Biz Cimcirik & Ben

Türkiye’de kadın olmak…

Bu yazıyı Benimgibi için yazmıştım… Ancak buradan da paylaşmak istedim. Kadın olmak harika olduğu kadar zor da. Hele ki bence bu ülkede kadın olmak, en zoru…

Sizi de bir kadın doğurdu!İyi bir okul mezunu, eğitimli, iş hayatına erken atılmış, çevresi geniş, evli bir kadın, anne… Tamam öyleyim. Şimdi çevreden gelen sorulara bakalım bir de…

Kadın olmak şahane, anne olmak nefis. Anneliği bana tattırdığı için kadın olmaktan dolayı gayet mutluyum. “Şansım olsa erkek olurdum” diyenlere katılmıyorum. Nefis olmasına nefis ancak bir o kadar da zor kadın olmak…

Google’a sordum…

Hiç Google’a “Türkiye’de kadın olmak” diye yazdınız mı? Az önce yazdım. Karşıma 5.480.000 sonuç çıktı. İşte ilk 2 sayfadan bazı başlıklar ve ilk satırları…

– Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evleniyor.
– Türkiye’de kadın olmak, yeri gelince en kutsal varlık olan “ana” olmak fakat en çok da küfür edilen insan olmaktır.
– Türkiye’de kadın olmak, boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır.
– Türkiye’de kadın olmak; doğduğun zaman annenin babanın yüzünde buruk bir gülümseme, annenin mahcubiyeti, babanın kızsam mı üzülsem mi bakışlarını görmek, birkaç kişinin ağzından dökülen “yine mi kız, olsun sağlıklı olsun da” sözlerini duymaktır.
– Türkiye’de kadın olmak kısıtlanmaktır. Rahat gülememek, rahat ağlayamamak, rahat konuşamamaktır.
Daha fazla bakasım gelmedi. İçim şişti. Kalktım bilgisayarın başından. Gayet modern bir çevrede yaşadığımı zannederken karşılaştığım soru(n)ları düşündüm. Önce bana dışarıdan bir bakalım: İyi bir okul mezunu, eğitimli, iş hayatına erken atılmış, çevresi geniş, evli bir kadın, anne… Tamam öyleyim. Şimdi bu çevreden gelen sorulara bakalım bir de.

Hiç yakışıyor mu?

Arkın burada yokken sen bir yere gitmeyeceksin herhalde değil mi?”Kocam Arkın, eski işinde ayın bir haftası yurt dışında olurdu, ben de arkadaşlarımda kalırdım. Hiç unutmam, kar yağmıştı biz yeni evliyken ve ben işten dönememiş, arkadaşımda kalmıştım. Ne çok laf geldi anlatamam! Evli kadın neden arkadaşında kalıyormuş. Açıp Arkın’a neden sormadılar acaba “Karını neden gidip almadın” diye. Ah, keşke o zaman aklıma gelseydi bu. Geç oldu şimdi.

Evet,  karı koca çıkmak güzel ama arada ayrı ayrı da çıkıyorduk. İşte o gecelerde annem uyumuyordu. Nedenini hiçbir zaman söylemedi ama biliyordum. Kocam yanımda değildi. Ee, peki evli değilken neden sorun olmuyordu?

Eğer sabaha kadar uzayan bir geceyse “Utanmıyor musunuz evde çocuğunuz varken dışarıda olmaya?”yı en az bir kere duyuyoruz.

Anne baba olduktan sonra eskisine oranla daha az çıktığımız için eşimle beraber gitmeyi tercih ediyoruz. Beni koparan cümle şu oluyor “Hadi o baba, tamam. Sen annesin, hiç yakışıyor mu?”. Sanki benim anneliğim tek gece ile sınırlı. Sanki ben ayda bir çıkmışım eğleniyorum diye çocuğumu sevmiyorum. Sanki ben anneyim diye bütün haklarım elimden alınmış.

“Şimdi millet ne der?” 

Bu yaz anne kız İstanbul il sınırlarında bir otele gittik bir gece kalmaya. Of of, neler duydum. “Şimdi millet ne der?” Pardon ne diyecek? “Kocası nerde demezler mi?” Desinler, balık tutmaya gittiğini anlatırım. “Ya seni boşanmış zannederlerse?” Zannetsinler, sakıncası nedir? Boşanmış olsam kime ne? “Aman öyle gündüz vakti elinde birayla gezme.” Ya, tabii tabii…

Sevgili kocam neden alyans takmıyormuş. Yok, alyans çok şey değiştirirmiş.

Adam yüzük sevmiyor işte, neden taksın? Sevmediği bir şeyi yapmak zorunda değil. Kırk yılda bir takıyor. O zaman da soru değişiyor, “Neden alyanslarınız aynı değil?”. Çünkü güzelim, çünkü canım ben değişik yüzükler takmayı seviyorum. Bazen alyansımı takıyorum, bazen gümüş yüzüğümü, bazen başka bir yüzüğü. Kendimi bildim bileli en az 3 yüzükle gezerim. Yani ben evli olduğum için takmıyorum o yüzüğü! Gönlümde evliyim, parmağımda değil.

Arkın, yılda en az iki kez Çanakkale’ye balık tutmaya gidiyor. Her seferinde 3 gün kalıyor. Ona laf yok, ancak o burada yokken ben bir yere gitmeye kalkınca duyduklarım öyle böyle değil. Kulaklarıma inanamıyorum bazen!

Kaç kadın CEO tanıyorsunuz?Bunları yazdıkça sonunu getiremiyorum. Diyeceğim o ki, biz ki eğitimli, modern bir çevrede büyüdük, biz bile zorluyoruz kadınları. Bizde bile tabular, önyargılar kol geziyor. Kaç gazetenin genel yayın yönetmeni kadın? Kaç televizyonun başında kadın yönetici var? Kaç şirketin CEO’su kadın?

Türkiye İstatistik Kurumu’na baktığım zaman şu sonuçla karşılaştım:

– 2012 yılında işgücüne katılım oranı kadınlarda %29,5 iken erkeklerde %71.
– İstihdam edilen kadın nüfus oranı %26,3, erkek nüfus oranı ise %65.
– Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan kadınların oranı %54,3 iken kendi hesabına çalışan kadınların oranı %10,8.
– Ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan erkeklerin oranı %66,5, kendi hesabına çalışan erkeklerin oranı ise %22,3.

İtirazım, kadınlığımızı burnumuzdan getirenlere. İcabında hemcinslerime, ama en çok da karşı cinsin önyargılarına… Unutmayın, SİZİ DE BİR KADIN DOĞURDU!

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı