Bizdeki okul durumunu biliyorsunuz. Irmak okulu çok seviyor ancak ben bırakırken birkaç dama gözyaşı geliyor. Babası bırakırken neşeli olduğu için bir süre Arkın’la gidecek.
Tabii şimdi daha anaokulu… İlkokula başladığında bakalım neler olacak… Hem çok merak ediyorum hem de heyecanlanıyorum.
Okulla ilgili çok soru aldım annelerden. Tabii ki de soruları doğru cevaplayacak kişi ben değilim. Zaten kelin ilacı olsa başına sürer :)))) İşte bu yüzden, tam da bu konuda sorular geldiği dönemde posta kutuma düşen bir basın bültenini sizinle paylaşmak istedim. Umarım soru işaretlerini kaldırmanıza yardımcı olur.
Okulun ilk dönemleri özellikle okula yeni başlayan çocuklar ve aileleri için hassas bir dönemdir. Evin güvenilir, sevecen ve tanıdık ortamından sonra çok daha büyük, daha kalabalık, herkesin ve her şeyin yeni olduğu bir ortama yanında “annesi” olmadan girmek çocukta kaygı yaratır. Çocuğun zihninde “Yanımda güvenebileceğim birisi olmadan ne yaparım, ya evimi bulamazsam, servisi kaçırırsam, arkadaşlarım bana kötü davranırsa, tuvalette kimse yardım etmezse, öğretmenimin isteklerini başaramazsam…” şeklinde bir kaygı listesi uzayıp gider.
Çocukla kaygılarına yönelik sohbetler yapmak son derece yararlı. Onun duygusunu anladığınızı hissettirin. Ayrıca duyduğu kaygı ve korkunun aslında geliştirici bir durum olduğunu, daha kendine yeterli ve daha becerikli bir hale gelmesi için ortam hazırlayacağını da anlatın. Açık uçlu sorular ile öğretmeninden hangi konularda yardım isteyebileceğini, hangilerini kendisinin halletmesi gerektiğini ortaya koyun. Tuvalete girmek, ayakkabısını bağlamak gibi küçük antrenmanlarınızı ilk hafta boyunca sürdürün.
Özgüveni yerleşmiş çocuklar kolay adapte oluyor
Özgüveni yerleşmiş çocuklar bu yeni ortama, yapılan destekleyici çalışmalarla çok daha çabuk adapte olacaklar. Karşılaştıkları problemleri halledebildiklerini görmek onları rahatlatacak ve bir müddet sonra arkadaşlarını ev ortamına tercih eden, sosyal olarak program yapmak isteyen bireyler haline gelecekler.
Kaygı düzeyi çok yüksekse…
Kaygı düzeyleri yüksek çocuklarımız için ise ailenin, okulun rehberlik servisinin ve sınıf öğretmeninin işbirliği içinde olması ve süreci iyi yönetmesi gerekli. Burada kritik davranış, ailenin okula ve okul yönetimine duyduğu güvendir. İşbirliği ve tutarlı davranışlar sorunu çözer. Ancak çocuğun kaygı durumu devam ediyor, sınıfa girmiyor, aktivite ve oyunları reddediyor, ağlama ataklarını sürdürüyorsa ısrar etmek fayda sağlamaz. Çocuk okula duygusal ve psikolojik olarak hazır değildir. Bu aşamada çocuk kendini hazır hissedene kadar çocuk terapi merkezlerinden destek almak, okul olgunluğunu ve özgüveni pekiştirici çalışmalar yapmak daha sağlıklı olacak.
Beni tanıyanlar çok iyi bilirler ki, uçakla aram iyi değildir. Binerim, ama nasıl bindiğimi siz bir de bana sorun. Birden gelen korku, yıllarca uzak...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Nasıl anlatsam, nereden başlasam… Hangi birine dönsem. Bu nedene artık bu şekilde cevap vermek istedim. Sizin için de daha kolay olur. Artık düzenli olarak...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
Merhaba. kalev e öi verdiniz ?
Henüz karar vermedim 🙂