Şimdiki annelerin, yani bizim işimiz her açıdan zor. Evet çok biliyoruz, çok okuyoruz ancak bu, beynimizde fırtınalar kopmasına neden oluyor. En azından benim öyle. Mesela gündem. Şu an ne çok şey konuşuluyor değil mi yiyecek ve içeceklerle ilgili? Kafanız karıştı mı? Benimki allak bullak…
Her zaman, her fırsatta yazıyorum. Hiçbir zaman sadece organik tüketen ve tükettiren bir anne olmadım. Evet dikkat ettim ancak çok detaya da inmedim. Onun eti yenmez, bunun eti yenir tartışmalarında her türlü ette güvendiğim markaları tercih ettiğim de oldu organik aldığım da. Dondurulmuş sebze kullanmadım. Çorbalarını her gün taze taze pişirdim. Sebze yemediği için sebzeden tarhana yapan, güvendiğim bir yer bile buldum.
Yoğurt hem yaptım hem gerektiğinde hazırını verdim. Salçayı evde yapmadım, hazırını kullandım. Dengede tutmaya çalıştım. Beslenmeyi geçtim, televizyon ve tablet ile ilişkisinde de durum aynı. Yasak değil ama izleme ya da oynama süresi azdı her zaman. Ona göre uygulamalar, çizgi filmler seçtim. Yasakların her zaman daha çok dikkat çekeceğini bilen biri olarak denge kurmaya çalıştım kendimce. Kimi zaman da doktoruna sorarak. Cips istedi, evde yaptım, yufkadan yaptım, fakat bir yerde gördüğünde de önünden çekmedim, bir tane almasına izin verdim. (O “bir tane” yüzünden bir doğum gününde elinde kaseyle kapının arkasına saklanmış yerken bulmuştum.) Şimdi paket paket alıyor muyum? Hayır. Yine yufkadan yapsam da bir yerde gördüğünde bakışarak anlaşıyoruz. Ben “yasak” demediğim için ilgisini çekmiyor ve yemiyor. Çünkü o zaman ilgisini çekiyordu. “Asla yedirmem ve içirmem” dediğim şeyler var ancak liste çok da kabarık değil. Ki zaten artık 7 yaşında.
Okulda yemek yiyor, tek tek sorgulamıyorum. Arkadaşının doğum gününe gittiğinde olanları yiyor. Evde de zaman zaman tatlı kaçamaklar yapıyoruz. Yeter ki süt içsin diye kakaoya izin veriyorum. Neye dikkat ediyorum biliyor musunuz? Kendime de hayret ediyorum. Eskiden bu kadar etiket okumadığıma şaşıyorum. Şimdi sanki bebekken olduğundan daha titizim, oysa sözümü geçirme çizgimi çoktan geçtim.
Birbiri ardına her bir sektöre ait marka için çıkan haberler, beni benden alıyor. Bir bakıyorum, kalkmışım evde ne var ne yok arkasını okuyorum. Annemlerin zamanına özeniyorum. Sosisli makarna yaparken bize, belki bizim kadar soru işareti yoktu kafalarında. Hatırlıyorum yerdik çok küçükken de. Ya da ilkokulda kapıda bekleyen Zeki Amca’dan annem “sakın almayın” dese de leblebi tozu, renkli lokumlar alırdık. Tüp çikolataları yerdik eve gidene kadar. Şimdi babam Irmak’a aldığında “aman dur bari bakayım” diyorum. Tabii o Irmak’a verdikten sonra ne fayda benim bakmam? Yine babam 🙂 pasta aldığında az yiyor, “annem istemiyor, sağlıksız” diyor. Sanırım aldı mesajı. Şu kadar söyleyeyim, elimden geldiği kadar dikkat ediyorum. Elimde geleni yapıyorum. Fakat bir yere kadar.
Bebeklik döneminde de öyleydi. 11 ay emzirdim. Emzirdiğim zaman çok kusardı, mama takviyesi yapardım. Hatta kusmasını engelleyen mamalar, devam sütleri bakardım. Her çeşidini denemiştim. Hem emzirdim hem de takviye yaptım. Karışımlar yapardım da alırdım da. Şimdi geriye dönüp baktığımda “ya şöyle olduysa” diye kendimi de kemirmiyorum. Öyle gerekiyordu ve yaptım. Sütüm hiç gelmeyebilirdi. Nitekim ben sadece bir ay anne sütü alabilmişim. Benim de sütüm hiç gelmeyebilirdi.
Uzmanlar farklı şeyler söylüyor. Birinin yediğine diğeri yeme derken, çıkan bir haber her şeye yansıyabiliyor. Ne oluyor? Annelerin kafası karışıyor. Hele ki yeni annelerin. Hele ki süt takviyesi veren annelerin. Bir yanda çeşitli yağlar hakkında çıkan onca haber diğer yanda başka bilgiler. Benim bile kafam bu kadar karışıkken, yeni anneleri merak ediyorum.
Gündemde o kadar çok konu var ki, neye bakacağımı şaşırdım. İş yiyeceklerden başlamış bebek bezine, mamaya kadar varmış. Konu da karışık. Mevzu bahis yağın birkaç adı var. Kimi “kim bilir diğer yedirdiklerimizde ne sorunlar vardır, bu kadar takılmamak gerek” derken kimi de “bu konu önemli araştırmak lazım” diyor. O yüzden geçtim bilgisayar başına, oturduğum yerden baktım bazı firmaların içeriklerine. Zaten Google’a yazdığınızda görselleri tek tek incelerseniz siz de göreceksiniz. Biraz küçük, yakın gözlüğü olsa iyi olurdu (Yoksa ben yakın gözlüğü mü dedim??????) ancak büyüte büyüte okuyabildim. Bazılarını okuyamadım, gittim baktım. Benim gördüğüm, Similac’ın içeriğinde hurma yağı (yani konuşulan adıyla palm yağı) olmaması. Web sitelerinde de öyle yazıyor.
Bebek mamalarında hurma yağı varsa ne olur?
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğunbakım Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Merih Çetinkaya: “Bitkisel kaynaklı bir yağ olan hurma yağı anne sütündekinden yapısal olarak oldukça farklı. Bu yapısal fark yüzünden hurma yağının içindeki bazı yağ asitleri (palmitik asit) bebeğin bağırsaklarında kalsiyum ile birleşerek, kalsiyum sabunu oluşturuyor. Bu da bebeklerde kabızlık, gaz sancısı, geri çıkarma gibi sorunlara yol açarken, kalsiyum ve değerli yağların emilimini de azaltıyor.” Detaylı haberi buradan da okuyabilirsiniz. http://www.sozcu.com.tr/2016/saglik/devam-sutlerindeki-bu-yaga-dikkat-1567214/
Ancak diyorum ya “bu benim gördüğüm, okuduğum.” Lütfen siz de araştırın. Gözümden kaçmış olabilir. Ben “yaptıklarım doğru, siz de böyle yapın” demiyorum. Kendimi anlattım. Arkın’la verdiğimiz kararları yazdım. Herkese göre değişir doğrusu yanlışı. Yukarıda da dediğim gibi, hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Hatta böyle yazarken bu kadar rahat göründüğüme bakmayın, o benden daha rahat. Kaşım gözüm oynuyor bazen aldıklarını görünce. Merak ediyorum siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? “Asla”larınız var mı? Her etiketi detaylarıyla okuyabiliyor musunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Okulun kapisindaki Zeki amca mi? Yoksa siz de levent ilkokul (simdiki adi Lutfi Banat) da mi okudunuz? Ben de horozlu seker alirdim bir de renkli lokumlardan 🙂
Yok Göztepe’de Örnekal mezunuyum