Çok seviyorum bu fotoğrafı. 2008 Ekim’e ait. İğneada’dan bir kare.
Cumartesiden beri görmüyorum ya kocayı, özlemişim yine…
Görmeyince özlüyorum, aynı evdeyken didişiyoruz. Evliliğin sırrı bu işte. Hem didiş, hem sev, hem küs, hem aşık ol, hem kaçıp gitmek iste, hem özle…
Mükemmel anne yok diyoruz ya, mükemmel evlilik de yok. Evliliğin yürümesi için “Aşk” olsun yeter… Yoksa atlatılır mı o krizler? Bence asla. Maddi manevi krizler, çocuk sonrası değişen dengeler, bir şeyler yapma çabaları…
Ne günlerden geçtik de sarıldık yine birbirimize. Yarın geliyor o da Lüleburgaz’a. Neden dönmek istemediğimi anlayacak en sonunda 😉
Var mı kusursuz evlilik? Yok. Olmasın da… Öyle sıkıcı olur ki sonra…
şebnemcim çok severek takip ederdim seni neden olduğunu şindi daha iyi anladım. İğneada lükeburgaz benim memleketim doğduğum büyüdüğüm yerler nasıl sevindim seni oralarda görünce
Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki, uçakla aram iyi değildir. Binerim, ama nasıl bindiğimi siz bir de bana sorun. Birden gelen korku, yıllarca uzak...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Nasıl anlatsam, nereden başlasam… Hangi birine dönsem. Bu nedene artık bu şekilde cevap vermek istedim. Sizin için de daha kolay olur. Artık düzenli olarak...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
şebnemcim çok severek takip ederdim seni neden olduğunu şindi daha iyi anladım. İğneada lükeburgaz benim memleketim doğduğum büyüdüğüm yerler nasıl sevindim seni oralarda görünce
Bayılıyorum buralara…