar için “kulağına yağ damlatın” önerilerini duydun mu? Duymazlıktan mı geliyorsun? Düşüncelerin nedir? Yoksa tek duyan ben miyim? Koşarak kaçayım mı? 🙂
Kulak ağrısı ile ilgili yağ damlatın ilk senden duydum. Nerede yaşıyorsun sen? Yağı ve sirkeyi salataya dökelim lütfen. Şaka bir yana kulağı ağrıyan bir çocuğun özellikle ateşi de varsa bir çocuk doktoru veya KBB uzmanının görmesini öneririm.
Antibiyotik kullanırken bir çocuk, en az zarar gelmesi için ne kullanmasını önerirsin annelere?
Antibiyotik kullanımını en doğru yapmak için en önemli şey doktorunuza güvenmek. Eğer sen doktoruna güvenirsen çoğu zaman doktor sana gereksiz antibiyotik vermeyecektir. Çoğu zaman sadece ateş veya üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan bir çocukta doktor kontrolünde ateş düşürücüler ve burun açıcılar ile şikayetler 3-5 gün içinde kendinde geçecektir. Ama daha ilk günlerde hemen antibiyotiğe sarılıyorsak yapacak bir şey yok. Bir diğer önemli konuda uygun doz uygun süre antibiyotik kullanımı. Kendi kafamıza göre içmezsek ciddi sorun yaşama ihtimalimiz en aza iner.
Irmak doğduğundan beri, gece yarısı paronaya yapıp sana gönderdiğim sorulardan sıkıldın mı?
Hayır sıkılmadım.
Sıkılmadım diyor ama bence bıktı benden. Ve bazı sorulardan sonra şaşırdığına eminim. Benim suçum yok, aktardım sadece. Böyle de sıyrılırım işte aradan. 🙂
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...