Arabadan sarkan havlu ve bikiniler, çocuk çadırı, salda Özlem ile muhabbet eden Irmak, çadır önünde keyif yapan Gülay, Çanakkale Boğazı… Şahane bir yerdeyiz. Kimseler bozmasın burayı…
Mümkünse, yakınsanız, uğramadan geçmeyin. Lapseki’ye bağlı Kangırlı’dayız. Günü birlik geldik. Şahane bir köy kahvesi var. Mangal bile yapıyoruz… Çanakkale’ye 18 km uzak sadece.
Kumda oynanmıyor fakat deniz çok güzel. Hafif soğuk da mis gibi… Neyse, siz bir uğrayın… Akşam yemeğinden sonra dönüyoruz.Arada özlemek iyidir demiştim de keşke Arkın da burada olsaydı…
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...