Az önce Irmak’ın ilkokul 1 kırtasiye alışverişini tamamladım. Sırada kitaplar ve formalar var. Önümüzdeki hafta… Sonra döndüm ona baktım. Oyuncaklarıyla oynuyor. Kendime baktım, aynı göründüğümü sanıyorum, ama olmadığını biliyorum.
Mesela saçım bembeyaz. Boyasız çıkamıyorum. Mesela dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum, ancak özellikle bu yaz kilo aldım. Gözlerimin yanı kırışmış. Bana kalsa öyle mi? Sanki 28’imdeymiş gibi hissediyorum. Giyinip aynanın karşısına geçince golü yiyorum. Bakıyorum ki oooooo, 28 nerede ben nerede?
Aynı şey Irmak için geçerli. Kucağıma alabilirim sanıyorum. Alamıyorum. Çok taşıyamıyorum. Kıyafet alırken olur sanıyorum, küçük geliyor. Büyüdüğünü algılayamadım sanırım. Şimdi kırtasiye alışverişi yapmak da tamam. Asıl o formayı alırken ne hissedeceğim, çok merak ediyorum. Şimdiden ama boğazıma bir yumru oturuyor.
Biz yaş alıyoruz, çocuklar büyüyor. Kafamda hep “şöyle mi yapsaydım acabalar”la dolaştım onca yıl. Bu yıl bıraktım. Yıprattı beni öyle düşünmek. İlişkilerimi bile bozdu. Benim alınganlığım, benim “aman yetemiyorum, berecemiyorum” hislerim yüzünden az kavga etmedik!
Bu nedenle siz öyle yapmayın e mi? Her şeyde kendinizi suçlamayın, her şeyde anneliğinizi sorgulamayın. Zaten yardımsız da olsa yardımlı da olsa bebek büyütmek, iyi bir çocuk büyütmek kolay değil. Kendinizi suçlamaya kalkarsanız altından kalkamazsınız. Başkalarının yaptıklarına bakıp yetersiz de hissetmeyin. Onu da yaptım. O da büyük bir hata. Yani işin özü: Kendinizi sevin, yerden yere vurmayın.
Gerçekten. Şimdi ilkokul kırtasiye alışverişini yaparken geldi işte öyle aklıma. Zaman nasıl da çabuk geçmiş. İnanamıyorum!
Umarım Irmak ‘ın güzel bir okul hayatı olur.Geçenlerde biz de kızımıza okul arayışındayken bir yazınıza denk geldik bloğunuzla tanıştık.
Ben kaçırmış olabilirim ama Irmak için seçiminizi hangi okuldan yana kullandınız ?
Sevgiler