Nişanlıyız. Meğer ne zormuş nişanlı kalmak. Annem bana B Vitamini içirdi zorla. Sinir sistemimi dengeye soksun diye. Sormuş doktora…
Çünkü bir kere yüzüğümü kaldırdım dolaba, “yok” dedim “aşığım da evlenemem.” Sonra baktım ev alışverişi sırasında başlamışım “yoruldum” diye ağlamaya. Sevmem ben öyle alışveriş. Gördüğüm zaman alırım. Ev döşemek o yüzden zor geldi. İlk gittiğimiz yerden bütün evi aldık. Dolaş dolaş nereye kadar. Her gittiğin yerde bir öncekinden daha güzeli var. En uygun nerede bulduysak, oradan aldık işte. Koltukları alırken birine ben yattım diğerine Arkın. Herkes garip garip baktı. “E işten gelince yatacağız koltukta, rahatsızsa alamayız ki…” Biz mor sipariş vermiştik, koltuklar geldi, kahverengi. Kaptım yastığı mağazaya gittim, orada mor. Evde kahverengi. Oradaki ışıktan öyleymiş. Dedim “Neden uyarmadınız?” Sorun etmedim. Koltuk nihayetinde. Ha mor olmuş, ha kahverengi, koyu kızıl… Yemek takımlarını ben görmeden aldı, hâlâ da severek kullanıyorum. Asıl tartışma konuları, düğündü. Ben düğün istemedim, o dedi “olacak”. Oldu da. Ben düğün mekanında “arkadaşlar aşağıda, büyükler yukarıda otursun” dedim, o dedi “olmaz.” Kına istemedim, ikna da ettim. En çok bu aşamada yaşandı tartışmalar. Büyük mücadele verdim, hatta bizimkilere karşı da. Tek başıma, herkesi ikna etmeyi başardım. Zaten bu ikna meselesi var ya… Neyse’
Bizde sorun ne oldu biliyor musunuz?
Perde! Ben verdim kısa perde ölçüsü, a bir baktım uzun perdeler geldi. Efendim alışkın değilmiş kısaya. Hatta yatak odasında kaç kat perde vardı: 3! Tam 3 kat. Tül, güneşlik ve bordo karanlık bir şey. Neden? Efendim ışıkta uyuyamıyor. Tamam, ben de karanlıktan korkuyorum. Ben ne yaptım? İlk bir hafta duran güneşlikler, sonraki ömürlerini bazada tamamladılar. Şimdi yazarken garibime gidiyor ancak perde gerçekten sorun olabiliyor. Daha doğrusu ayı evlerde büyüyen iki insanın aynı eve girmesi, gerçekten büyük mesele.
Hani hep diş macununu ortadan sıkmak gibi klasik örnekler vardır. Bunlarla dalga geçmemek gerek aslında. Ne kadar doğrular.
Misal
- Pulbiberi buzdolabında saklıyor, ben dışarıda tutmak istiyorum. (Annemizden gördüğümüz gibi…)
- O tişörtleri renklerine göre ayırmayı seviyor dolapta, ben kalınlıklarına göre.
- Çorbayı çukur tabakta seviyor, ben kasede içilmesine alışkın olduğum için unutuyorum her seferinde.
- O masa örtüsü seviyor, ben Amerikan servis.
- O yeşil salata seviyor, ben çoban. (Her akşam iki çeşit salata yapıyorum mesela uzun zamandır.)
- Ben enginarı bol garnitürlü severim, o sadece soğanla. (İki çeşit pişiriyorum.) Barbunyada havuç istemez, ben havuçsuz barbunya düşünemem…
- Baba kız sarımsaklı yoğurt seviyor, sırf onlar yedi diye ben de yemeye başladım!
Ne kadar basit bunlar değil mi? Çok basit görünüyor. Ancak evliliğin ilk aylarında adapte olamadım. Hem de çok isteyerek, aşık olarak evlenmeme rağmen. Daha ne örnekler var da kendi kendimi sansürledim yazarken. Ucu başka yerlere gitmesin diye. 🙂
Acaba bu nişanlıyken içilen B vitamini, evliliğin başlarında da devam etse mi? Şimdiki aklımla gülüyorum o zamanki tartışma konularına. Sonuçta ne oldu: Kadın kısmı kafasına koyduğunu yapıyor mutlaka. Ya da artık erkek “dır dır”dan sıkılıp pes ediyor. Hatta sanırım ikincisi…
En büyük dertler bunlar olsun, hatta bunlar da hayatın tuzu biberi olsun.
Peki, nerede benim B vitaminim? 🙂
Hadi bakalım Şebnem. Yazdın yine özeli. Akşam ayıklarsın pirincin taşını. :))))
Siz ne yaptınız? Böyle incir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerden tartıştınız mı hiç?
🙂 Mobilyaların üstüne dantel serdim diye (annemin el emeği göz nuru yaptıkları ) neredeyse boşanmaya kadar gidecekti evliliğimiz :)))
Ay çok şirin şeyler . Baya baya ayrı fikirlerdesiniz . Bizde eşimle biraz değil baya farklıyız 🙂 şimdi aklıma takıldı .. Sizin burçlar ne? Pul biber nasıl saklanır ? 🙂
ben İkizler, o Kova
bütün mobilyayı beraber seçtik ama zaman geçtikçe ikimizde beğenmemeye başladık ama sonuç bütün mobilya senin istediğin gibi oldu ben bunları almazdım dedi al sana boşanma sebebi ama biz asıl kavgayı çocuktan sonra yapmaya başladık yok sen böyle yaptın senin yüzünden gibi şu çocuk büyüyene kadar boşanmazsak bidahada boşanmayız :)))
Yeşil koltuk takımı aradık mağaza mağaza,yeşil huzurlu dedim ,beni huzursuz etmek için yapıyorsun dedi,ama ben yeşil olsun koltuklarımız dedim,benden bu kadar dedi.Pes ettim gül kurusu koltuk aldık.4 yıl sonra;koltuklar nerede dedi paketleyip annene gönderdim dedim.Biz nerede oturacağız dedi,yeşil koltuk takımı aldım yarın gelecek dedim .İyi yapmışsın hayatım dedi :)))
Biz koltukları alırken üstüne yatmak aklımıza gelmedi. Ama keşke gelseymiş. İkimiz de tamam dedik. Geldi koltuklar. Ama hiç rahat olmadıklarını kısa zamanda farkettik. Tam bir felaket oldu. Her gün kavga çıkıyor bu yüzden. Senin yüzünden aldık, aslında ben olsam bunu almazdım falan diyor. Halbuki ben de aynısını onun için düşünüyorum. Değil yatmak, oturulmuyor bile rahatça. Ne olacak bilmiyorum. Para da yok ki, değiştirelim.
Biz hala eve birşey alırken kavga ederiz. Bu arada 20 yıllık evliyiz:))