Bulmaca, sudoku, bir şeyler gerek. Unutkanlık zirvede. Pizzayı fırına koyuyor, altını açmıyor, sonra kendime içecek hazırlıyor, “peki ben ne yiyeceğim” diyerek ekmek arası peynir yapıp yiyorum. Akşam fırını açtığımda da kendinden geçmiş pizza görüyorum. Altını açsam, kokudan anlardım en azından…
Bazen biri bir şey anlatıyor, dinlememe rağmen unutuyorum. Her şeyi sürekli not alıyorum. İsimler zaten yok. Yeni tanıştığım kişilerin isimlerini aklımda tutamıyorum. Telefon buzdolabından çıkıyor daha önce yazmıştım. 😉

Kendimden korkuyorum. Unutkanlıktan. Kapıda da anahtar unuttum, arabanın anahtarını bagaja atıp bir güzel kapadım da. Toplantı unuttum. Mesela Irmak’ı doktora götürdüğümde söylediklerini yazarım hep unutmamak için.

Bu yüzden bol bol bulmaca çözmem gerek. Kafayı çalıştırmam gerek. Başka şeyler düşünmeyi engellemem gerek. Ben başka konulara daldıkça moral gidiyor, moral gittikçe unutkanlık zirve yapıyor. Sırf başka şey de değil, aynı anda kafamda çok şey olması da tehlikeli. Aman hepsinin önemli meseleler olmasına gerek yok. Mühim olan zihnimizi aynı amda meşgul etmeleri! 

Aldım elime kalemi burada, gördüğüm bütün gazete eklerindeki her türlü bulmacayı çözüyorum. Hem zaman da geçiyor böylece… 

B vitaminime baktırmıştım. Bu yüzden takviyeye de gerek yok. Bana lazım olan tek takviye, kendimi rahatlatacak bir şey bulmak. Artık meditasyon mu, yoga mı, spor mu, göreceğiz. Yoksa ileride Alzheimer de kaçınılmaz, demans da…  

Sürekli aklımı kucalayanları, aynı anda kırk şey düşünmeyi engellemiş olurum böylece. 😉 Buna takılmamın nedeni, şu anda okuduğum bir kitap. İstanbul’da kaldı, içinden bölümler aktaramıyorum. Nörolog Mehmet Yavuz imzalı. Detaylarını kısa sürede paylaşacağım. 

2 Yorum
  1. Ceren 8 sene ago
    Reply

    Ne zaman hayatı gereğinden fazla hızlandırsam bana da oluyor, çaresi biraz yavaşlamak, dinginleşmek gibi..

  2. Anne Kalbim Blog 8 sene ago
    Reply

    Unutkanlık hepimizin sorunu. Ben bir ara sürekli not alıyor, sağa sola post-itler yapıştırıyordum. Sonra zamanla -en azından evden çıkarken- kendime hep “unuttuğum birşey var mı?” diye sormayı adet edindim. Bu işe yaradı biraz. Ama halen öyle önemli ve hatta hayati şeyleri unutuyorum ki, bu konuda Oscar’a aday olsam kimsenin şansı kalmaz.

    Bununla ilgili bir yazı yazmıştım. 🙂

    http://www.annekalbim.com/unutkanlikta-nirvana/

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı