Seminer

Ölüm, çocuklara nasıl anlatılır?

En zorlandığım konulardan biriydi “ölüm”ü anlatmak. Hâlâ da öyle aslında. Ne zaman sorsa içime fenalık geliyor, ne zaman açıklamak zorunda kalsam kalbim acıyor. Şu anda bu yazıyı hazırlarken bile gözlerim doldu açıkçası. Ama anlatıyorum. Anlatırken de hissettiklerimi belli etmiyorum ki endişelenmesin. Umarım bunu becerebiliyorumdur. Biliyorsunuz,  Psikolog/Aile Danışmanı ve Oyun Terapisti Damla Doğru yazıyor bloguma. İşte en son bu konuyu kaleme aldı. Bütün çocukların sevdikleriyle çok uzun yıllar bir arada yaşaması ve bu soruyu tecrübe etmemesi, sadece “soru olarak kalması” dileğiyle…  

Şimdi kaçayım, sözü kendisine bırakayım…

Çocukların en büyük meraklarından biri de ölüm kavramıdır. Çocukların bu konuya dair merakları genellikle bir yakınlarını kaybetmelerinin sonucunda oluşur ve ölüm kavramına dair soruları artar. 2-3 yaş çocukları ölümü uzun bir uyku olarak değerlendirir. Ölen kişinin yeniden uyanacağına inanır. 4-5 yaşından itibaren ölen kişinin yeniden gelmeyeceği gerçeği kabul edilir. Bu gerçeği anlayan çocuk anne ve babasını kaybetmeye, yalnız kalmaya dair yoğun korkular yaşayabilir.

Çocukla iletişim kurulabildiği andan itibaren bir yakınının kaybı durumu çocuktan saklanmamalı. Çocuğa bu konuda yapılan açıklama yaş düzeylerine göre farklılık göstermeli. Küçük yaşlardaki çocuklara ölüm kavramı anlatılırken hayvan ve bitkilerden yola çıkılabilir.

“Bir saksı bitkimiz var ve biz ona çok iyi baksak bile bir gün gelecek, yaşlanacak ve ölecek.

Bazen de biz o bitkiye çok iyi baksak dahi biri istemeden ona çarparak devirebilir,

ona bir daha yaşayamayacağı şekilde bir zarar verebilir

ya da bitkimiz böceklenip, hasta olabilir.

İşte insanlar da böyledir.

Bazen çok uzun süre yaşarlar, yaşlanarak ölürler.

Bazen de hastalanır ya da kaza geçirir ve daha erken ölebilirler.

Hepimiz bir gün öleceğiz ama şimdi ailemiz bir arada ve mutluyuz.”

 

  • “O çok uzaktan seni izliyor” gibi açıklamalardan kaçının. Soyutlama yapamayacağı dönemde çocuğa verilen soyut bilgiler, çocuk tarafından anlamlandırılamaz ve bu durum çocuğun kaygısını artırır. Hatta bazı durumlarda obsesif (takıntılı) düşüncelerin oluşmasına neden olabilir. Göremediği bir kişinin onu izlediğine inanan çocuk, çok uzun seneler boyunca birileri tarafından izlendiğini düşünerek yaşayabilir.
  • Ölümün ardından çocuğa baskı kurarak mezara gitmeye zorlamak, yoğun bir matem yaşamasını beklemek çok yanlış.
  • Aynı zamanda yakını ölen çocuklara aşırı korumacı bir tutum sağlamak yerine durum normalleştirilmeli ve eski ilişkiler aynı şekilde devam ettirilmeye çalışılmalı.

 

 

Damla Doğru’ya ulaşmak isterseniz

Instagram: https://www.instagram.com/psikologdamladogru/

Facebook:  https://www.facebook.com/psikologdamladogru/

 

 

Görsel http://www.entrypoint.cz/english/blog/what-was-first-question-or-answer/ adresinden alınmıştır.

2 Yorum
  1. Yasemin 8 yıl ago
    Reply

    Çok yakın bir zamanda neredeyse her günümü birlikte geçirdiğim bi yakınımı kaybettim arada aklıma geldikçe ister istemez kendimi tutamayıp 6 yaşındaki kızımın yanımda ağlıyorum. O da gelip anne ağlama bak dua et rüyanda görürsün özlemezsin diyor. Yavrum beni teselli etmeye çalışıyor

    • admin 8 yıl ago
      Reply

      başınız sağolsun…

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı