Hep yazıyorum bizi evin ne kadar minik olduğunu. Hatta uzun uzun anlatmıştım nasıl yerleştiğimizi… Dolapları hazır almayıp yaptırdığımızı. Şaka gibi ama taşınırken bir tek yatağımız ve buzdolabımız aynı kaldı. Her şey değişmek zorundaydı.
Bazen yorumlar geliyor “salon ne kadar geniş” diye. Oysa değil. Hatta soru da geliyor “nasıl sığdınız” diye.. İşin sırrı, az eşyada…
Sığdık da kentsel dönüşümle küçülen iki oda bir salon eve nasıl sığdık?
Çok eşya eledim. Gardırobun karşısına geçtim. Yıllardır giymediğim kıyafetler vardı. “Ya lazım olursa” diye sakladığım, hatırası var dediğim. Hepsiyle vedalaştım. Şık giysileri, düğünden düğüne tercih ettiklerimizi yatağın bazasına kaldırdım.
Küçük evlerde yatak bazası hayat kurtarıyor. Dört metrekare alan var neredeyse. Yorganlar da orada, Irmak’ın saklamak istediği aktiviteler de, düğün kıyafetleri de. Hatta dönem dönem elden geçiriyorum yeniden. Her açışımda bir şeyler eliyorum.
Ayakkabı tutkunu olduğumu herkes biliyor. Özellikle de spor ayakkabı. Renk renk Converse’lerimle de vedalaştım. Ve kimse inanmayacak ama almadım da başka Converse. Sadece en çok giydiklerimi tuttum. Arada bir “keşke olsalardı da giyseydim” dediğim oluyor tabii…
Irmak’ın bebekliğinden birkaç parça eşya saklıyorum. Onun dışında küçülenler hemen çıkıyor evden. Küçülen ya da giymediği hiçbir şeyi evde tutmuyorum.
İlk yazıda anlattığım gibi mutfak eşyalarını da eledim. 10 yıllık evlilikte sadece iki kere kullandığım misafir takımı yok mesela artık evde. En büyük misafir biziz. Yeni, renkli tabaklar aldım. Onları kullanıyoruz.
Ev dağılmıyor, çünkü evin alabildiği kadar dolap yaptırdım. İçleri dağınık olsa da bazen, dışarıdan bakınca mis. 🙂
L koltuğumuzu da bazalı aldık. Markası Enza. Albümler, saklamak istediğimiz kitaplar hep orada. Aynı zamanda açılıp yatak da olabildiği için yatılı misafir ağırlayabiliyoruz.
Yüzlerce CD vardı dinlemediğimiz, izlemediğimiz. Onlar da gitti.
Kitapları kütüphaneye bağışladım. Şimdi az ama öz kitap var evde. Ve okudukça, başka arkadaşlarıma veriyorum. Sadece arada açıp açıp sayfalarını karıştırdıklarımı tutuyorum.
En karışık oda Irmak’ınki şu an. Çünkü çoğu şey açıkta. Oynadığı için dolaba sokmak istemiyorum. Bu yıl ona bir kütüphane alacağım. Sonraki yıl da gardırop yaptırmayı düşünüyorum, kütüphanenin de üzerine uzayan, oyuncak da koyabileceği, bol bölmeli bir dolap. Belki çekmeceli yatak bil yaptırırım. Aslında böyle yataklar çok var fakat ölçülerinde sıkıntı oluyor. Yaptırmak en iyi çözüm. Şimdi yatağının altında sepetler, kutular var. Oyuncakları orada.
Yazlık ve kışlık ayırmıyorum. Zaten yeteri kadar giysi elediğim için hepsi bir arada sığıyor. Kazak giymeyen bir insan olarak kışın şimdiden farklı sadece bir hırka alıyorum üzerime. O nedenle ayırmaya da gerek yok. Arkın da kazak sevmiyor Irmak da…
Evden çalışan biri olarak en zorlandığım konu, kendime çalışma alanı yaratamamış olmak. Yemek masasında çalışıyorum ve açıkçası bazen sıkılıyorum. İş bu masada, oyun bu masada, yemek bu masada. Bazen yemek sırasında bilgisayar başına uzandığım oluyor. İş ve evi ayıramama sorununa neden oluyor bu da! Bilgisayar oradayken hep başında bir şeyler yapasım geliyor. Bu biraz da benden kaynaklanıyor biliyorum fakat bir çalışma alanı olsa şahane gelirdi bünyeye. Salonda bir köşe vardı aklımda, ona da Irmak’ın oyun evini koyduğumuz için şimdilik o köşe de gitti. Olsun, oyun daha önemli.
Bir kusur da balkon olmaması. Neyse ki camlar yere kadar ve açtığında ucundan da olsa balkon havası veriyor.
Çamaşırları asma derdi yok, makineyi kurutmalısından aldık. O nedenle rahat. Kaloriferimiz de yok yer kaplamasın diye yerden sıtma tercih edildiği için.
Mutfağın fotoğrafı o eski yazıda var. Evet minik. Ancak benim gibi “işini yap ve kaç” modeli biri için bu pek önemli değil. 🙂 Diğer fotoğraflar da orada zaten…
Yemek masamı seviyordum fakat o kadar çok iskemle olması rahatsız ediyordu beni. Hem zaten açarak da kullanmıyorduk. Bu nedenle benim masam annemlere gitti, ben yenisini yaptırdım. Bu kez sıra yapıldığı için salonda sadece 2 iskemle var, ikisi de masanın iki başında duruyor. Onlar da turuncu. 🙂
IKEA’dan aldığım bu sehpa da çok kolaylaştırdı işimi. Amerikan servisler de içinde, günlük masa örtüsü de, çok kullanmadığım çatal bıçak takımı da. Aslında her raf tepsi olarak da kullanılıyor fakat ben başka bir görev verdim kendisine.
Geçen ay salon duvarlarının renkleri değişti. Onların de detayı bu yazıda.
Sonuç olarak bize yetiyor mu ev? Evet yetiyor. Üç kişiyiz. Arkın zaten akşama kadar işte, Irmak okulda. Eğer bunalması gereken biri varsa, o kişi benim. E ben de bunalmıyorsam, sorun yok demektir. Bir tek ebeveyn banyosu konusunda anlaşamadık Arkın’la. Ben “duş teknesine gerek yok” diye ısrar etmiştim. Oraya da bir dolap planım vardı. Kabul etmedi. Peki şimdiki durum ne? Kutu kutu eşyalar o duş teknesinde! Deterjanlar da orada. 🙂
Bizim odadaki gardıropları da yaptırmıştım. Birinin içinde de ütü masası, elektrik süpürgesi duruyor. Onları da milimetrik ölçmüştük. 🙂
Salonda eskiden bir büfe, bir de vitrin vardı. Şimdi ise bizim yaptırdığımız dolap. Kitaplar da orada, bardaklar da.. Hatta bir bölüm Irmak’ın kartlarına ait. Her odada cimciriğe ait bir bölüm var. Bizim odada bile bir raf var, kutu oyunları orada duruyor. “Her şey senin odanda olmalı” kuralı bizim evde geçerli değil. 500 metrekareye de taşınsak, bu kural hep kalacak…
Hem bu evin iki katı büyüklüğünde bir başka evde de yaşamış biri olarak bir şey söyleyeyim mi, küçük ev ok rahat. O kadar kısa sürede toplanıyor ki, asla insanın gözünde büyümüyor. Yorulmuyor bile…
Umarım, küçük eve taşınacaklara faydalı olmuştur bazı bilgiler… Eşyalara hiçbir zaman fazla önem vermeyen biri olarak ev için de aynısı geçerli. İçinde sağlıkla, huzurla oturalım da istediği kadar minik olsun. 🙂
Ne güzel anlattınız? Dolapları vs. kime yaptırıyorsunuz? İşinden memnun kaldıysanız tavsiye edebilir misiniz? Tam da birilerini arıyordum:))
Bizim bir ustamız var, Anadolu yakasında. Siz İstanbul’dasınız değil mi?
Sevgili Manyakanne, eline sağlık ben de bir eşya azaltmasına gidicem yakinlarda..ustanizin iletişim bilgilerine ulaşabilir miyiz?
Buraya yazmayayım bana fb’den özel mesaj atar mısınız?
Bizim yaşadığımız şehirde evler genel olarak oldukça geniş, ferah ve aydınlık. Bu bakımdan çok şanslıyız diyebilirim. Fiyat olarak da İstanbul’a oranla çok çok ucuz. Şu an oturduğum ev 270 metrekare. On sene önce bu eve taşındığımızda bir çocuğum vardı. O zaman ev bana acaip büyük gelmişti. Şimdi çocuk sayımız üç. Ve ben buraya bile sığamıyorum artık galiba. 🙂 Yuhh diyorum kendime!
bizde 4 kisi 85 m2 eve sigiyoruz. anne baba cocuk anneanne …ve ustune ustluk esim evden calisiyor durumumu dusunun yani herkes evin icinde…bende fazlalik hicbirsey tutmuyorum. kizin odasi ranzali bu buyuk kolaylik oldu bize…yemek takimi mi evin en ozel ve guzel misafiri biziz…100 tane bardagim yok 12 bardak isimi fazlasinla goruyor…kislik yazlik hepsi bir arada fazlaliklari bende izmirde bir okuldaki cocuklara gonderiyorum kitap defter kiyafet oyuncak hersey…
Bence ev küçük de olsa büyük de olsa eşya az ve öz olsun. Enerjimi eşyalara harcayacagima evlatlarına güzel vakit geçiririm.