Biz Cimcirik & Ben

Şaşkınım…

kaza

Neden biliyor musunuz? Boğaziçi Köprüsü yolunda ön koltukta çocuk görünce polisi aradığım için haksız bulundum. “Anne baba ile empati yapmıyormuşum, önce uyarmalıymışım…”

  1. Empati yapmak ne harika. Ama bunda empati yapacak bir durum yok. Ön koltukta çocuk oturmaz. Oturamaz. Empati yapmayız, ancak gereksiz zamanlarda “empati” kelimesini düşürmeyiz dilimizden…

  2. Nasıl uyarayım? Köprüye girerken camı açıp yan araba ile konuşayım mı? Ben de evlat taşıyorum arabamda. Arka koltukta, kendi koltuğunda, kemeri bağlı… Onun hayatını neden riske atacağım?

Kusura bakmayın ama bu büyük bir ihmal.

Hatta bana göre bu durum aynen şunla eş değer: Eşine şiddet uygulayan birini görüp de polis çağırmamak… Uyarılır mı o sırada? Açıkçası ben öyle bir durum görsem, uyaramam. Gözü dönmüştür, bana da saldırır. Silahı var mıdır? Tonla soru geçer aklımdan. Ararım polisi.

Ayrıca uyarmak her zaman işe yarıyor mu? Ben gideceğim “Ay hanımefendi, karışmak gibi olmasın, ama ön koltukta çocuk oturtmayın” mı diyeceğim? “Sana ne” der, kestirir atar. Sonra olan çocuğa olur. Anne baba kemeri takılı olduğu için sarsılmaz, çocuğun başına neler gelebilir. Hava yastığının açılmasını düşünemiyorum bile.

Karışmak, benim her zaman yazdığım ve hoşlanmadığım bir konu. Fakat bu “ay tavuk mu yediriyorsun, fast food mu yedirdin çocuğa, bak hâlâ pusete mi biniyor, ay annesi çok kilo almış” gibi bir karışma değil bu. Bu, toplumun bilinçlenmesi gereken bir konu.

Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Kim bilir ne hatalar yapıyoruz? Ben neler yapıyorumdur. Fakat göz göre göre risk almak, başka bir konu. Mesela ben yokken, Irmak bir arkadaşımın ya da akrabamızın arabasında koltuksuz oturursa, kemeri takılmazsa… Bunları kura kura yaşıyorum. Kısa mesafede olmasa bile en azından kemer takın diyorum. Ki biz anne ve babası olarak oto koltuksuz asla bir yere götürmüyoruz. Hatta bize daracık sokakta karşıdan karşıya geçerken araba çarptığından beri araba kullanamaz oldum. Dün gittiğim yerden dönemeyeceğimi anladım, Arkın geldi aldı bizi. O kadar huzursuzum direksiyon başında o günden beri… Ne zaman ne olacağı belli olmaz, Allah korusun. Fakat kurallara uyarak, önlem alarak riskleri azaltabiliriz…

Bazı şeyler göz göre göre oluyor dedim ya, işte ön koltukta, kucakta, çocuk oturtmak da bunlardan biri. Baba arabayı kullanıyor, çocuk önde annenin kucağında. Köprü geçiyorlar bir de, ara sokakta da gitmiyorlar, otoparkta da değiller… Ya da camdan sarkan çocuklar… Örnekler öyle çok ki!

Ağlamadı da bahane olamaz… Irmak da çok ağladı. 1.5 yaşındayken Çanakkale’ye gidene kadar ağladığını bilirim bir gece. Almadım koltuğundan. Almam da…

Beni eleştirmek yerine, “ispiyonculukla” suçlamak yerine, bunu nasıl herkese öğretebiliriz, ona harcayalım enerjimizi.

Biz ne kadar iyi araba kullanırsak kullanalım, karşıdan, arkadan gelenlere de güvenmeyelim! Öyle huzursuzum ki direksiyon başında, anlatsam, sayfalara sığmaz…

Bir de, bunlar bazılarını kızdıracak, sert gelecek biliyorum ama… Eğer o arabayı alabiliyorsak, oto koltuğu da alabiliriz. Bu benim için sürekli maddi konulardan şikayet edip, en kralından akıllı telefon kullanan, hatta bir de 3G için ayrı ücret ödeyen kişilerin yaptıklarıyla aynı şey. En pahalısı olmasına gerek yok. Bir oto koltuğu, bir kemer, ne hayatlar kurtarıyor…

Nefret edenlerim artmıştır şimdi… Eskiden üzülürdüm. Çok da kırılırdım. Ağladığım çok olmuştur. Sonra, en tatlı paylaşımın altında bile art niyet arayanlar gördükçe, sadece eleştirmek içim yazanları fark ettikçe üzülmemeye başladım. Aynen böyle düşünüyorum. Bu ön koltuk meselesi için düşüncelerim asla değişmeyecek.

3 Yorum
  1. Cennet 9 yıl ago
    Reply

    Sonuna kadar haklısınız. Cocuklarimizin güvenliği her seyden önemli. Anne baba olmak bazen onların iyiliği için sevmedikleri şeyleri de yapmayi gerektiriyor. Benim kızım 9aylik. Sık sık seyahat ediyoruz. Uzun süre pusette oturmayi sevmiyor sirti terliyor aglamaya basliyor. Ben de dayanamayip aliyordum kucagima bir süre sonra. Bu yazinizdan etkilendim, bundan sonra kesinlikle kucagima almayacagim. Hassasiyetinize ve her türlü yoruma rağmen düşüncenizi kararlılıkla savunmaniza hayran kaldım. Tebrik ederim.

  2. İlke 9 yıl ago
    Reply

    Sizinle sonuna kadar aynı fikirdeyim. Görümcem yaklaşık 8 sene önce bir kaza geçirdi iki çocukla. Biri 8 aylık diğeri 4.5 yaşındaydı. Her ikisi de oto koltuğundaydı. Karşı şeritten bir araba kontrolü kaybedip uçarak ve ters bir şekilde bizimkilerin aracına çarpıp sonra döne döne yuvarlanmış. Sonuç allaha çok şükür herkes sağ. Burunları bile kanamadı o bebelerin.. elbet şans önemli… önlemler alınmasaydı şans neye yarardı. Diye soruyorum. Benim de bir oğlum var 4 yaşında. Oto koltuğu dünyanın neresine gitsek kedi eniği gibi yanımızda… hatta eşim havaalanında çocuk kaybolur bu koltuğa bir şey olmaz der.. neyse lafı çok uzattım. Ama biz bir grup uzaylı anne olarak bu tepkilere göğüs gereceğiz ve gelecek nesillere bizim gibi insanlar yetiştireceğiz. Son bir sözüm daha var. Ağlama konusu ile ilgili.. çocuk ağladı diye ön koltukta oturabiliyor. Ama elinde makas, bıçak görünce o analar çocuğun elinden kapıp ölesiye ağlasa vermiyor. Biri bana bu ironiyi açıklasa mutlu olacağım.

  3. esin 8 yıl ago
    Reply

    ahhhh o aileleri valla ne yapsak bende bilmiyorum ….cocuklar babanin kucaginda araba kullanan mi istersiniz kopru yolunda annesinin kucaginda on koltukta oturan mi cocuguna araba kullandiran mi ehliyetsiz …gercekten sinir oluyorum. en cokta bunlarin gorulmemesine…sorsaniz cocugumu cok seviyorum bu mu sevginin gostergesi…ben cok bilirim aile buyuklerim ile kavga ettigimi sebebi cocugu kucagina al da bir kisi daha binsin arabaya diye..kusura bakmayin cocugum koltugunda oturacak kucagima alamam arabada yer yok baska derim her zaman :))))

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı