Defalarca söylediğim gibi birkaç yıl önceye kadar ev işi ve ben iki ayrı uçtaydık. Sabah evden çıkıp akşam geç saatte gelen biri olarak pek bir şey yapmazdım. İşte ne zaman ki tam zamanlı iş hayatına veda ettim, o zaman tanıştım kendisiyle.
Şimdi bana “ne var canım ev işinde” diyebilirsiniz. Deyin de, sevmiyorum işte. Kısa süre öncesine kadar da oflayarak puflayarak yapıyordum. Bir de gerçekten bir yandan maddi olarak kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışmak diğer yandan diğerlerine yetişmek çok zor. Bir ofise gidip geliyor olsam kimse benden bunu beklemeyecek. Şimdi herkesin beklentisi yüksek. Evde olduğum için herkese, her şeye zaman ayırmalıyım durumları!
Dediğim gibi başlarda çok söylendim. Haftada bir yardımcı olmasına rağmen yetişemedim. Sonra buldum çözümü. En sevmediklerimi yaparken bile zevk almaya başladım.
Kentsel dönüşümün tam ortasında yaşadığımız ve bir de bunun üzerine yerden ısıtmalı bir evimiz olduğu için, tozlar evin baş köşelerinde dolanıyor. Her sabah almak lazım. Çocuğu işe, kocayı okula gönderdikten sonra, açıyorum sevdiğim müziğin sesini, tozlarla mücadeleye girişiyorum. Neyse ki ev minik de hemen bitiyor. Arada sırada dans ettiğim de oluyor.
Bulaşık makinesi mi boşalacak? Kahve makinesini çalıştırıyorum ve kendi kendime yarışıyorum. “O kahve pişene kadar bu makine boşalacak.” Bakıyorum ki jet hızıyla halletmişim.
Ortalığı mı toplamam lazım, birkaç eşyanın şeklini değiştirme fikirleri aklımda uçuşurken bunu yapıyor, topladıktan sonra yer değişikliğine girişiyorum.
Çamaşır makinesi kurutmalı, asma derdim yok. Ancak çok buruşmasın diye makine biter bitmez katlamam lazım. İşte onda da müziğin sesi açılıyor ve süre tutuyorum. Çorap kısmına karışmıyorum. O Irmak’a ait. 🙂 Nedense pek seviyor. Büyüyünce görecek.
Yemek mi yapmam lazım? Ki evet, her gün lazım. Irmak’ın sevdiklerini pişiriyorum. Yerken ne kadar zevk alacağını düşünüyorum. Ayrıca yemek yaparken telefonla konuşmayı seviyorum. Ya annemi arıyorum ya bir arkadaşımı. Böylece zaman nasıl geçiyor ben bile anlamıyorum.
Bir de tüm bunları yaparken yazmam gereken yazıları düşünüp, notlar alıyorum. Aklıma bir proje gelirse hemen telefonuma yazıyorum. Başka şeyler düşünüyorum.
Şimdi aslında dizi izleyerek ütü yapıyorum da demek isterdim de diyemiyorum. Çok acil durumlar dışında ütüyü pek ellemiyorum. Hani 40 kez yemek yapayım da bir havlu ütülemeyeyim durumu söz konusu!
Sadece ev işi değil, diğerleri için de geçerli. Mesela pek istemediğim bir toplantı mı var, en sevdiğim kıyafetleri giyiyorum iyi hissetmek için. Zor bir yazıyla mı karşı karşıyayım, en sevdiğim fincana koyuyorum kahvemi. Evde sen sevdiğim köşeye oturuyorum bilgisayarı alıp. Sıkıcı bir makale mi okumak zorundayım, evin içinde dolaşırken yapıyorum bunu. Eskiden de böyle ders çalışırdım…
Bazen işin içinden çıkamıyorsam, gidiyorum Göztepe Parkı’nın önündeki çiçekçiden kendime mis gibi kokan çiçekler alıyorum. Masaya koyup, yazıya devam ediyorum.
Canım çok mu sıkkın? Hiçbir şey yapmak istemiyor muyum? İşte o zaman indiriyorum şalteri. Diyorum ki “önümüzdeki bir saat hiçbir şey düşünmeyeceğim.” Evde müzik dinliyorum, eski kitaplarımdan birini alıp rastgele bir sayfa seçip okumaya başlıyorum, ip atlıyorum. (Kendime de aldım. Irmak sayesinde ip atlama sevdam geri geldi.)
Arkın’la mı tartıştım. Mesaj atıyorum. Sana kızgınım, lütfen birkaç saat arama diye. Yani zoru daha zorlaştırmak yerine, kolay yöntemler buluyorum kendi kendime.
Bazen gözlerimi kapatıp en güzel tatilimizi düşünüyorum. Bazen her şeye ara verip koşarak bir duş alıyorum ve üzerimdeki negatif enerjinin gittiğine inanmak istiyorum.
Çalışıyorum. Çabalıyorum. Başkası görsün diye değil. Bir şey yaparken o sırada keyif almak için.
Yok çünkü olmaz. Başka türlü olmaz. Hiçbir şey başka şekilde çekilemez.
Sizin var mı yöntemleriniz?
Çalışırken (özel bi kurumda matematik öğretmenliği yaptım) öğrencilerime renkli kes yapıştırlı etkinlikler hazırlar ve ders çalışmayı oyun haline getirin diye yöntemler öğretirdim..arkadaşlarım sen kendin eğlenmek için yapıyorsun öğrenciler bahane derdi😂ee tabi öyle ben eğlenmezsem olur mu☺☺ şimdi evde öyleyim kızlarına etkinlikler buluyorum kendime renkli örgü tarzları ponponlu pufuduk ipli modeller seçiyorum evdeyim 2 yıldır ikinci kızım kreş yaşına gelene kadar evdeyim çoook yoğun çalışma hayatından bu dinginliğe geçiş sıkıcı olmasın diye tadını çıkarmaya çalışıyorum ama tek düşüş kaynağım eşim…onun beklentili ve zorundaymışım gibi tavırlarına ayar oluyorum ve henüz umursamaz olmayı başarmış değilim😬😬😬😬