Biraz da sağlık...

Ses verelim, sesleri olalım

Engellerden bahsediyorum, sık sık dile getiriyorum, sizlerden gelenleri yayınlıyorum. Geçen hafta benim de moderatör olarak görev aldığım Çocuk ve Aile Fuarı’nın ardından işitme engellilerin yaşadıkları sorunlar hakkında çok şey öğrendim. Bilgilendim. Daha doğrusu “farkına vardım.” Mesela siz sokakta gördüğünüz her 25 gencin birinin kulağında işitme cihazı olduğunu biliyor muydunuz? Açıkçası ben, bilmiyordum. Ayıpladım kendimi. Neden bu zamana kadar bu kadar detaylı bilgiye sahip olmadığım için utandım. Facebook sayfamda sıklıkla yazıştığım Hanife Hanım’la fuarda tanışma fırsatı buldum. Bizimle hikayesini paylaştı.  Sizlere de duyurmak benim görevim. Lütfen ses verelim, ses olalım… Böyle durumlarda “iyi ki sosyal medya var” diyorum. Blogda ve Facebook’ta yazıyla ulaşıyoruz herkese, bu kez Instagram’da bir video yayınladım. Elimin uzandığı her yere yetişmek istiyorum. Çok etkilendim. Çok… 
Merhaba. Ben Hanife Güneş.
Size işitme engelli bir babanın kızı ve işitme engelli bir kızı olan anne olarak yazıyorum.
Babam ne implantlı, ne de cihaz kullanıyor. Hiç eğitim almadığı için ne işaret dili biliyor ne okuma yazma. 🙁 Biz babamla kendi geliştirdiğimiz bir dille anlaştık yıllarca … Bu konularda çok da bir bilgimiz yoktu maalesef …
Taaaa ki yedi buçuk yıl önce kızım Zülal doğana kadar .. Büyük bir heyecanla ve mutlulukla bekledik doğumu tabii ki. Hamileliğim boyunca her şey yolunda gitti.
05.05.2010 günü kızım aramıza katıldı . Doğumun ertesi sabahı bu acı gerçekle yüzleştik . Kızımın işitme engelli olabileceğini söylediler. O günden itibaren hayatımız çok çok değişti.
27 yaşında yeni anne olmuş biri… Umutlar, hayaller… Hepsi yerini farklı duygulara bıraktı . Anne olmanın heyecanını, lohusalığı hiç yaşayamamak varmış nasibimizde.Art-arda yapılan testler … O hastaneden o hastaneye sevkler… Sonuçların yanlış çıkmasını umut ederek kucağımızda minicik bir bebekle geçirilen tam beş ay… Memleketimiz Bartın’da doğum yaptığım için büyük bir ile sevk edilmemizle uzun yollar ve derin düşüncelerle geçen zaman…
Devlet hastanelerinde bu işler hiç de kolay ilerlemiyor. İki- üç ay sonrasına verilen randevular, git geller, gerçekten çok zor zamanlar…
Neyse ki bir tanıdık vasıtasıyla bu işin ehli olan bir doktorla tanıştık ve çok kısa bir süre hatta bir gün içinde kızımızın ileri derecede işitme kaybı olduğunu, hemen cihazlandırılıp eğer fayda görmezse implant olması gerektiğini öğrendik .
Beş buçuk ay sonra tam olarak durumun ne olduğunu ve nasıl bir yol izleyeceğimizi kesin olarak öğrenmiştik.
Hemen cihaz temin edip kullanmaya başladık.
İşte tam da burada yeni zorluklar bizi bekliyordu çünkü cihaz alma işi neredeyse tamamen ailenin bütçesine düşüyor. SGK’nın yaptığı ödeme çok az. Bu hemen hemen bütün ailelerin yaşadığı büyük bir sıkıntı. Eğer paran yoksa çocuğun sessizliğe mahkum olabilir. Bu aile için çok zor tabii ki. Öncelikle bu konuda bir iyileştirme yapılması en büyük öncelik olmalı. Çünkü erken tanı ve erken cihazlanmayla çocuklarımız engelli olmaktan kurtulacaklar.
Cihaz için kullandığımız pillerin temini de tamamen bize ait. Bu durumda yine paran yoksa ve pil alamıyorsan çocuğun bir süre duymaya ara vermek zorunda kalıyor.
Hem engelli olup hem de hiçbir engelli hakkından yararlanamayan bir durumda kalıyoruz maalesef .
Nasıl ki hasta olup doktora gittiğimizde ilaçlar SGK tarafından karşılanıyorsa biz de cihaz bakımı, tamiri ve pil temini konusunda desteklenmek istiyoruz.
İmplant kullanan ailelerin de durumları bizden farklı değil maalesef, hatta onlar için bu yük çok daha ağır. Ameliyat olurken ödenmesi gereken farklar, yedek parçalar, bozulan implantın tamiri, pilleri vs. Birçok yük ailede…Çok yakın arkadaşlarımdan biliyorum ki bu masraflar için alınan borçlar, çekilen krediler derken normal yaşantımız daha da zor hale geliyor.
Her anne baba çocuğu için en iyisini ister muhakkak. Ama bizimki iyisini istemekten ziyade herkesin zaten sahip olduğu bir şey: Çocuğumuzun duymasını sağlamak. Bu konuda çocuğumuz için ne gerekiyorsa tabii ki yapmak bizim asıl görevimiz.
Ruhen bu durumu kabullenip, süreci atlatmaya çalışırken bir de maddi sıkıntılarla uğraşmak iki kat yıpranmamıza neden oluyor.
Özel eğitim ve rehabilitasyon konusunda da çok kısıtlı bir zaman hakkımız var. Bu süre kesinlikle çocuklarımız için yeterli değil. Daha fazla eğitimle çok daha hızlı yol almamız mümkün. Eğitim her işin başı. Eğer yeterli ve çocuğun düzeyine uygun bir eğitim verilirse “engelli” olmaktan çok uzak bireyler yetiştirilebilir.
Her şey geleceğimiz çocuklarımız için …
İyi ki hayatım da biricik kızım Zülal var 💕
O bizim şansımız , onunla bir sürü yeni şey öğreniyoruz. Hiçbir zaman “işte buraya kadar” demeyeceğiz, çok bilmiş 🙂 kızımla: güzel zamanlar geçireceğiz .
İyi ki varsın Zülal…
Evet, iyi ki varsın Zülal…
Benim de bir isteğim var. Bu yazıyı okumanız, çok kişiye duyurmanız. Hatta dinlediğim bilgileri paylaştığım bu yazıyı da. Çünkü iş cihaz takmakla, koklear implantla bitmiyor. Ya sonrası? ya kalabalıkta yaşananlar? Ya birbirine karışan sesler? Hatta yazıdaki videoyu da izlemenizi istiyorum. O zaman yaşanan zorlukları daha iyi anlayacağız. Hep beraber… 
Hanife Hanım’a da bizimle yaşadıklarını paylaştığı için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.  Ve engellilerle ilgili her konuda gücüm yettiğinde elimden geleni yapacağımı bir kez daha söylüyorum. bir sihirli değnek olsa ya…
2 Yorum
  1. Selin ozer 7 sene ago
    Reply

    Şebnem hanım merhaba, eşim büyük bir işitme cihazı markasının Türkiye satış müdürü. Hanife hanıma ve Zülal’e destek olmak istiyorlar. Nasıl iletişime geçebiliriz aileyle?

  2. Ceren 7 sene ago
    Reply

    Ah Hanife hanımcım,canım Zülal sizler ses olun hepimize,Şebnem iyiki varsın,anlatki bilelim duyalım yardım edelim.Keşke tam anlamıyla sosyal devlet olabilsek,keşke herşey zamanında beklemeden geciktirmeden en erken tedaviyle sonuçlansa…Maddiyat gerçekten çok önemli,olmayan ne yapacak,yazık günah insan ziyanı,çoluk cocuk ziyanı…Umarım herşey istediğinizden de güzel olur.Sevgiler…

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı