Onlarca seminere gittim, kitap okudum. Biliyorum, çok dikkat etmeliyiz çocukların yanında konuşurken. Gayet de dikkat ediyorum. Ediyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Fakat bilgisayar olmadığımız için de arada patlıyoruz.
Nihayetinde insanım. Bir yere kadar tutabiliyorum kendimi. En çok da araba kullanırken bozuluyor ağzım. Yok yok, küfür etmiyorum. “Öküz” diyorum ama. Hayır öküzün günahı ne, kendi halinde bir hayvan da, takmışım işte ona. Birden yola çıkanlar, kendini arabanın önüne atanlar, yol vermeyip üstüme üstüme gelenler, arabadan çocuğu indirirken sabredemeyip kornaya asılanlar, daracık sokakta hızla gidenler. Irmak arabadayken çok geriliyorum bu üstüme gelinmesi durumuna. En başta, çocuk korkuyor. Geçenlerde bir kamyon, bile bile geldi üstüme. Çocuk çığlıklar atıyor, bize çarpacak diye bağırıyor. Arabadan indiriyordum, kapıcı açıktı. Ki gerekten maksimum 20 saniye sürüyor inmemiz. O açık kapının yanından hızla, resmen teğet geçerek gitti bir araba. Ben de tabii tutamadım kendimi “öküz” dedim.
Böyle böyle oluyor işte kaçıyor iki dudağımın arasından. Hiç söylememişti Irmak. Kaydettiğini biliyordum da, kullanmaz diye düşünüyordum.
Aaa, bir baktım ki geçenlerde, oturduğu yerden “oğlak” diye bağırıyor.
“Neden” dedim? “Sen kızınca öküz diyorsun ama çocuklar öyle demez” diye. Ben aldım dersimi oturdum. Ama kahkaha da atmadım değil, yalan söyleyemeyeceğim.
Kulağıma bir kez daha küpe oldu, kopyalama durumu. Şimdi iyice tutuyorum kendimi de, bakalım nereye kadar? Yoksa ben de mi oğlak desem?
Nasıl da kaydediyorlar her şeyi… Dün gece karnı ağrıdı. Neresi diyorum, “komple” diye cevap veriyor. Komple? 5.5 yaşında bu kelimeyi kullanmadığıma eminim. 🙂 Bu da itiraf olsun işte benden… Artık içinden konuş Şebnem. Sinirlenme. Hep sakin ol. Peki, mümkün mü? Göreceğiz 🙂
Az çok gelecek eleştirileri de biliyorum, “utanmadan yazdın mı bir de bunu” diye. Varsın gelsin. Mükemmeli oynamıyorum, oynayamam, olamam… Hatalarımdan ders çıkarsam, hatalarımla gerçek bir insan olsam, bana yeter…
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...