Yazıyorum çünkü…
Öncelikle gazeteci olduğum için yazıyorum, yıllarımı gazeteye ve dergiye verdiğim için. Benim işim 19 yıldır yazmak olduğu için… Yazmaktan vazgeçmediğim, sadece blog yazmakla sınırlı kalmadığım, başka ülkelerde yayınlanan gazetelere bile uzandığım için…
Kimseye şunu yap bunu yap demiyor, sadece anlatıyorum. Uzmanlar hariç de kimsenin öyle bir şey yapmasını doğru bulmuyorum zaten.
Gerçekleri, bugüne kadar anlatmadıklarımı, hatta anlatamadıklarımı yazıyorum.
Yazarken bazen çok kahkaha atıyor, bazen de hüzünleniyorum.
Ama en çok da gülüyorum ve kendime şaşırıyorum.
Başta Irmak, teşekkür edeceğim çok insan var. Sizler varsınız…
Instagram‘da haberi verdiğim gün söylediğim gibi aslında hayalimdi, ama sonra birçok nedenden ötürü vazgeçmiştim. Ki o nedenleri de açıklayacağım sonra. Eski kimliğimle çağrılmak, teşvik edilmek, Destek Yayınları’ndan destek almak bana motivasyon kaynağı oldu.
Şimdi bir başladım, kim tutar beni?
En çok sorulanlar, adı ve konusu. Söylemek istiyorum, bilirsiniz tutamam içimde ama şimdilik söylememe hakkımı kullanmaktan yanayım. Daha çok sürpriz olacak çünkü.
Tek söyleyeceğim, farklı olacağı. Sizlerin de okurken “aaa bu benim ama, bak ben de yaptım yalnız değilmişim” diyeceğiniz.
Bu aralar eskisi gibi blog yazamıyorum çünkü tüm enerjim kitapta. Dengeye oturtacağım hepsini. Daha alışma sürecindeyim.
Şu hayatta en sevmediğim şeylerden biri, insanın kendini övmesi, şunu yaptım, bunu yaptım demesi. Hatta bana kızanlar vardı böyle düşündüğüm için, bazı şeyleri neden söylemediğime annem bile sinirleniyordu. Şimdi diyorum ki, emeğin karşılığı mutlaka çıkıyor. Nicelik nitelik ayrımı da yapılıyor. Sen inandığını, doğru bildiğini yapıp çizginden çıkmazsan bu mutlaka karşılık buluyorsun. Ama şimdi, ama sonra. En olması gereken zamanda. Hiçbir şey de kucağına düşmüyor. Önce, yılmadan çalışıyorsun.
Her şeyin bir zamanı var. Benim için doğru zaman buymuş demek.
Baskıya yakın ara ara ipuçları vereceğim söz. Ama önce bir yazayım. Bilgisayar kucağımda, ben nereye o oraya. Böyle yaşayıp gidiyoruz işte. Koltukta bağdaş kurarak da yazıyorum, salonda masa başında da, vapurda da, gittiğim bir kafede de… Canım nerede isterse, nerede aklıma gelirse…
Çok soruluyordu, bu şekilde cevap vermek istedim.
Benimle olduğunuz, bugüne kadar bana kimi zaman akrabalarımdan, arkadaşlarımdan, yakınım sandıklarımdan daha fazla hep destek olduğunuz için teşekkür ederim.
Bence güzel olacak. Bu kez güzel olacak. Her gece dua ediyorum, aklıma geldikçe kalbimin hızlı atmasına engel olamıyorum. İstediği Barbie evi alınmış kız çocuğu gibiyim…
Öyle işte…
Şimdi ben yazmaya döneyim…