IMG_2660

Sevgili kızım. Can kızım. Cadı kızım.

Seni yaz okuluna göndermedim. Kıyamadım zaten 10 ay gittiğin için. Hazır benim de işlerim hafiflemişken, evde durmanı tercih ettim. Zaman geçirelim istedim. Saat kurmadan uyanalım dedim. 1 Temmuz’da başladı tatilimiz, yazlığa gittik.

Ben hiç bu kadar uzun tatil yapmadığım için senin eğlenmeni istedim.  Resmen Çanakkale turu yaptık. Babanı özledik, geldik, 10 gün sonra Lüleburgaz’a gittik. Bir hafta kaldık. Hatta erken rezervasyon yaptırdığımız bir kaçamağımız daha olacak.

24 saat beraberdik. Hatta ev haricinde kaldığımız her yerde birlikte yattık. Durumdan ben gaaaayet memnunum. Seninle zaman geçirmek bir harika.

Gezdik.

Dolaştık.

Eğlendin.

Eğlendim.

Eğlendik.

Tabii ki arada birbirimize kızdık.

Güzel hatıralar biriktirdik.

Şimdi sana soruyorum. Ben az önce iş yaparken senden “bana bir aile resmi çizer misin Irmak” diye rica ettim. Çizmişsin de… O tacın babanın başında ne işi var? Şimdi sana demezler mi “Çocuk, babalar tabii ki çok kıymetli, babana bu kadar düşkün olman şahane ama 2 aydır benim yaptıklarımı da hafife alma lütfen…” Zaten kısa olan saçımı uzamasını istediğin için upuzun çizmişsin, bari bir toka taksaydın. 🙂

Kıskandım mı?

Evet, kıskandım.

Çünkü nedenini biliyorum.

Sürekli beraber olan ben olduğum için yeri gelince kızan da ben oldum, uyaran da. Anne kötü polis, baba ise akşamları hasretle FaceTime’dan aranan cici polisti. Bunun farkındaydım. Az önce bu resimle bir kez daha anladım.

Büyüdüğünde okutacağım bunu sana. Bilgine sunar, yanaklarından öperim.

Bir de notum var: Tabii ki şaka yazdıklarım fakat her şakada bir gerçeklik payı olduğunu da unutmayalım!

Hah bir not daha: Tacın çok yakışmış sevgilim…

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı