Bu haber posta kutuma düşünce tek solukta okudum. Güne kahvesiz başlayamadığım gibi aynı şekilde kahvesiz de devam edemiyorum. Biliyorum benimki de fazla ancak yine de sevindim. Evde Türk kahvesi bittiği zaman bunalıma giriyorum. Gece benzincileri dolaşıp kahve almışlığım var.
Tabii sadece kahve değil depresyondan koruyan. Yaşam kalitemizi artırdığımız düzeli spor yaptığımız, sağlıklı beslendiğimiz zaman depresyon riskimiz azalıyor. İşte kahvenin de bu çorbada bir tuzu var. Son yıllarda yapılmış bir çalışmaya göre, günde ortalama 4 kupa kahve içen kişiler, hiç içmeyenlere oranla yüzde 15 daha az depresyona giriyor.
Kahvenin mutluluk vermesinin nedeni içindeki güvenilir antioksidanlara bağlanıyor. Kahvenin hafif bir antidepresan gibi etki gösterip, serotonin ve dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olduğu da düşünülüyor. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca kahve ve depresyon ilişkisini anlatmış:
BAZEN KOKUSU BİLE YETİYOR!
Kahve’nin kokusu bile sakinleştirici ve keyif verici özelliğe sahip. Bir başka araştırmada; fareler üzerinde yapılan bir deneye göre, az uyku nedeniyle strese giren fareler, kahvenin kokusuna maruz kaldıklarında, beyinlerinde bu strese bağlı olarak oluşan proteinde de bir değişim yaşanmış. Bazen kahvenin sadece kokusu bile insanları mutlu etmeye yarıyor. Ah zaten o koku yok mu? Irmak 1,5 yaşındayken bıcır bıcır konuşuyordu. Öğle uykusuna yatırmış kendime bir kahve yapmıştım. İçeriden bir ses geldi: “Anne ne güzel kahve kokuyor.” Bir daha da uyutamamıştım o gün. Hâlâ çok seviyor cimcirik. Versem içer de veren yok ona kahve.
NASIL TERCİH ETMELİ?
Dikkat etmemiz gereken, abartmamak. Bu anlatılanlara göre günde ortalama 2-3 porsiyon kahve tüketerek kahvenin olumlu etkilerinden faydalanabiliriz. Türk kahvesi, hazır toz/granül kahveler, filtre kahve; kısaca tüm kahve çeşitlerini tercih edebilirsiniz. Önemli bir nokta da işin şeker boyutu. Şekersiz içmek şu aşamada en iyisi. Dilerseniz süt ekleyebilirsiniz. İşin içine süt girdi mi o kahve kahve olmaktan çıkıyor benim için. Son bilgi; kahvenin, kan şekerini dengeleme özelliği de bulunduğundan sağlıklı bir ara öğün alternatifi.
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...