Biz Röportaj

Karnında değil, kalbinde büyüten anne

duygu

Duygu’yu çok seviyorum. Çok takdir ediyorum. Gurur duyuyorum. Kocaman sarılmak istiyorum. Hiç yüz yüze görüşememiş olsak da hep konuşuyoruz, mesajlaşıyoruz… O, hayatımın önemli insanlarından biri. Duygu, bebeğini karnında değil kalbinde büyüten annelerden. Açtığı Facebook sayfası ve şimdi de web sitesi o kadar kişiye yol gösteriyor ki, “evlat edinme” konusunu o kadar güzel hayatın içine taşıdı ki, hakkında ne yazsam az…

Geçen hafta bize bir hediye gönderdi. Tübitak Yayınları’ndan çıkan, evlat edinmeyi anlatan “Uğurböceği Kapınızı Çalarsa”… Irmak kitabı gördü. Okumak istedi. Yalan söylemeyeyim, ağladı. Ben de ağladım. Zaten bu konuyu çok sorar olmuştu. Ağladı ama ona “Üzülmemesi, aksine sevinmedi gerektiğini. Kitabın kahramanı Eda’nın artık kocaman bir ailesi olduğunu anlattım. Durdu. Fakat kitabı saklamamı istedi. Kitap, 4 yaş ve üstü için. Okuyup okumamak size kalmış, ben bir şey söyleyemem. Biz aynen yukarıdakileri yaşadık.

IMG_6374

Tabii hemen Duygu’yu aradım ben, anlattım az önce olanları. Okuduğumuzu, ağladığımızı, böyle bir kitabın çıkmasının ne kadar harika bir şey olduğunu… Ve sonra “bunca zamandır yazışıyoruz, konuşuyoruz, hadi röportaj yapalım” dedim. Zaten takip ediyorsanız, tanıyorsunuz, biliyorsunuzdur. Fakat tanımayanlar için bu yüreği kocaman ailenin hikayesini paylaşmak istedim. Facebook sayfasından ve Instagram hesabından takip edebilirsiniz Elif Ada’nın hikayesini…

Bence sen gurur duyulacak, kocaman yürekli bir kadınsın. Bunu herkese anlattığın ve desteklediğin için… Kısaca hikayenizi anlatır mısın?

Eşimle tanıştığımda 33 yaşında ve infertiliteydim. Düşünsenize yaşamınıza bir adam giriyor, yoğun duygular hissediyor ve ilişkiniz ilerlesin istiyorsunuz ama doğurganlık özelliğinizi kaybetmişsiniz. Bir kadın için öyle güç, öyle acı ki bunu anlatmak… Yemekteyiz. Öyle ezilip büzülüyorum. Belki de adam bunu duyunca o masadan kalkacak ve bir daha seni aramayacak. “Biliyorum çok başındayız her şeyin ama hakkımda bilmen gereken önemli bir şey var.” dedim. Şaşırdı ve rengi attı bir anda. “Ben doğal yollardan anne olamıyorum belki tüp bebekle olur ama onun da garantisi yok” dedim. Bir anda söyleyip kurtulayım istedim.

Daha çok şaşırdı, birden gözleri doldu, kalkıp bana sarıldı ve dedi ki: “Benim de çocuğum olmuyor! Ben de sana bunu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum.” Karşılıklı çocuğumuzun olmuyor oluşuna bu kadar sevineceğimizi rüyamda görsem inanmazdım. Aynı gün evlilik kararı aldık sanırım bu bir mucizeydi.

TÜP BEBEK DENEMESİ

Her ikimizin de durumu eşit olduğundan ilk etapta tüp bebek denemeye karar verdik ama her keresinde eğer tüp bebek başarısız olursa evlat ediniriz diye kendi aramızda ve çevremizle bunu konuşuyorduk.

İki başarısız tüp bebek sonrası ben 35 yaşında iken başvurumuzu yapmak için kuruma başvurduk. Kurum başvurusunun bir hafta sonrası Elif Ada’dan haberdar olduk. Bir biyolojik anne vardı ve yaşam koşulları uygun olmadığı için bir ay sonra doğacak bebeğini evlat edinmek üzere bir aileye verecekti.

Süre kısıtlıydı. Bir anda çılgın gibi alışveriş yapmaya ve gün saymaya başladık. Bir kızımız olsun istiyorduk ve evet bir kızımız olacaktı.

31 Aralık. 2009 günü bir hastanenin ameliyathanesinin önünde kırmızı kurdelemi takmış kızımı bekliyordum, yaklaşık on kişiydik. Elif Ada doğar doğmaz alıp eve geldik. Yaklaşık 3 yıl süren resmi prosedürler sonunda  bizim soyadımızı alabildi.

Çevreden nasıl tepkiler geldi?

Sürekli evlat edinmeden bahsettiğimiz için yakın çevremiz de bunu kanıksadı. En büyük desteği tabii ki ailelerimizden gördük. Aile desteği bu süreçte çok ama çok önemli. Süreç sıkıntılı çünkü. En ufak bir pürüzde bile yıkılıp darmaduman olabiliyorsunuz. Böyle durumlarda size uzanan bir el inanılmaz iyi hissettiriyor.

Alışma süreci nasıldı?

Bu süreç aile büyüklerimizin de desteği ile inanılmaz kolay geçti. Belki oradan bakıldığında çok iddialı gelecek ama eve getirdiğimiz günden itibaren hissettiğiniz duygu onu doğurmadığınızı unutacak kadar seviyor oluşunuzdu…

Eşin de senin gibi kolay alıştı mı?

Eşim öyle her çocuğa sıcaklık gösteremez, başlarda evet bu konu hakkında çekincelerim oldu. Kafamda “şöyle bir baba olur, böyle davranır” gibi şeyler vardı. Ama sonra bir baktım ki o gerçekten müthiş bir baba olmuş.

Elif Ada’ya ne zaman ve nasıl söylediniz? Soru soruyor mu? Nasıl tepki verdi?

Uzmanlar ilkin “ben nasıl doğdum ya da ben de senin karnında mıydım?” gibi soruları sormaya başladığı zaman söylememiz gerektiğini belirtmişti. Bu sorularında 4-5 yaş aralığında gelebileceğini… Ancak biz bebekliğinden bu yana onu hep “iyi ki bizim kızımız oldun, iyi ki bizi seçtin” diye sevdik. Evlat edindiğimizi onun yanında yüksek sesle konuştuk eşimiz dostumuzla. Biraz büyüdüğünde bir gün “evlat edinmek ne demek?” diye sordu. “Annecim bizim çocuğumuz olmuyordu ama bir kızımız olsun istedik, seni istedik. Sen hastanede doğdun, biz de seni hastaneden alıp evimize getirdik” dedim.

Ama bir gün Elif Ada 3,5 yaşındayken bir hamile dostumu gördükten sonra “anne ben de senin karnında mıydım?” diye sordu. Şok oldum, hiç beklemiyordum. Hemen toparlandım “ Hayır annecim, sen bir başkasının karnındaydın. Bazı insanlar anne baba olmaya kendini hazır hissetmezler ve çocuğu olmayan anne babalara verirler. Sen hastaneden doğdun ve biz gelip seni hastaneden alıp evimize getirdik” dedim.

Soruları bu dönemde arttı.

“Beni seviyor musunuz, neden erkek bebek değil de kız bebek tercih ettiniz, hastanede ben en ön sırada mı duruyordum, ilk beni mi gördünüz?” gibi gibi…

Zamanla bu soruların yerini “İyi ki sizin kızınız olmuşum, iyi ki sizin gibi annem ve babam olmuş” almaya başladı. Biyolojik anneye ya da doğuma dair o dönemde başka bir şey sormadı.

Çok kişiye yol gösterdin, bunun “saklanacak bir şey olmadığını” anlattın. Ne gibi yorumlar aldın? Hepsi yapıcı mı, aralarında yıkıcı olanlar da var mı?

Yapıcı olduğu kadar yıkıcı olanlarda fazlaydı. “Keşke biyolojik anneye yardım etseydiniz de kimi kimsesi olmayan bir bebeği evlat edinseydiniz” en fazla dillenendi. Bilinmesini isterim ki bu hayatta kötü söz söylenmesine asla müsaade etmeyeceğim, hayatımın en önemli kadını kendisidir. Yaşam koşulları bir bebeğe gerçekten bakmaya uygun değildi, yoksulluk gibi şeyler de değil bahsettiğim…

Eğer ben olmasam, bir başka aileye verecekti. 35 yaşındaydım ve kurum aracılığı ile evlat edinsem 38 ya da 39 olana dek beklemek zorunda olacaktım. Ki bekleyecektim de. Ama ben yoluma Elif Ada ile devam edecekmişim. Yazgı dedikleri bu olsa gerek!

Bunun yanı sıra evlat edinen aileleri en çok üzen sorular;

  • Gerçek annesi hayatta mı? (Gerçek annesi değil, biyolojik annesi. Onun tek bir gerçek annesi var, o da benim! )

  • Neee, anne sütü almadı mı? (Toplum olarak anne sütü almayan bebekler geri zekalı olacak gibi bir ön yargı var. Evet sonuna dek destekliyorum emzirmeyi ama emzirme imkanı olmayan bir kadına bunu söylerken kalbini nasıl paramparça ettiğinizi lütfen unutmayın.)

  • Genetik faktörler korkutmadı mı ya da etnik kimliği hakkında bilginiz var mı? (Biz evlat edinmeye karar veren ailelerin aklına ilk gelen bu soru bile değilken, sizin aklınıza nasıl geliyor şaşıyorum.)

  • Evlatlık olduğunu biliyor mu? (Evlatlık; geçmiş zamanlarda zengin ailelerin yanına gündelik işlerini görmesi için aldıkları çocuklara söylenen kelimedir. O yüzden evlatlık değil, evlat edinilen çocuk diyoruz.)

Daha çok var da, ben bu kadarını yazayım Şebnemciğim.

Elif Ada’nın biyolojik annesiyle görüşüyor musun hiç?

Elif Ada’nın biyolojik annesi ile tüm resmi prosedür tamamlana kadar görüştük, sonrasında hayır görüşmedik. Ama biz zaten ondan hiçbir şeyimizi gizlemedik. Kimiz, nerede yaşarız, ne iş yaparız… Hepsini bilir.

Elif Ada biyolojik anneye dair sorular soruyor mu?

Henüz değil ama yakında mutlaka soracaktır. Şimdiden kendimi hazırlıyorum.

Bu konuda bilinçleneceğimize inanıyor musun?

Şebnem, ben de her konuda olduğu gibi bazen inanılmaz umutlu, bazen de umudunu yitirmiş oluyorum. Aslında yapılacak şey çok basit. Her insan bir gün çocuğuna kendi doğum hikayesini anlatırken “Ama biliyor musun, bazı insanların da çocuğu olmayabilir, onlar da anne baba olmak isterler. Ve çok sevecekleri bir bebeği evlat edinir ve onu çok severler” demek. Hepsi bu!

Böylelikle evlat edinme tabu değil, doğal bir doğum olarak algılanacak yeni yetişen nesilde!

Benim hâlâ umudum var…

Şu anda aynı süreçlerden geçen çiftlere ne tavsiye edersin?

Ben geriye doğru baktığımda o iki tüp bebek denemesini bile zaman kaybı olarak görüyorum. Kaldı ki bu tedaviler sonucunda aldığınız tüm o hormonal ilaçlar bir süre sonra sağlığınızı da zarar verebiliyor. Evlat edinmekten ya da koruyucu aile olmaktan ne olur korkmayın. Kan bağının ne kadar önemsiz bir şey olduğunu size “anne- baba” dediğinde, sarıldığında, korkup kucağınıza atladığında, sıcacık nefesini kokladığınızda anlıyorsunuz. Ve diyorsunuz ki; “Yemişim kan bağını, mühim olan kalp bağı!”

Geleceğe yönelik endişelerin var mı?

Geleceğe yönelik endişelerim eskiden vardı. Biyolojik annesini görmek isterse mutlaka bulacağımıza dair hep konuşuyorduk ama bilinçaltımda bir o kadar da korkuyordum. Elif Ada’nın Annesi sayfasında birçok kişi benden öğrenirken, ben de onlardan çok şey öğrendim. Artık korkmuyorum. Daha önce Elif Ada’ya şöyle yazmıştım:

“Bir gün biyolojik anneni bulmak istersen bilmelisin ki sana hep destek olacağım. Bir gün ona da anne demek istersen ve bu seni mutlu edecekse diyebilirsin. Yeter ki yüreğinde öfke biriktirme, çünkü yüreğinde öfke biriktiren yoluna asla devam edemez.

Anne olmak fedakar olmakmış.

Anne olmak böyle bir şeymiş.

Sana dokuz ay karnında can veren de, bir ömür boyu senin sevginle can bulan da annendir.”

Kitabın ne zaman çıkıyor? Hadi bitir artık da okuyalım…

Kitabım hâlâ devam ediyor, umarım en kısa sürede bitirebilirim.

Biliyor musun, bence Elif Ada bence ikinize de benziyor.

Yok yok aynı babası o. 🙂

Duygu, seni çok seviyorum… Kocaman sarılıyorum size. Umarım bu sene buluşuruz artık…

7 Yorum
  1. Selin 9 yıl ago
    Reply

    Kendi öykümü yaymakla ilgili ikilemler yaşadığımda Duygu hanım’ın motto’su bana yol göstermişti. “evlat edinme de bir doğum şeklidir VE YÜKSEK SESLE KONUŞULMALIDIR.”

    Bazı şeylerin yüksek sesle konuşulabilmesinin önemini ve güzelliğini bana öğrettiği için Duygu Hanım’a, bu güzel söyleşiyi yayımladığınız için de size çok teşekkür ederim:)

    Kötü bir gün geçiriyordum, nasıl iyi geldiniz:)

    • ManyakAnne 9 yıl ago
      Reply

      İyi ki varsınızzzzzzzzzzzzzz

  2. Aysenur Şonay 9 yıl ago
    Reply

    Henüz 21 yaşında genç bir kız olduğum halde ileride çocugum olsa da olmasa da evlat edinmek isterim. Bu anneyide kutlarım. Cennet sizin ayaklarınızın altında Duygu Hanım 🙂

    • Anonim 9 yıl ago
      Reply

      aynı fikirdeyim sizinle 🙂

  3. Eda 9 yıl ago
    Reply

    Hikayenizi her okuduğumda ağlıyorum, mutluluktan, bir çocuğun hayatına dokunabilmek, onun annesi, babası olabilmek, ve şunu belirtmek isterim ki Elif Ada annesine çok benziyor :))

  4. E. Handan 9 yıl ago
    Reply

    Her zamanki gibi duygu yüklü, ilham verici ve öğretici. Seni çok seviyoruz Elif Ada’nın annesi.

  5. neşe 9 yıl ago
    Reply

    Meraba kutlarim sizi bende infertiliteyim ve 28 yasindayim sizi ve sizin gibileri gorunce dusunmuyor degilim evlat edinmeyi tabii bunu esimle paylasmadim ilk burada dile getiriyorum sizin dediginiz gibi tup bebek zaman kaybimidir acaba ileride bende boyle dusunurmuyum acaba bilemiyorum ama cok zor bir durum bu bir kadin icin olmuyor olmayacak lafini duymak doktordan

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı