Irmak yaşındayken annem sofrayı hazırlamamı istediğinde çok mutlu olurdum. Kendimi öyle önemli hissederdim ki. Sonra büyüdüm, bakkala da gitmeye başladım.
“Koş bir ekmek al gel” cümlesi, özgüven fırlamasına neden oluyordu. Abimle kavga ediyorduk kim gidecek diye.
Büyüdükçe, bu hevesle yapmaların yerini “offf yine mi ben” cümlesi aldı. Hatta abimle ettiğimiz kim gidecek kavgaları, “kim gitmeyecek”e dönüştü. Annem çok istemezdi bizden ev işi, ders çalışıyoruz diye de dokunmazdı. Sonra ikimiz de hemen iş hayatına atıldığımız için yine dokunmadı. Tabii ki elimizden geleni yapıyorduk… Fakat
Irmak, şu an çok hevesli. Aynı bizim o zamanlarımız gibi. Masa hazırlamak özellikle en sevdiği konu. Amerikan servisleri de o seçiyor, bardakları da. Kimin nereye oturacağına o seçtiği renge göre karar veriyor. Baktım geçen gün kağıt havluyu peçete gibi katlamış, tabakla bıçağın arasına koymuş. “Bak restoran gibi yaptım” dedi. Ben de ne kadar beğendiğimi söyledim. Hiç “bak olmamış, bıçaklar yamuk” gibi yorumlar yapmıyorum. Nasıl hazırlıyorsa, öyle kalıyor. Zaten önceleri tabakla bıçak arasında daha çok mesafe vardı. Benden göre göre azalttı. (Bu arada bendeki takıntı, keskin olmasa dahi bıçağı mutfaktan salona götürmesine hâlâ izin veremiyorum. Taşıması benden, yerleştirmesi ondan.)
Hangisi nereye hep karıştırıyordu. “Bak” dedim, “çatal sola, kalbinin olduğu tarafa”. Baktım, masanın başına geçmiş, kalbini yokluyor, sonra çatal koyuyor. Kimseninki karışmasın diye bardakları ayrı ayrı düzenliyor. Nasıl da mutlu oluyor bunları yaparken… Misafir geleceği zaman da düzeltmiyorum hiç arkasından. Hevesini kırmam, başardım hissine zarar vermek istemem.
Sayın cimcirik… Sen şimdi hevesle sofra hazırlıyorsun, benimle çamaşır katlıyorsun, bakkala gitmek için gün sayıyorsun da, birkaç sene sonra oflamalar, poflamalar başlayacak. Biliyorum. Bilmekten öte, eminim. 🙂
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...