Dün gece, eski iş yerinden arkadaşlarımızla buluşacaktık. Beraber dergi yaptığımız, beraber sabahlara kadar çalıştığımız. Irmak da gelecekti bizimle Burgazada’ya. Anlattım ona daha önce buluşmaya denk gelmediğini, arkadaşlarımı çok sevdiğimi, sık görüşemesek de birbirimizi hep düşündüğümüzü…
Durdu. Dedi ki: “Peki siz kimin kötü kimin iyi olduğunu nasıl anladınız? Neden arkadaş oldunuz? Ya kötü olsalardı.”
Çocuğa sürekli “Kalabalıkta dikkat et. Kimin iyi kimin kötü olduğunu bilemeyiz” dedikçe, “aman etrafına dikkat et” diye uyardıkça, haklı sormakta. Ben de birbirimizi tanıyarak bunu anladığımızı söyledim. Hatta herkesin birbirini sevemeyeceğini, benim sevmediğim – beni sevmeyen insanlar olduğunu anlattım. Bazen de birinden kazık yiyince kötü olduğunu gördüğümüzü söyledim. (evet, kazık yemeyi de anlatmak zorunda kaldım.) Yani bizim ada yolculuğumuz boyunca bunları konuştuk.
Biz eskiden insanlara daha çok güvenirdik. En azından kendi adıma söyleyeyim, öyle. Biriyle tanıştığımda güvenirdim, kazıklarla anladım hemen herkese her şeyin anlatılmayacağını. Da…. Kötülük bu kadar yoktu bence. Kötü insan da bu kadar yoktu. Kötülük düşünen de. Birbirini yaralamak için uğraşmazdı kimse. Birinin ölümüne sevinmezdi. Birine kötü bir şey olduğunda “hak etmiş” demezdi. Çocuklara bu kadar zarar veriliyor muydu, yoksa sosyal medya – internet haberciliği sayesinde mi artık daha çok duyuyoruz taciz olaylarını? Lanet ediyorum her seferinde. İnsanlar çocuklardan ne ister anlamıyorum… Az önce Metro’ya alışverişe gittik. Engelli otoparkındaki 4 arabanın da plakasında engeli işareti yoktu. Biri geldi, arabaya binecekti. “Pardon buraya nasıl park ettiniz?” diyecektim, demedim.
Kocam yanımda. Babam yanımda. Adam ters laf etse al başına belayı. Susturulmak böyle bir şey işte. Ben kavga çıkmasın, kocamla babam zarar görmesin diye düşünürken, o kimsenin ona bir şey dememesinin, en öne park etmenin rahatlığıyla, cahilliğiyle takılıyor.
Cehalet kötü. Cehaletten kötülük doğuyor. Korkuyorum ben. Her gün bunca kötü haberi duyarken, korkuyorum. Temelinde cehalet olan hareketlere inanamıyorum. gerçekten artık kötü insanlar daha çok sanırım. Çünkü biri bir şey yazdığında ona gelen yorumların da artık yarısı kötü. Yaralamak amaçlı. Üzmek amaçlı. İnsanlar birbirlerini üzmekten ne zevk alırlar anlamıyorum.
Uzun lafın kısası. Gerginim. Endişeliyim. Her gün kötü bir şeyler oluyor ve ben korkuyorum. Kızıma da o yüzden herkese güvenmemesini söylüyorum. Güvenmesin. Tanımadan güvenmesin. Hayır onu insanlardan soğuttuğumu düşünmüyorum. Sadece koruyorum…
Bu şartlar altında gergin ve üzgün olmamak mümkün değil. Çoğu zaman ben de çocuklarımı koruyabilmek adına onları bazı şeylerden sakındırırken, istemeyerek de olsa güvensizliği ve korkuyu aşıladığımı farkediyorum onlara.Üzülüyorum. Ama malesef dünya her geçen gün daha kötü bir noktaya doğru gidiyor ve böyle davranmak artık bir zaruret. Anne olarak zaten ağır olan yüküm daha da ağırlaşıyor ister istemez. Dipsiz bir girdaba sürükleniyoruz sanki hep beraber. Ben de korkuyorum Şebnem, hem de çok… 🙁