Yazıp kurtulmak istiyorum.
Üzerimde kalmasın istiyorum.
Yeni haftaya “artık güzel” başlamak istiyorum.
“Nasılsın” diye sorulduğunda ağlamak istemiyorum.
Kaç zamandır alışkın olmadığınız kadar dipteyim. Ne yalan söyleyeyim, ben de alışkın değildim böyle dipte olmaya. Kendime hiç izin vermemişim demek ki… Üst üste yaşadığımız kayıplar, deprem… Maddi manevi kaygılar…
2023 çok kötüydü. Bitmesine yakın arkadaşımın da vefat etmesiyle tüm kötülüğünü gösterdi. Ama anlatacağım şey bu değil. Hepimizi üzdü geçti.
Kişisel bir olayı anlatacağım. İçimde kalmasın artık.
Keşke detay verebilsem ancak bu kadar anlatabiliyorum.
Hiç karışmamam gereken bir durum oldu yakın, daha doğrusu yakın zannettiğim, hatta şu kadarını söyleyeyim, artık beraber geçirdiğimiz her saniyenin kayıp olduğunu düşündüğümüz arkadaşlarımla. (Adı arkadaş diye geçti işte, kişi demem gerekiyordu.) Ve tam o olduğu sırada evde büyük karışıklık yaşıyorduk, gözyaşları, bağrışmalar… Biz o dönemde bu konuya bakamadık bile Arkın’la, başka bir dünyadaydık. Başka büyük şeyler yaşıyorduk kimseyle paylaşamadığımız. Bırakın sosyal medyayı, arkadaşlarımıza dahi anlatmadığımız. Tüm bu süreç boyunca da benim işimi devam ettirmem için sosyal medyada aktif olmam gerekiyordu. Bu konuyu da anlatamayacağım için başka şeylerden söz ediyordum. İş yapmak zorundaydım yahu.
Bakın bizim için öyle bir zorluğu var. Mesela bir yerde çalışırken yıllık izin alırsın ama maaşın yatar. Biz 7-24 çalışıyoruz, durduğumuz an para kazanamıyoruz. Az önce danışmanlık yaptığım firmayla yazıştım uzun uzun. Bugün Pazar mesela. Severek yapıyorum işimi, bayılarak yapıyorum. Sadece böyle dönemlerde başka şeylerden söz etmek, içindeki fırtınaları paylaşamamak çok kötü. O zaman iş yapamıyorsun. E kim yapacak ödemelerini değil mi? Dışarıdan “yattığı yerden para kazanıyorlar” gibi görünsek de gerçekten anlamak isteyen biliyor her şeyi.
Ya da daha da kötüsü ne biliyor musunuz? Arkadaşlarınız sandığınız kişilerin sizi sosyal medyaya bakarak yargılaması, nasıl olduğunuza oradaki paylaşımlarınıza göre karar vermesi. Beni takip edenler bile gözlerimden anlarken, arkadaşım dediğin (çok pişmanım) insanların seni anlamak istememesi. Yahu büyük sorunun ortasındayız, ama ben orada başka şey paylaşmalıyım. Sen madem çok yakın arkadaşım olduğunu söylüyorsun, madem günlerimiz aylarımız beraber geçmiş, bir ara sor. “Siz neden ilgilenemediniz” de, “siz böyle yapmazdınız de…” Yok… İşine gelmedi sanırım kimsenin.
Daha sonra ne oldu? Aslında hem Arkın’ı hem beni ilgilendiren bir konuyken ben günah keçisi ilan edildim. Arkamdan Twitter’da yazılanları okudum, konuşulanları dinledim. Haliyle tabii ki Arkın da görüşmeyi kesti. Bana bunu yapan insanlar haliyle onun da işi olmaz. Olmamalı. Biz geç müdahale nedeniyle haksız görünsek de bir kişi sormadı bize “neden bir şey demiyorsunuz” diye. O sırada neden diyemedik, kimse sormadı. Ona rağmen “geciktik kusura bakmayın” bile demiştik.
Çok sorguladım arkadaşlığımı. Diyorum ya, her saniyesine pişmanım beraber geçen sürenin. Ömür boyu da görüşmeyeceğim. Bunu çok net biliyorum. Madem arkadaşsın, sor. Sosyal medyaya bakarak yargılama değil mi? Size yemin ederim, sosyal medyada gelen yorumlar böyle üzmüyor. Ancak diyorum ya, çok kişiden görüyorum. “E ben baktım sen orada iyisin.” Yahu mecburum. Sen nasıl işe giderken gece ağlamaktan şişse de gözlerin makyajını yapıyorsun, benim de öyle olabileceğimi düşünmek bu kadar mı zor?
Tüm bunlar, üzerimizdeki LGS ağırlığı… Vazgeçtim ben. Eskiden “bizim gibi yabancı kökenli okuldan mezun olsun, istediği an yurt dışında üniversite okuyabilsin” derken şimdi bıraktım. Umurumda değil. Hatta “Ne var, biz çalıştık, o da çalışsın” da demiyoruz artık. Çocuklardaki baskı, bizdeki baskı. Midem kaldırmıyor artık. Beynim kaldırmıyor. Kalbim kaldırmıyor.
Ergenlik konusuna gelince. Yabancı hiçbir uzmanı dikkate almıyorum. Dünyanın hiçbir yerindeki ergenler bizim ülkemizdeki gibi baskı altında değiller. Şu anda “arkadaşımla buluşurken ne giyeceğim, hangi filme gidelim”i konuşmaları gereken dönemde müthiş bir endişe içindeler. Dünyanın hiçbir yerindeki ebeveynler de bizim kadar kaygılı değil. Eve en yakın okullarda okunmuyor öyle yurt dışındaki gibi. İki büyük sınavdan da geçmiyorlar. Hatta bırakın yabancı uzmanları, bu yoldan geçmeyen Türk uzmanların dediklerini bile duymak istemiyorum. Bilmek başka, yaşamak başka. Geçtin mi aynı yoldan? Hayır. O zaman kusura bakma ama mümkün değil anlaman.
Gerçek ergenlik savaşları yerine üzerine sınav kaygısı binmiş çocuklar, arada derede sıkışmış anne babalar, uçarak artan özel okul fiyatları, iyi bir lise için yapılması gereken yüksek puanlar. Kabus gibi tepemizde. Bunu da yaşamayanın anlaması mümkün değil. Rica ederim “bırak en yakın okula gitsin” demesin kimse. Derdi iyi eğitim olan kimse bunu söylemez zaten.
Dediğim gibi benden pas. Elbet bir okul bulurum hedefi tutmazsa. Çocuğum için en iyisini yapmaya mücadele ederim tabii ki. Şu an yaşadığımız sinir stresten daha iyi olacağı kesin.
Akran zorbalığı diyeceğim bir de ama o konuya şimdi girmek istemiyorum. Delirmek an meselesi çünkü. İşte yaşadığım hayal kırıklıkları, iptaller bile ön planda değil şu an.
Size bu yazdıklarım çok basit geliyor belki. Duygumu katmadım çünkü. Kattığım, sıfatlar eklediğim an ağlamaya başlayacağım evde ve kimse susturamayacak.
Size benden bir tavsiye, birden samimi olduğunuz kişileri iyi seçin. Bakalım işlerine geldikleri için mi sizinle beraberler, istedikleri için mi? Sizi duymuyor, görmüyor sanmalarına da izin vermeyin orada burada hakkınızda yazdıklarında, konuştuklarında sustuğunuz zaman . Aylardır susuyordum, şimdi dayanamadım. Yine de o kadar kötü cümleler kurmadım burada. Kurmam da. Seviye meselesi…
Sizi anlayan insanlarla olun. Bir şeye geç müdahale ettiğinizde “siz böyle yapmazdınız, iyi misiniz” diyenlerle. Diğerlerini sallayın gitsin. Engelledim her yerden, rehberden bile sildim.
Bunları yazdım ki hiçbiri içimde kalmasın. Haksızlıklara tahammül edemiyorum. Söylemek istediğim çok şey var haykırarak, susuyorum.
Her konuda öyle… Susmam lazım ki toparlayayım.
Gerçek dostlarım bilir ki, ben cidden iyi bir arkadaşım. Tersini düşünenler yanlışlıkla hayatımıza girenlerdir.
Şimdi bu konuyu bu yazıyla kapatıyorum ve önümüzdeki diğer zor sürece koşuyorum. Sekizinci sınıf velileri, bu süreçten geçenler beni çok iyi anlarlar. İşin psikolojik boyutu bambaşka, bambaşka…
Hepimize kolay gelsin. Önce sağlık olsun tabii ki. Önce sağlık.
Bakmayın böyle hissiz yazdığıma, dediğim gibi sıfatlar eklediğim an bir başlayacağım, hiç susmayacağım. Gözlerim yeteri kadar şiş zaten.
Yazdım ki üzerimdeki bu yük gitsin. Siz de bilin olan biteni. Sonra beraber şahane başlayalım yeni haftaya.
Gerçek arkadaşlarım da siz de iyi ki varsınız.
(Arada ayıklamak gerek demek ki yaş kaç olursa olsun…)
Her şeyin üst üste geldiği şu sene bitsin, bit bitsin (sağlıkla tabii), görün bakın nasıl eski ben oluyorum. 🙂
Elinize, emeĝinize, dilinize, yüreğinize sağlık…
Ne diyor Sabahattin Ali:” İsteseler canımı vereceğim çoğu insanı hayatımdan çıkardım. Çünkü yokluklarına üzülmek, yaptıklarına üzülmekten daha kolay.”.
Böyle bir dönemden gecerken her paylasımınizda yalnız olmadıgimi hissettiriyorsunuz…
Ergen genclik ve/veya cocuklarimiz konusundaki tüm dusunceleriniz bizim evde esimle konusup konusup durdugumuz mevzular hatta kalbimizden gecenler.
Siz yazdiniz rahatladıniz biz okuduk rahatladık…
Oh be 🙂
Dostluk ve arkadaşlık çok ayrı kavramlar bence, bir sürü arkadaşımız olabilir ama dostlarımızın sayısı 2 elin parmaklarını geçmez. İnanın yalnız değilsiniz şu son 2 yılda hayatımdan daha önce hiç çıkarmadığım kadar insan çıkardım,başta üzüldüm ama sonra kendi kendime dedim ki demekki o insanların benim hayatımdaki benim de onların hayatındaki görevim bitti üzülmek manasız,ne demişler, eşyaları aldığınız yere,insanları hakkettilleri yere bırakın. Çocuklarımıza gelince, bir YKS annesi olarak söyleyebileceğim tek şey yolları açık, bahtları güzel olsun tüm evlatlarımızın.
Kızı YKS’ye hazırlanan 45’lik bir anne olarak sizi çok iyi anlıyorum 💝 bazı insanların varlığı nasıl mükafat ise bazı insanların da yokluğu mükafat, arada “arkadaş” detoxu yapmak son derece sağlıklı bir süreç ve sizin gibi içi dışı bir samimi sıcakkanlı ruhlara zor gelse de uzaklaşmak aslında doğru olan bu, çünkü bu tür arkadaşımsılardan uzaklaştıkça kendinize ve kendiniz gibi olan insanlara yer açılacak hayatınızda 💝 geççek…
Harikasınız kelimesi kelimesine kadar okudum haklısınız hemde çok haklısınız çok insanın bizim sesimiz olmuşsunuz ebeveyn anne es ve iyi dost rahat olun yüreğinize emeğinize sağlık iyiki paylasmissiniz hep sizinleyiz sizde bizimle olun herzaman 😇😇
Maalesef insan önce kendine kiziyor nasil anlamadım neden bu vefasızlık neler paylastik ne anılarımız var diye sonra bir rahatlık geliyor demek buraya kadarmış bu insanın benim hikayedeki rolü bitmiş ben her zaman kalbimin doğru ve dürüst olmasını düstur aldım o yüzden hay hay paşam güle güle
Allah evlat acısı göstermesin,gerisi boş kimse için canını sıkmaya üzülmeye değmez..Tecrübeyle sabittir..Biz sizi çok seviyoruz ve sosyal medyadan bile olsa iyi insan olduğunuzu biliyoruz. Sevgiyle,,sağlıcakla kalın..
Şebnem Hanım, yazarak umarım bir parça olsun rahatlamışsınızdır, bu tür şeyler yaşadığımızda bazen baş etmesi gerçekten çok zor oluyor. 10.sınıfta okuyan bir oğlu olan ve tek ebeveyn olarak bu sınav sürecini yaşayan bir anne olarak, LGS ile ilgili birşey yazmak istiyorum size. Bende sınavda istediği sonucu alamazsa diye çok endişeleniyordum. Oldukça başarılı olmasına rağmen, DEHB ile de mücadele eden oğlum benim kaygılandığım ne varsa yaşadı ve sınavdan normal ortalamasına göre 30-40 puan az puanla çıktı. 2022 Haziran’ı nasıl yaşadık hiç hatırlamak istemiyorum ama şimdi geriye dönüp baktığımda hem kendimi hem çocuğumu boşuna üzmüşüm diye düşünüyorum. Çünkü bu yaşadığı hayal kırıklığına rağmen, şu an İstanbul’da kaliteli eğitimiyle tanınan bir özel okulda IB sınıfında okuyor ve herşeyden önce oldukça da mutlu. İnşallah, sizin yolunuzda herşey çok güzel olacak ve hedeflerine ulaşacak güzel kızınız. Ama oldu ki terslikler oldu, o zaman da farklı alternatifleriniz var. Buna inanın ve kendinizi rahatlatmaya çalışın. Sevgilerimle.
Yeniden blog yazmanıza çok sevindim. İnsanlar beni hep yargılar kızımı fazla sıktığımı üstüne gittiğimi söylerler bi siz varsınız benim gibi😄 yani sıkmıyorum sadece en iyisini istiyorum onun için eğlenmesine de fırsat veriyorum sosyal gelişimine de ama nedense hep eğitim gözlerine batıyor. Neyse madem 3 kuruşluk insanlara 5 kuruşluk değer verip zamanınızı harcamışsınız bunda da vardır bir hayır deyip edindiğiniz tecrübeyi cebinize koyup defteri kapatacaksınız daha fazla sizden çalmalarına izin vermeyin. Hayat zaten çok zor bir de 3.şahıslar yüzünden üzülmeye değmez belli ki fazlaca üzüldünüz gerisi kendi hakkınıza girmek demek. Lgs sürecimiz henüz gelmedi ama çevremde gözlemlediğim kadarıyla çocukların asla dönmek istemeyecekleri bir yaş olarak kalacak hatıralarında halbuki en güzel yaşları bu çok kötü ve ülkemizin gerçeği maalesef