“Anne su versene”
“Efendim Irmak. Nasıl isteyecektin?”
“Anne su verir misin?”
“Nasıl isteyecektin? Ne söyleyecektin?” En sık kullandığım iki cümle bunlar sanırım.
Bencilce gelecek ama yalnız değilim ve bu beni rahatlatıyor.
Arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde bakıyorum, onlarda da var aynı şey. “Teşekkür etmeyi unutma, lütfen demeyi unutma…” Tembih üzerine tembih. Hepimiz sürekli bir şeyler tembih eder olmuşuz. Hatta konuşmaya da gerek yok. Sitem dolu bir bakış da aynı görevi görüyor. Zaten öyle söyledikten sonra suçlu suçlu yüzüme bakınca, anlıyor beni.
Baktım ki ikimiz yalnızken gerçekten de daha kibar konuşuyor. Okulda da öyleymiş. Fakat kalabalıkta iş değişiyor. Benim günlerdir yalnız tatil yaptığım uslu kızım gidiyor, hoop başka bir çocuk geliyor. Bu durum bize özel değil biliyorum da, konuşma neden değişti onu anlayamıyorum. Birçok şeyi anlayamadığım gibi.
“Bir de bu kadar düzeltmek ne derece doğru, bırakayım kendi farketsin” diyorum, olmuyor. Yeniden başlıyorum.
Biz şimdi bunu söyleye söyleye mi öğreteceğiz? Bu da bir dönem mi? Bana nasıl söylediğini de geçtim, benim içim sorun değil çünkü. Ancak başkalarıyla konuşurken önemli. Kendisi için önemli.
Öpmez kimseyi, sarılmaz. Öpmek zorunda değil. Ben de sevmem zaten herkesi her gördüğümde öpmeyi. Onlara tamam. Ancak buna tamam değil. Bunu düzeltmek, doğrusunu hatırlata hatırlata öğretmek gerek. Hepsi kendisi için. Gelecekteki hayatı için. Aynısını çocuğuna yaptığı zaman anlayacak beni, içim rahat. 🙂
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...
biz de başladık, ‘annecim bana su verer misin’ le…
bişey verdiğimde ‘teşkür ederim’
demeyi genelde hatırlatıyorum…
😀