Çok fotoğraf paylaşıyorum, görüyorsunuz sizler de. Irmak kimi zaman bebeklerle oynuyor, kimi zaman da “erkek oyuncakları” denilen, ki ben bu tanıma karşıyım, oyuncaklarla. Bazen güllü etekler giyiyor, bazen sırf erkek reyonundan aldıklarını. Karışmıyorum. Bana da çok soru geldi konuyla ilgili olarak. Ben de işin uzmanına sordum. Sözü Pakolino danışmanlarından Uzman Psikolog Melis Özmen’e bırakıyorum.
Evet uzun, ancak okumanızı öneriyorum ve aradan çekiliyorum.
Cinsel tercihin oyuncakla ilgili yok
Bazı aileler çocuklarının oynadığı oyuncaklardan ya da giymek istediği kıyafetlerden dolayı ileri dönemlerde cinsel tercihlerinin farklı olabileceğinden endişe duyuyorlar. Bu elbette hassas ve çoğu ailenin açıkça ifade edemediği bir konu çünkü bir insanın cinsel tercihinin farklı olması sanki kötü bir şeymiş gibi algılanabiliyor. Açık söylemek gerekirse, bir insanın cinsel tercihlerinin farklı olmasının, ki bunda yanlış bir şey tabi ki yoktur adı üstünde tercih, çocukluk döneminde hangi oyuncaklarla oynadığıyla, ne giydiğiyle ya da Star Wars kıyafetleri giymek istemesiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Çocukların seçtikleri oyunlar tesadüf değildir
Çocukların oyuncak seçimleri elbette ki önemli ve aslında çok şey ifade ediyor. Fakat bu bilgileri bütünsel olarak bilmeden yorumlamak yanlış olur. Bu yorumu, analizi yapacak kişi psikologlardır. Zaten ailelerin çocukların oyunlarını analiz etmesine gerek de yoktur. Sadece bilinmesi gereken şudur ki, çocukların seçtikleri ve sürekli oynadıkları oyuncaklar, oyunlar tesadüf değildir. Oyun çocuğun dilidir, oyuncaklar ise sözcükleri. Ama bu illa size bir şey anlatmaya çalıştığı anlamına gelmez. Şöyle düşünün siz bir sorun yaşadığınızda gider bir arkadaşınıza anlatır, dertleşir ve rahatlarsınız. Çocuklar ise bunu oyunlarında, oyuncaklarıyla yaparlar. Oyunun iyileştirici, rahatlatıcı ve adaptasyonu sağlayıcı gücü çok yüksektir. Bir çocuk sürekli aynı temadaki oyunu oynuyorsa, bir konu üzerinde çalışıyordur kendi iç dünyasında ve bu da iyi bir şeydir. Bu durum illa o konuyla ilgili ciddi bir problemi var anlamına gelmez. Bazen yalnızca normal gelişim döneminde ayrılık, oyuncak paylaşımı gibi zorladığı şeyler üzerine çalışıyor olabilir. Bazen bir heyecanını oyun yoluyla da yaşıyor olabilir. Bazen doktora gitmek gibi korkutucu bir şeyle başa çıkmaya çalışıyor olabilir. Ya da evcilik oynarken dış dünyanın gerçeklerine adapte olmaya çalışıyor olabilir. Kız veya erkek çocuk fark etmez bir bebekle oynarken aslında kardeş kıskançlığıyla daha kolay baş edebilmek için oynuyor olabilir.
Karışmak yok!
İşte bu yüzden çocuğun oyuncaklarına da, oyunlarına da karışılmamalı. Çünkü çocuk kendi dünyasında, kendi sahip olduğu en etkili yol olan oyunla tüm bunları çözmeye çalışırken, farkında olmadan ona engel olmuş olabilirsiniz. Örneğin sürekli evcilik malzemeleriyle oynayan, yemek yapan, evi süpüren çocuk belki de orada annesiyle özdeşim kurarak, onunla yaşadığı ayrılığı kolaylaştıracak. Buradaki ayrılıktan kastım annenin işe gitmesi, çocuğun okula başlaması gibi normal ayrılık süreçleri.
Ya da sürekli arabalarla ve tamircilik eşyalarıyla oynayan bir kız çocuk belki duygusal anlamda zorlandığı bir konu üzerinde çalışıyor olabilir. Ya da tabanca, kelepçe gibi oyuncaklarla oynayan bir çocuk aslında içindeki hepimizde olan öfke duygusunu oyun yoluyla dışarı çıkartıyor olabilir. Bu da son derece sağlıklı bir yol. Çünkü öfke duygusu sağlıklı bir şekilde dışarı çıkmadığında ve çok fazla çocuğun iç dünyasında biriktiğinde muhtemelen şunlardan biri olacaktır, çocuk arkadaşlarına ya da ebeveynlerine karşı şiddet içeren davranışlar sergileyecek, ya da bu öfke kendisine dönecek ve kendine zarar verecek. Örneğin sürekli kabız olan çocuklara da baktığımızda, öfke duygularını sağlıklı bir şekilde dışarı çıkartamayan çocuklar oluyor. Ya da tırnak yemek bu durumun daha basit gözüken bir versiyonudur.
Çocuk duygularını oyun yoluyla dışa vurur
Bir yetişkinin öfke duygusunu dışarı çıkartmasının, deşarj etmek deriz buna aynı zamanda, en sağlıklı yolu elbette konuşmak. Çocuk henüz duygularını dahi tam olarak adlandıramazken, kendini dil yoluyla ifade etmeyi hâlâ öğrenme aşamasındayken, birden bire tüm duygularını bir yetişkin gibi ifade etmesini bekleyemeyiz. Dolayısıyla çocuk gene bunu en iyi bildiği yol olan oyun yoluyla yapacaktır. Peki sadece puzzle, lego, araba gibi oyuncaklarla bunu nasıl gerçekleştirmesini bekleyebiliriz? Silah, kılıç, kelepçe gibi oyuncaklar aslında çocukların öfke gibi negatif duygularını deşarj etmeleri için birer araçtır. Bazı aileler bu araçları çocukların ellerinden alıyor, ateş ettim, vurdum, yangın çıktı gibi kelimeler, oyunlar dahi yasaklanıyor. Peki bu çocuk negatif duygularını nasıl deşarj edecek?
Çocuğunuz zaten sizin gibi olacak
Çocuğunuzun oyununda vuruyormuş gibi yapmasını mı tercih edersiniz yoksa en uç noktada gerçekten vurmasını mı? Aileler yaşadığımız dünyada haklı olarak endişeleniyorlar, silahı, tabancayı iyi bir şeymiş gibi göstermez mi bu oyuncaklar, bunun kötü bir şey olduğunu nasıl öğreteceğiz o zaman diye düşünüyorlar. Öncelikle o çocuğu siz yetiştiriyorsunuz, siz barışı savunan ve bunu yaşatan bir aileyseniz zaten çocuğunuz da öyle olacak merak etmeyin. Ben çocukluğumda silahla da oynadım, kılıçla da hiçbir zaman ailem bana bak kızım bunlar kötüdür diye bir konuşma da yapmadı. Ama bir gün olsun elime gerçek bir silah almayı düşünemem bile.
İçte biriken öfke daha zararlı
Bir de şunu düşünmenizi rica ediyorum, birine gerçekten çok sinirlendiğinizi düşünün bazen içinizden o an bir tane patlatmak gelir o kişiye ve bazen kafanızda bunu canlandırırsınız, vurmuş gibi yaparsınız ama bunu asla gerçekten yapmazsınız. Ya da patronunuza sinirlenirsiniz, bağırmak istersiniz belki kafanızda bunu canlandırırsınız ama yapmazsınız. Yalnızca “mış gibi” yaparsınız ama asla gerçek dünyaya taşımazsınız. Merak etmeyin çocuğunuz da taşımayacaktır. Sağlıklı bir şekilde deşarj olan öfkenin hiç bir zararı yoktur ama bir insanın içinde biriktirdiği öfkenin çok büyük zararları olabilir. Bazı ailelere bunları söyleyince anlıyorlar ama gene de alışkanlıklarından ötürü zor geliyor bu tarz oyuncakları almak. Ben de o zaman onlara şunları söylüyorum, elbette vahşet içeren oyuncaklar alın demiyorum çocuğunuza ama en azından su tabancası, ışın kılıcı gibi daha masum görünen oyuncaklar alabilir ya da illa almasanız bile çocuğunuz bu tarz oyunlar oynarken yasakları kaldırabilirsiniz. Biliyorsunuz yasaklar her zaman daha cezbedici kılar konuyu. Bırakın çocuğunuz içinden geldiği gibi oynasın, birine ya da kendine gerçekten zarar vermediği sürece endişe edilecek bir şey yoktur.
“Bunun kararını sen verebilirsin”
Tepki gösterildiğinde çocuğa ne denmesi gerektiğine gelince, çocuklar dış dünyada bazen sizin de yanlış bulduğunuz, onları üzen rahatsız eden bir sürü şey duyacaklar. Bu hayatın bir gerçeği ve bununla başa çıkmayı zaten öğrenmeli. Önemli olan sizin ne dediğiniz çünkü unutmayın anne baba bir çocuk için bu dünyadaki en değerli, en doğru, en mükemmel kişilerdir. (Bu durum ergenliğe kadar böyle devam eder, orada işler biraz değişiyor. 🙂 ) Bu yüzden onlar için sizin ne dediğiniz her şeyden önemli. Çocuğunuza burada şöyle denebilir “ Evet onlar bu şekilde düşünüyor, herkes istediğini düşünmekte özgür. Herkes her şeyi beğenmek zorunda değil. Mesela ben de bu kıyafetleri giymenin son derece normal olduğunu ve çok güzel olduklarını düşünüyorum. Ama biliyor musun en önemlisi senin kendin için ne düşündüğün ve neyi beğendiğin. Bunun kararını sen verebilirsin.” gibi bir konuşma hem çocuğu rahatlatır hem de kendi değerini vurgulayarak özgüven gelişimini de desteklemiş olur. Bu cümleler elbette çocuğun yaşına göre değişir, aynı tarz bir konuşma benzer konulara da uyarlanabilir.
***
Melis Özmen’e daha önce başka sorular da sormuştum. İşte o da tam burada.
Melis Özmen’le ilgili bir bilgi eklemek istiyorum. Kısa süre önce, Bağdat Caddesi Erenköy’de Kozmos Yaşam Merkezi’ni açtı. Hem çocuklar hem de yetişkinlerle oyun terapisinden çocuk yogasına, atölye çalışmaları oyun grupları, hamile yogasından aile dizimine, meditasyona, dans terapisine kadar birçok özel çalışma yapılıyor. Adres ve iletişim bilgilerine de sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz. Bunu da eklemeden edemedim. 🙂
Büyük oğlum 4 yaşında, babaannesi tüm uyarilarimiza rağmen onu prensesim diye seviyordu ve TVde prensesleri görünce oğlum ; anne bak ben de onlar gibi prensesim değil mi demeye başlayınca panikle ona pembe dahil bütün kizsal oyunları oynamasına izin vermedik, babasıyla ozdesim kurmasını sağlamaya çalıştık. Bir buçuk senedir düzeltme çabamız devam ediyor ama yanlış yapmak da istemiyorum. İlk zamanlar benim gibi anne olmak istediğini söylüyordu, her seferinde cinsiyet konuşması yaptık. Şimdi cinsiyetinin farkında ama hala pembeye düşkün ve kiz ların oynadığı oyuncaklardan arada istiyor. Mesela at istiyor ama pembe wings atı istiyor. Ne yapmalıyız, yardımcı olursanız minnettar olurum. Teşekkürler..
Merhaba. Bu bilgileri aldığım psikologun iletism bilgilerini koymustum yazının sonuna. Kendisiyle görüşebilirsniz isterseniz
Oyuncakları cinsiyetlere göre ayırmak doğru değil gerçekten de. Örneğin bebeklerle oynayan erkek çocukları bu sırada sevecen bir baba olmayı modelliyor olabilirler, ki bu bence son derece olumlu bir şeydir. Çocukların hangi oyuncaktan ne öğreneceğine müdahale edemeyeceğimizi hararetle savunuyorum.
Bu konuda ben de bir yazı çevirmiştim, ilginizi cekerse adıma tıklayabilirsiniz.