İçim kopa kopa okudum, hâlâ da kopmaya devam ediyor… Ben bakıcı yok bu hafta, kız kiminle kalacak derken, o aylardır çocuğundan uzakta, sadece sesini duyarak iyileşmeye çalışıyor. Saçma sapan şeylere kafa yorduğum için kendimden utanıyorum şu an!
Gamze’nin oğluna sarıldığı gün, ben de huzur dolacağım. En çok da o huzurlu olduğu için, sevinçten ağlayacağım bu kez…
Gamze’ye bu kadar bağlanmamın nedeni biraz da farklı. Çok sevdiğim, çok ama çok sevdiğim birinin, gencecik 34 yaşında bir kadının 14 aylık oğlunu bırakarak gitmesini izlediğim için, Gamze’nin başarmasını o kadar istedim ki. Pis hastalık Arzu Abla’yı o kadar kötü yakalamıştı ki, o başaramadı. Kardeşinin, eşinin, akrabalarının denemediği yöntem, gitmediği doktor kalmadı ama olmadı işte, olamadı. Şimdi Gamze bu hastalığı yendiği için, Arzu Abla’nın da olduğu yerden sevineceğine eminim.
Ayşe Arman çok güzel yazmış. Okumadıysanız, siz de bir bakın…
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=21874398